Galatasaray Genel Kurulunda Hakan Şükür-Arif Erdem hakkında verilen karar, gelen tepkiler sonrası yapılan tornistan hakkında görüşleriniz?
Galatasaray ülkenin en köklü eğitim kurumlarından biri. Galatasaray spor kulübü de ülkenin en büyük spor camialarından biri. Beklentimiz Galatasaray genel kurulunun da bu büyüklüğü uygun davranmasıydı…
Genel kurul, Suada’nın işletmecisini ve Galatasaray Lisesi mezunu ama Fenerbahçeli bir üye olan Mehmet Uğur Sunakan’ı üyelikten ihraç etti. 5 ismi de terör örgütü üyesi olduğu için ihraç edilirken Hakan ve Arif genel kurul üyelerince oy çokluğu ile üyelikte kaldı. Demek bazıların gözünde Fenerbahçeli olmak veya Suada işletmecisi olmak terörden daha zarar verici…
Asıl sorulması gerekeni kimse sormuyor. Hakan ve Arif’in başını çektiği oyuncu grubu faal futbolculuk yaparken bu terör örgütü lideri ile görüştüklerini inkar etmiyorlar. Peki bu örgüt bu futbolcularına destek amacıyla maç sonuçlarını değiştirmek için herhangi bir faaliyet yürütmüş müdür ?
Galatasaray Yönetim Kurulu “aidatlarını ödemedikleri” gerekçesiyle bu iki eski futbolcuyu da ihraç etti. Madem böyle bir yol vardı, geçen seneden beri niye beklendi diye sormak gerek.
Galatasaray ile devam edelim. Sarı kırmızılıların bir kez daha vergi borcu neredeyse silinerek, 280 Milyon TL’lık bir indirim yapıldı. Fenerbahçe vergisini kuruşu kuruşuna öderken bu yapılan çifte standart için düşünceleriniz?
Çilekler nasıl geliyor diye soranlara cevap bu silinen vergilerdir.
Bu affedilen ilk vergi değil ve son da olmayacak.
Galatasaray’ın sirayeti çok güçlüdür. Lobisi iş bitiricidir.
Fenerbahçe bütün yükümlülüklerini yerine getirmiş olmasına rağmen yıllardır hak ettiği Kenan Evren Lisesi’ni alamamışken, Galatasaray’a Mecideyköy’ün göbeğinde verilen otel arazisi, affedilen cezalar, silinen vergiler haksız rekabetin tanımıdır.
CAS davası kararı açıklandı ve Fenerbahçe artık resmi olarak da beraat etti. Bu konudaki düşünceleriniz..
Fenerbahçe’nin maçlarını izlemiş olanlar o beraat kararını 6 yıl önce verdiler.
Piere Cornu’ya “Fenerbahçe’nin %1 dahi olsa masum olma ihtimali yok” diyen Mehmet Ali Aydınlar, Lütfü Arıboğan ve İlhan Helvacı yüzünden bu davalar açıldı ve devam ediyordu. Hepsi adalet önünde hesap vermeden Fenerbahçe taraftarının öfkesi bitmeyecektir…
Sportif yargılama ayrı, ceza yargılaması ayrı diye Trabzonspor taraftarını kandıranlar var. Lütfen “Futbolda şike kumpası” davası ne anlama geliyor diye de bilgi versinler.
2010-11 yılı şampiyonu sahada, mahkemede ve vicdanlarda tektir. Kupa Fenerbahçe müzesindedir ve orada kalacaktır.
Ülke dışındaki CAS kararıyla beraber, ülke içinde de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Aziz Yıldırım ve yöneticilerin beraat kararının onanması istendi . Sizce bundan sonrası ne olacak ve artık 6 senelik kabus tamamen bitti diyebilir miyiz?
Henüz Yargıtay onamadı. Başsavcılık onanmasını talep etti. Heyet farklı karar verir vermez onu bilmek mümkün değil. Sonunu bekleyip öyle yorum yapmak daha doğru olacaktır.
