https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

MAGIA (BÜYÜ)

Okunması Gerekenler

“Her zaman dünyanın en iyi futbolcusu olmak istedim. Bunun için çok çalıştım. Ama en iyi olamadım. Hepsi bu.”

Zinedine Zidane

Cezayir doğumlu ünlü Fransız varoluşçu Albert Camus, üniversite yıllarında Cezayir’de kalecilik yaparken spor ve hayatla ilgili öğrendiklerinden o kadar etkileniyordu ki, yıllar sonra aşağıdaki cümleyi kurmakta herhangi bir sakınca görmüyordu:

“Ahlak ve insanın yükümlülükleri hakkında güvenebileceğim ne biliyorsam onu futbola borçluyum.”

Camus’un ölümünden 12 yıl sonra 1972 yılında Marsilya’nın en kenar mahallelerinden biri olan, her gün cinayetlerin işlendiği La Castellane’da bir Cezayirli dünyaya geliyordu. 1953 yılında sömürge Cezayiri’ndeki savaş ve eziyetten kaçarak bu mahalleye yerleşen ve 5 çocuğunu depo bekçiliği yaparak hayatta tutmaya çalışan Kabiliye’den İsmail ve eşi Melike’nin en küçük çocukları olan Zinedine’in ileride dünya futboluna yön vereceği ve en sevilen adamlarından biri olacağını o anda kimse düşünememişti.

O mahalleden çıkanların belki de tek kurtuluşu futboldu aksi halde işsiz ya da azılı bir suçlu olmak kaderlerinde yazılıydı. Camus’un dediği gibi ahlakı da ailesinin yükünü çekmeyi de futbol ile öğrenecek ve başaracaktı. La Castellane’da mahalle takımında başlayan hikaye sırasıyla Cannes, Bordeaux, Juventus ve Real Madrid ile devam edecekti.

Hayatı boyunca, her gurbetçiye dünyada reva görülen hem doğduğu ülkede hem ata toprağında hakaretlere uğrama sendromunu yaşamış olsa da ahlaktan ve futboldan ayrılmadı. Rekor transferleri yapsa bile işine ve rakibine olan saygısıydı onu yücelten.

1998 Dünya Kupası finaline kadar Fransa’da aşağılanan ama final performansından sonra Arc de Triomphe’a resmi asılan bu Cezayirli, 2004 yılında ata toprağında Fransa forması ile maça çıktığında harki yani hain ve işbirlikçi olmakla suçlanıyordu. Bunu reddetti ve ailesinin Cezayir savaşında Fransızlarla işbirliği yapan Harkiler’den asla olmadığını anlatmaya çalıştı, işe yaradı mı bilinmez ama Einstein’ın ön yargı ile ilgili sözünü burada hatırlatmadan da geçmemek gerektiğini düşünüyorum.

Zizou söz verdiği gibi 2006 yılında noktayı koydu. Nokta koyduğu Villareal maçında Bernebau’da açılan ‘Gracias por tu Magia’ pankartı bir anlamda futbola adanan 34 yılı özetliyordu. Büyücülüğün için teşekkürler derken Madrid taraftarları hem sahadaki performansı hem dışarıda sergilenen duruşu kastediyordu.

Belki de Berlin Olimpiyat Stadı’nda Materrazzi’ye atılan kafa olmasaydı, bitiriş daha da gösterişli olacaktı ama her filmin sonuna mutlaka bir dram gerekir ve Zizou’nun sahadaki filminin dramı da o sahneydi. İtalyan savunmacının sabıka kaydını da bildiğimiz için bu olay Zizou’nun ahlaki boyuttan değerini asla düşürmediği gibi ailesine söylenen sözün altında kalmayarak onların sorumluluğunu hala nasıl taşıdığının da bir göstergesi oldu.

Bugün Zidane, Ocak 2016’dan beri Real Madrid’in başında hoca olarak yer alıyor. 17 ay gibi kısa bir süreye iki tane CL kupası ve 5 sene sonra gelen bir La Liga sığdırdı. CL kupasını iki sene üst üste alarak bir ilke imza attı ve tarihteki yerini hocalığının daha ikinci yılında aldı. Geçen seneki şampiyonluktan sonra itiraf ediyorum ben de Zizou’ya Roberto Di Matteo muamelesi yapmıştım ama iki sene üst üste olunca artık şapkayı çıkarmanın zamanı geldi de geçiyor.

Şahsi kanaatim Zidane artık Real Madrid için bir Pep Guardioala ya da Diego Simeone’dir. Del Bosque gittiğinden beri kendi Guardiolası’nı arayan ve Camacho, Schuster ve Benitez ile başarısız denemeler yapan Real sonunda adamını bulmuştur. Ahlakı ve sorumluluğu futbol ile öğrenen Zizou’ya gerekli süre ve imkan verilirse ki, bu saatten sonra verilmezse akıl dışı olur, Real daha bir ekol sahibi ve dominant takıma dönüşecek ve sempati kazanacaktır.

Simeone’nin sınırlı imkanlarına karşı hep bir standardı olduğu düşünülse bile özellikle Barcelona’nın yeni hocası Valverde ile başlangıçta bir sallantı yaşaması Real’i özellikle La Liga’da daha ön plana çıkarabilir.

Nereden geldiğini bilerek adımlarını atan bu Cezayirli’nin elindeki sihirli sopası olan çalışma ahlakı ile Real’e yapacağı daha çok büyü var gibi gözüküyor.

Bekleyelim ve görelim…

Herkese sıhhat, akıl, spor ve huzur dolu bir hafta diliyorum…

OSMAN ÇETİN

osma.cetin@abcspor.com

Son Haberler

EUROLEAGUE’İN YENİ YÜZÜ, YÜKSELEN DEĞERİ PARİS BASKETBOL

Geçen sezonun EuroCup şampiyonu Paris Basketbol, ilk Euroleague sezonunda ne yapacak herkesce soru işareti idi. T.J. Shorts gibi çok kısa...

Benzer Konular