Rahmetli usta Adile Naşit’in de Gülen Gözler filminde dediği gibi: “Bu defa başka türlü geliyor Bey!”
Darren Collison eşine şiddet uygulamaktan ötürü lig tarafından hafif bir cezaya çarptırılırken, Real Madrid OKC’yi idman niyetine yenerken, Steven Adams sakatlık yaşarken, biz gözümüzü kulağımızı bu defa Doğu’nun bir başarılı (ama geçen yılı hüsranla kapatmış) ekibine, Chicago Bulls’a çevireceğiz. Çünkü, kendilerine söyleyeceğimiz bir iki şey var…
Evvela, Bulls yöneticileri “iyi halt ettiler”. Takımdan gönderdikleri isimleri nasıl bir çırpıda yolladıkları akıl alır gibi değil; madem ki kontrat senesine gelmiş bir Rose gönderilecekti, öyleyse Butler’ın üzerine yeni bir yapı kurulacakken eski takımdan niye vazgeçildi? Neticede bu takım, sadece şanssızlık yüzünden geçtiğimiz yıl play-off potasının dışında kalmıştı ve hem veteran hem de genç oyuncu kadrosu açısından saygın bir yerdeydi. Ama yeni takviyeler açıklanınca, yöneticilerin kendilerine keyif niyetine günde üçer doz fil bayıltan cinsten narkoz zerk ettiklerini anladık. Herkes 2016 şartlarına uyum sağlamaya çalışırken, bu kadro yapısıyla Bulls 80’lere geri döndü. Takasa meyledeceklerse güzel, ama aksi halde, el, beyden daha yamandır…
9 – CHICAGO BULLS
–
Gidenler: F-C Cameron Bairstow, G Aaron Brooks, G Jose Calderon, G-F Mike Dunleavy, F-C Pau Gasol, G Justin Holiday, G E’Twaun Moore, C Joakim Noah, G Derrick Rose
Gelenler: SG Denzel Valentine, SF Paul Zipser (Draft’tan); G Isaiah Canaan, G Rajon Rondo, G Dwyane Wade (serbest oyuncu olarak); G Spencer Dinwiddie, G Jerian Grant, C Robin Lopez (takasla)
Geçen sezonki derecesi: 42-40
Koç: Fred Hoiberg
Paranın gözü aydın, kör değil. Gelmiş geçmiş en iyi 5 combo guard’dan birisi olan aktif efsane Dwayne Wade, tek göz ağrısı Miami’den, artan salary cap yüzünden ayrıldı. Normalde kazanacağı parayı, emeklilik ikramiyesi babında yeni cap kurallarına göre arttırmak isteyince, son kontratını Heat’ten alamadı, ve Miami günlerinin hatırına LeBron’ın yanına gitmektense, doğup büyüdüğü Chicago’ya gelmeyi seçti – hem de Heat’in önerdiğine yakın denebilecek bir meblağa (Heat de zaten varı yoğu dağıttı bu yaz). Devamında, Kings’in istikrarsız yapısından kaçan Rajon Rondo da takıma katıldı ve takımın eski franchise oyuncusu müzmin sakat “MVP” Derrick Rose, kontrat senesinde, Holiday ile beraber Knicks’e takaslandı. Akabinde yıllanmış Bulls’lu Noah da New York yollarını tuttu. Pau Gasol’ün de Spurs’e gitmesine müsaade edildikten sonra zaten Brooks, Bairstow, Calderon veya Dunleavy’nin kesik yemesi hiç şaşırtmadı. Sil baştan yapılanmaya giden Bulls, Butler’ı merkeze koymak adına bir kritik hataya düşüp, gelecek vaat eden şutör guard E’Twaun Moore’dan da vazgeçti…
Peki, yerleri kimlerle doldurulacak? Evvela belirtmek gerekir ki, eski NBA oyuncusu genç koç Fred Hoiberg‘ün işi geçen yıldan daha zor. Çünkü kadroya egosu gayet yüksek iki adet veteran yıldız eklendi ve her ikisinin de şampiyonluk yaşamışlıkları var; üstelik son 10 yıla damga vuran isimler olmalarının yanı sıra, birbirleriyle de hiç hoş mazileri bulunmuyor. Yani ateş ile barut (Wade ile Rondo) dip dibe yerleştirildi. Rondo’nun tüm koçlarına yaptığı gibi Hoiberg’e de sinir sınama imtihanı yapması gayet olası; ayrıca her iki isim de kariyerlerinin kocama yıllarına geçtiği için, fiziksel performansları da büyük soru işaretleri doğuracaktır. Tabi bunları söylerken, ilerleyen yaşına karşın geçen sezon Heat’i play-off’larda coşarak coşturmuş bir Wade’in ana vatanına dört elle katkı vermeye çalışacağını, Rondo’nun da bireysel yönden Kings’de hiç de fena olmayan bir yıl geçirdiğini belirtmemiz icap eder – ama birer yıl daha yaşlanan bu isimler, özellikle birbirleriyle iyi geçinmek konusunda büyük sınavlar vereceklerdir..
