Ayaklarının çok büyük olmasından mütevellit, arada bir kendi ayağına basar ördek yavrusu koşmaya çalışırken.. Dolayısıyla da tökezler.. İki bacağı iki yana ayrık vaziyette poposunun üstünde yerde kayar, “ne oluyor” der gibi de etrafına bakar. Şaşkın Ördek tabiri de buradan gelir.. Ardından yavaş adımlarla yürümeye başlar, sonra birden yine hızlanır, yine tökezler. Ne yapacağını şaşırmış bir halde, vak-vak eder, çaresizdir, öz güveni yitmiştir, izlemesi komik bir durum oluşturur bu çaresiz şaşkınlık.. İki bacağı iki yana ayrık, poposunun üstünde kaymakta olan Fenerbahçe futbol şubesi de komik bir görüntü oluşturuyor.
Serde Fenerbahçelilik varsa elbette ki; trajikomik bir durum bu.. Bildiğin şaşkınlar, ne yapmaları gerektiğine karar veremiyorlar.. Bir bakmışsın takımın başında dünyaca ünlü bir hoca var, sonra yerli malı yurdun malı, sonra bi bakmışsın acemi bir hoca, ardından bi yabancı hoca daha ve yine dünya yıldızları, sonra tecrübeli bir yabancı daha.. Vak-Vak ederken tekrar Aykut Kocaman.. İki ayağının üstüne sağlam basıp planlı bir şekilde emin adımlarla ilerlemek gerekirken, istikrarsız, hiç bir mantığı olmayan, tutarsız transfer politikaları maalesef yıllardır süregelmekte ve devam da ediyor.
Denizli zamanını hatırlayın, ilk kez istikrarlı bir transfer politikası yürütülmüştü. Denizli ile alakalı bir durum olup olmadığı tartışılır elbet, yabancı kısıtlaması da vardı zira, Ümit Milli Takımın iskeleti iki sene içerisinde Fenerbahçeye kazandırılmıştı.. Kazanan da Fenerbahçe olmuştu. Selçuk, Servet, Volkan, Mahmut Hanefi, Kemal, Serhat, Tuncay hep bu dönemde kadroya dahil oldu.. Mahmut Hanefi hariç tamamı Fenerbahçe’ye faydalı oldu, çoğu halen daha birinci lig düzeyinde Türk Futboluna hizmet ediyorlar..
Bu bir plan, bu bir strateji.. Bir karar alırsın, aldığın kararın arkasında durursun, ısrar edersin.. Aslında çok basit.. Basketbol şubesi buna en güzel örnek..Yapıldı işte.. Kariyerine ve futbol bilgisine itiraz edilemeyecek bir hoca ile anlaşırsın ve sonuna kadar arkasında durursun, bir kaç sezon içinde mutlaka iyi yerlere gelirsin. Hocanın işine karışamamak şartıyla tabii.. Obradovic getirildi takımın başına, işine karışan olmadı ve Fenerbahçe Avrupa şampiyonu oldu..
Futbolda o çapta bir başarıyı yakalamak tabii ki o kadar kolay değil.. Bütçesi bile çok farklı ama kimsenin de Fenerbahçe’den Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu beklediği falan yok.. Heyecan veren, 90 dakika maçı bırakmayan, saldıran, dribbling yapabilen oyuncuların ağırlıkta olduğu bir takım izlettirebiliyorsanız taraftarınıza şampiyon olamasanız dahi boş tribünlere maç oynamazsınız, camianızdaki heyecanı da muhafaza edersiniz.. En azından bu hale düşmezsiniz..
Koskoca Fenerbahçe camiasının taraftarı “sen şampiyon olmasan da, kupaları almasan da” diye başlayan, arabesk içerikli tribün şarkısını söylemeye başladı bile.. Şu hale bak? Anadolu takımı şarkısıdır bu.. Şampiyon olduğun gün söylersin bu şarkıyı, şampiyon olduğun gün “Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü ne kupa büyüklüğüdür” dersin.. Uçurumun eşiğindeki Fenerbahçe’nin şu aşamada ihtiyaç duyduğu hoca bir Obradovic.. Ama Obradovic’in işine karışmak mümkün değil, o zaman seçim Aykut..
Fenerbahçe’nin yeni hocası yine Aziz Yıldırım anlayacağınız.. İkinci sınıf yerli hocalar Fenerbahçe’nin ihtiyaç duyduğu hoca tipi değil, hele ki şu aşamada. Yeter artık, uzun vadeli hesaplar yapın.. Ön liberolar üzerine kurulu, yan pas, yan pas, kazanamayacaksak da kaybetmeyelim felsefesine sahip bir hoca ile belki bir sezonu kurtarırsın ama sürekliliği olmaz. Fenerbahçe bir yerlere gelemez.
Bu kafayla 4 sende bir lig şampiyonu olursun, hepsi o kadar.. Kaldı ki; Aykut Kocaman’ın başarılı olabilme ihtimalini çok düşük görüyorum zira bu gelişi öncekinden daha zor olacak, elinde hazır bir iskelet de yok, Alex de.. İnşallah ben yanılırım.. Gerçeklerin mutlaka bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır, Gs’nin Kadıköy’de kupa kaldırdığı gün o gerçek ortaya çıkmıştı benim için.. Fenerbahçe efsanesi olabilirsin ama Fenerbahçe hocası olamazsın demiştim..Halen de aynı fikirdeyim. Aykut Kocaman’ın tekrar Fenerbahçe antrenörü olmasında maalesef benim de payım var.
Fenerbahçe’nin yakasından düştüğü gün kurban keseceğim diye adak adamıştım, yerine getir-e-medim.. Benim payıma düşen ceza da bu oldu.. Hayatta olduğum sürece kulüpten içeri giremez dediği Aykut Kocaman’ın önüne yeni bir mukavele uzatıyor başkan..?
Hadi iyidir kötüdür, faydalı olur olmazı geçelim. Tükürdüğünü yalamak değil midir bu. Ne diyelim! Afiyet bal şeker olsun..
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: bruno.monte@abcspor.com
twitter: @BrunoMonte1907