Boks kimisine göre şiddet ve kaba kuvvet, kimisine göre de beyefendilerin sporu, asil sanat. Ben bir boksörüm ve bu yazımdan başlayarak size boksu, bana ilham veren boksörleri (evet Muhammed Ali’den başka boksörler de var) ve bazı geçmiş ve güncel maçları anlatacağım. Belki de boksu seversiniz ve “eğer varsa” ön yargınız için ondan özür dilersiniz.
Boks yumruk atmaktan ve yemekten öte, çok daha karmaşık bir “şey”. Spor demedim çünkü boks hiçbir zaman sadece bir spor değil; sizi değiştiren, size kendinizi tanıtan bir süreç. Belki dünyanın en yalnız zamanı ringde olduğunuz zaman. Ama başka bir insana hele hele daha önce hiç görmediğiniz bir insana, karşıtınıza (rakibiniz değil evet, karşıtınız, sizin değiliniz.) o an için kardeşinizden bile daha yakınsınız. Belki de aynısınız. Belki de eşitliğin olduğu tek yer ringdir. Orada annenizin sizi ne kadar sevdiğinin bir önemi yok ya da sabah kahvaltıda ne yediğinizin, sonra renginizin ve dininizin de, yatmadan önce düşündüklerinizin de.. Bir filizof olabilirsiniz ya da bir kör cahil, aynı siklette olduğunuz sürece aynısınız. Sanki aynada kendinize bakıyorsunuz, ikiniz de birbirinizden ama aynı ama farklı nedenlerden korkuyorsunuz, büyük ihtimalle bir gece önce ikiniz de uyuyamadınız ve sabah aç karnına külodunuzla tartıldınız. Aynısınız, buna hakemlerin yanlılığı da itiraz edemez hatta hakemler ne kadar yanlı olursa olsun onların da, talihin rakibinizin çenesine rastgele yumruğunuzla kondurduğu ve onun ayağını yerden kesecek öpücüğe diyebilecekleri hiçbir şey yoktur.
Tartı odaları hep soğuk olur ve tartı sıranızı beklerken, kesilmeden önce tartılan koyunları keçileri düşünürsünüz. O an için maç saati çok uzakken belki 10 dakika sonra kalbiniz çarpacak çok yaklaştığını düşünerek sonra yine daha var diyeceksiniz, daha çok var ve bu böyle devam edecek ringin kenarına gelesiye kadar ve sizden önceki maçları izlerken zamanın orasından burasından çekiştirecekler, bir tarafı uzun bir tarafı kısa gelecek. Ve aylardır çalıştığınız, kan ve ter döktüğünüz bu anın bir an önce bitmesini dileyeceksiniz. Ve ringe adım attığınız gibi her şey duracak. Bütün kaygılar, bütün olumsuzluklar bitip her şeyin sizin elinizde olduğu bir zaman dilimine gireceksiniz. Çok kolay bir şekilde kazanabilirsiniz ve çok uzun sürebilir kaybetmeniz. Sanki derin bir suyun içindesiniz, hareketleriniz ve düşünceleriniz çok yavaş, içinde bir tek karşıtınızla sizin olduğunuz küçük bir evren. Kimin zamanı dış dünyaya yaklaşırsa o kazanır.
Ve maç bitince kazansanız da kaybetseniz de ve burnunuzdan akan kanla hiç yavaşlamayacakmış gibi çarpan kalbiniz aksini söylese de hiç dövüşmemiş gibi, hiç o ringe çıkmamış, orada o insanüstü çabayı siz vermemişsiniz gibi hissedersiniz, her şey bir anda biter artık yeniden insansınızdır, bir dahaki maça kadar yarı tanrılığı unutun.
SİNAN YAŞAR
mail: sinan.yasar@abcspor.com