Euroleague normal sezonu lider bitirebilir mi diye düşünülen Fenerbahçe, art arda sakatlıklar ve kaybedilen maçlar sonrası F8de saha avantajını kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya.. İlk 4 dışında kalmak olası bir F4 şansına ne kadar sekte vurur?
Yaz başından beri bu yılın öyle güle oynaya geçmeyeceğini yazanlardanım. Fenerbahçe olarak “buralarda” henüz 3.yılımız… Kalıcı olmak istiyoruz. Fenerbahçe için hedef her yıl öncelikle Final 8’dir.
Saha avantajı çok önemli ama Fenerbahçe tam kadro oynayabilirse ve o bilindik motivasyonunu sahaya yansıtırsa Sinan Erdem’de yer alır.
Futbolda ligler 1 hafta tatile girdi, milli maç arasındaydık ama görünen o ki; insanların çoğunda, bundan çok değil 10-15 sene önce en önemli spor değeri olan milli takıma sevgi olmasa da, ilginin çok azaldığı yönünde.. Buna katılıyor musunuz ve evet ise nedenleri…
Çocukluğumuzda milli maç olduğunda Fenerbahçeli Rıdvan ve Galatasaraylı Tanju sonunda bir arada yer alacaklar diye sevinirdik. Milli takıma “biz” derdik.
Haluk Ulusoy döneminde milli olmanın koşulu Florya’dan yolu geçmek olarak belirlendi. 2002 Dünya Kupasına giden ve oynayan oyunculara bakın.
Sonra Fatih Terim çıktı, tüm egosuyla ben yaptım oldu dedi. Herkese kapımız açık derken Mehmet Topuz, Egemen ve İbrahim Toraman’ı en formda dönemlerinde milli takıma almadı.
Milli futbolcuları ıslıklayan, çocuğuna küfür edenleri kınamak yerine medya suçu o futbolcularda aradı. Ligde gittikleri şehirlerde “vatan haini” ilan edildiler.
Kulüplerine göre oyuncular çağırıldı veya kadro dışı kaldı.
İstanbul’daki milli maçlarda en güzel koltuklar sponsorlara, tribünlerin en canlı olduğu yerler kulüp amigolarına emanet edildi.
Yine de Konya ve Eskişehir’deki ilginin çok yüksek olduğunu gördüm, çok sevindim. Milli takımla sevinmek, hatırlamamız gereken bir duygu…
Fenerbahçe 2010/11 sezonunu 5 branşta 5 şampiyonluk ile kapatmıştı ve direkt Şampiyonlar Ligine gidilecek bir sezondan, malum sebepler ve sonuçları ile serbest düşüşe geçmişti. Sizce 3 Temmuz yaşanmasa bugün FB ne durumda olurdu?
Futbol şubesi, basketbol şubesi şu an neredeyse en az orada olurdu.
Bunu itiraf edebilecek bir medya yok. Zira “Fenerbahçe düşsün mü puanı mı silinsin ?” diye kaypakça, ahlaksızca yorum yapan dahili ve harici yorumcular bugün hala görevlerinin başındalar.
Kaç kişi çıkıp da bu sorduğun soruyu sorabildi ?
Kaç kişi “ben haksızlık etmişim ettim, özür dilerim” diyebildi ?
Kaç kişi, “benim fikrim farklıydı ama zorla bunu yazdım/söyledim” deme cesaretini gösterdi ?
Değerli arkadaşım S.Erdoğan’ın sözüdür : Kurulduğu günden beri Fenerbahçe’nin kaderi Türkiye’nin kaderi ile birdi, bu hep böyle olacak.
Fenerbahçe o 5’te 5’i yine yapabilecek tek kulüptür.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: bozkurt.yilmaz@abcspor.com
twitter: @_bky