Tabi işin asıl devasa boyutu bunlar değil; takımda, guard ve forvette çaylak Valentine’dan sonraki tek bileği düzgün dış atıcı McDermott, o da benchten geliyor. Genelde dışarıdan pota döven Snell başta olmak üzere hiçbir Bulls kısası; yani Wade, Rondo, Canaan, Dinwiddie ve Grant, kariyerlerinin hiçbir döneminde saygın birer şutör olmadı. Uzun rotasyonunda ise işler daha da acıklı; Mirotic haricinde bir tek genç Portis dış şut atabiliyor, o da halen çok vasat bir üçlük performansına sahip. Geçen yıl 50 sayıyı aşıp, triple-double ayarında oyunlar sergileyen yeni franchise oyuncusu Butler da dış şut yönünden epey gerideyken, ve dış atışlar günden güne daha hayati, daha vazgeçilmez hale geliyorken, 2016 model Bulls nasıl hücum edecek? Aksi gibi “St. Spartan” Valentine’ın da lige hemen alışması ve sağlam bir dış şut katkısı vermesi çok zor, çünkü tam da Butler ve Wade’in arkasına düştü (Dipnot: Valentine ile Branden Dawson’ı Michigan’dayken seyretmek çok keyifliydi). Evet, işi belki de en iyilerden öğrenecek, ama öğrendiğini ne vakit uygulayacak? Eğer koç Hoiberg’ün henüz belli etmediği bir dehası açığa çıkmayacaksa, dış şuta tövbe etmiş bir Bulls nasıl olacak da her maç 100 sayıyı aşacak? Acaba sadece penetre ve orta mesafe şutlar mı denenecek? Yoksa bizi bir takas silsilesi mi bekliyor?
Başka sorunlar da var elbet; gazi Noah’nın yerine Robin Lopez gibi 10 sayı 10 ribaunt’çu bir defansif uzun gelmeseydi, takımda potayı savunacak kimsecikler kalmayacaktı. Dahası, 5 numarada Lopez’in dişe dokunur bir yedeği de yok. Yani maç içinde Lopez’in canı çıkacak, ve olur ha, sakatlanırsa, Bulls her maç 110 sayıdan aşağı yemeyecek. Belki tüm topları kısalar paylaşacaktır, ama uzunlar çok daha fazla yorulacaktır.
Uzunlar demişken; bu “mevsimlik rotasyon temizliği”ne epey sevinen isimler de var. Gasol’den doğan boşluğu kapatmak için Taj Gibson ve Bobby Portis, takımın uzun forvet pozisyonunda, çaylakken az kalsın yılın 6. adamı ödülünü kapacak olan Mirotic ile beraber sahne alacaklar. Gibson, Boozer’lı yıllardan beri benchten çıkamayan, undersize’lığını efor ve çalışkanlıkla kapatan bir savaşçı, ama skor silahları hiç gelişmedi. Benim kısa zamanda kanımın kaynadığı Portis ise, çaylak sezonunda bizlere “pick’n pop”ları ne kadar ustaca bitirebildiğini gösterdi. Eğer ki yeni düzen tahmin ettiğimiz gibi olacaksa, her ikisi de çok kritik birer role sahip olacaklar. Üstelik Mirotic’in yapamadığı savunmacılık da Gibson’dan gelecek. Kadronun pivot pozisyonu öksüzken, Gibson kısa beşte pivota da kaydırılabilir ve hızlı tempoya geçilebilir. Neticede, olabilecek en doğru oyun kuruculardan birisine, Rondo gibi bir sihirbaza sahipler. İşler normal halde seyretmezse, muhakkak Rondo’nun faydasını göreceklerdir.
