ORTAOYUNUNDAN GERÇEK OYUNUN TAM ORTASINA
Cumartesi malumunuz olduğu üzere tam bir alaturka ortaoyunu sahnelendi. Başta malum yayıncı kuruluş olmak üzere futbolun derin güçleri lige kötü başlayan Fenerbahçe’ye suni teneffüs yapmak için bıyıksız Ali’yi görevlendirmişlerdi. O da üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirip 3-4 hafta kızağa çekildi ama nasıl olsa misyonunu tamamlamıştı. Sahada yaşananlar ve sonuç benim için hiç şaşırtıcı olmadı. Zaten maçtan önce herkese hakem etki etmezse en kötü ihtimal berabere kalacağımızı söylemiştim. Maçı birlikte izlediğim ikisi Milan’lı, ikisi Napoli’li biri Sampdoria’lı ve biri Brezilyalı dünya karması arkadaşlarım da hakemin maçın kaderini tayin ettiğini söylediler ve hepsi de futboldan anlayan insanlar. Yani aldığım alkolün etkisiyle gördüğüm birtakım halüsinasyonlar değildi sahada yapılan katliam.
İtalya’da Juventus, Almanya’da B.Münih yıllardır şampiyon oluyor. Fransa’da O.Lyon ligi yıllarca domine etti, şimdi sıra PSG’de. Portekiz’de uzun süre Porto’nun eline kimse su dökemedi. Merak ediyorum acaba bu ülkelerde de yayıncı kuruluş rating kaygısıyla diğer rakiplerin de önünü açmak için girişimlerde bulundu mu? İtalya’da bu yıl uygulanmaya başlanan VAR sistemiyle pek çok hatanın önüne geçilmeye başlandı. Acaba bizde neden video hakem uygulamasına geçilmiyor? Hoş geçilse bile tuzun koktuğu ülkede ne kadar fark eder o da meçhul…
Neyse ki bu akşam futbol oynamak isteyen iki takım, normal bir hakem ve muhteşem bir taraftar vardı da Beşiktaş gerçek gücünü gösterdi. Hele o ilk 20 dakika neydi öyle? Yanımda maça götürdüğüm koyu Juventus taraftarı ve dünyanın pek çok yerinde maç seyretmiş İtalyan dostum Alessandro böyle bir atmosfer görmediğini söylüyordu. Tabii maçtan önceki Çarşı ritüelinde iki dubleyi yuvarlayıp üzerine Dolmabahçe’nin ağaçlı yolundan stada intikal edince rüya gibi başlayan akşama da böyle zaferle sonlanan bir gece yakışırdı.
Quaresma’nın İtalya’da hala çok hayranı var çünkü onun ne olağanüstü bir yetenek olduğunu bu akşam ikinci golde yaptığı asistte bir daha gördük. Resmen harikaydı! Takım olağanüstü savaştı ve maçın 89. Dakikasındaki net pozisyon haricinde rakibe pek de ciddi fırsat vermedi. İkinci yarı çok fazla uzun top yapıp topun hakimiyetini Leipzig’e vermemiz belki hoş olmadı ama ilk yarıda 2-0 gibi bir skoru yakalayınca futbolcuların biraz fazla geriye yaslanması ve rakibin fazla üzerimize gelmesi normaldi.
Bu gece taraftar takımı inanılmaz ateşledi. Büyük ihtimal Cumartesi’nin verdiği öfkeyle herkes stada son derece motive gelmişti. Ne hikmetse de hırslı ve istekli oynayan futbolcuların normal birtakım sertlikleri de futbol oynatmaya çalışan bir hakem sayesinde oyunun akışına engel olmuyordu, sarı ve kırmızı kartlar havada uçuşmuyordu. Babel’in olağanüstü gücü, Cenk’in yıpratıcılığı, Pepe’nin toparlayıcılığı, Medel’in hırsı, Talisca’nın kurnazlığı, Oğuzhan’ın aklı, Atiba’nın enerjisi, Tosic’in maçın sonlarında yaptığı sürpriz çıkış gecenin akılda kalanlarıydı. Bir tek Medel-Necip değişikliğine anlam veremedim ama hocanın herhalde bir bildiği vardı. Hoca demişken sevildiği kadar ne kadar ciddi bir nefret objesi haline geldiğini de C.tesi günkü maçtan sonra gördüm.
Bir yandan Sezar’ın meşhur ‘tanti nemici, tanto onore’ yani ‘ne kadar düşman, o kadar şeref’ sözünde olduğu gibi başarıların yarattığı haseti ve bu hasetin nasıl bir motivasyon yarattığını gözlemledim tıpkı Fatih Terim gibi ama öte yandan da gerek başkanın gerekse de hocanın aradaki sert çıkışlarının Beşiktaş’ın yıllarca çizdiği daha mütevazı imajla çeliştiğini de düşündüm. Ancak sonuçta oynayan bir takım, kenetlenmiş bir camia ve güzel futbolla birlikte gelen başarılar var. Bu başarıda en büyük payın hoca ve yönetime ait olduğu da yadsınamaz. Yani sonuç olarak bir AKP seçmeninin lider fetişizmiyle olmayan başarıları alkışlamak yerine bir Beşiktaşlı sağduyusuyla birlik olup yanlışları da görüp söyleyerek elle tutulur somut başarılara koşmak en doğru yol.
Bu takım artık devler liginde de rüştünü ispat etmek için şu ana kadar hiçbir Türk takımının başaramadığı 2 maçta 6 puanla olabilecek en iyi başlangıcı yaptı. Önemli olan bundan sonra Türk gibi başladığımız serüveni bir Avrupalı gibi devam ettirip gidebildiğimiz en uzak noktaya varabilmek. Adaletin olduğu yerde biz bunu başarabileceğimize inanıyoruz.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: gorkem.isik@abcspor.com
twitter: @saturnocontro3