Pota altı haricinde, Thibodeau’nun mirası esasen pek de yere düşmeyeceğe benziyor; takımın geri kalanı gerçekten üst düzey savunmacılarla bezeli. Fakat kafi miktarda çember savunucusu olmadan, kaderi değiştiremezler. Butler, Wade ve Rondo’nun yanı sıra, Snell de gayet üst düzey bir savunmacıdır. Canaan ise, kapasitesi yettiğince Rondo’yu dinlendirmeye çalışacaktır (Canaan yerine Ish Smith gelse, 1 numarada herkes daha ferah olacaktı). Rondo topu bitirmeye değil, etrafına sayı attırmaya meraklı 1 numaraların son neferi; bu durum, yine kimi zaman 1 numaraya kayabilecek Wade ile aralarında top paylaşımından doğması muhtemel sorunları azaltacaktır. Neticede bu takımın iki adet süper skoreri var: Wade ve Butler. Ben şahsen Butler’ın Ben Gordon veya Jamal Crawford’laşacağını sanmıyorum – o, yeterince emin bir el ve üzerine takım kurmak doğru bir tercih.
Ama madem ki bütün toplar Wade ve Butler’a, o zaman niye etraflarında doğru düzgün tamamlayıcı parçalar yok? Burası meçhul. Beklenmedik şeyler olursa (takas, Butler’ın ve uzunların şutunu ilerletmesi, Valentine’ın ilk beşe kurulması, Wade ve Rondo’nun iyi geçinmesi veya Hoiberg’ün dahice bir hücum sistemi kurması gibi), Bulls belki play-off’u kovalayabilir, ama ötesi çok zor.
Peki, bu yıl bu takımdan ne beklemeli? Öncelikle, takas. Rondo – Wade ikilisinden Şen Kardeşler çıkması neredeyse namümkün, ve burada takaslanacak kişi şehrin çocuğu Wade değil, Rondo olacaktır. Rondo halen çok kıymetli bir oyuncu olduğu için de, Bulls’un takas piyasasında eli esasen çok güçlü. Takas olmazsa, 80’lerden kalma bir anlayışın, 2016’da neleri başarabileceğine bakacağız. Mirotic, Portis ve Gibson istatistiklerini arttıracaktır. Butler’ın mini versiyonu olan Valentine’ı izlemek de keyif verecektir; Valentine, çok yönlü ve komple bir çaylak. Üstelik ribauntlara getirdiği yardım ve ortaya düşen topları kapma oranı bir hayli yüksek seviyede. Şanssızlığı, yeri en garanti ve büyüklüğü en tartışılmaz isimlerle aynı mevkiyi paylaşacak olması. Eğer 1 yıl sabreder ve eğitilmeye razı olursa, seneye patlama yapar. Vasat şutör Zipser ise bu kalabalıkta muhtemelen Avrupa’ya geri döner.
Evet, “Vecihi”, bu kez başka türlü uçuyor. Bulls, kamikaze meşrebine geçmişçesine, dümdüz, son hızla, çakılmaya çalışıyor. Şimdilik alçalmakta, ama bakalım, ağır hasar mı olacak kaderi, yoksa istikbal göklerde mi?
Yazarın diğer yazılarına erişmek için tıklayın
mail: efe.ozenc@abcspor.com
twitter: @efe_ozenc
Youtube: Turuncu ve Siyah Kadar Yuvarlak
