Şampiyonlar Ligi ön eleme turu, Monaco deplasmanında berbat oynayıp elenmiştik. Ancak o maçta bile neredeyse tur atlayacaktık.”Bu Monaco gruplara kalamaz” tahmininde bulunmuştum. Monaco hem Villareal gibi önemli bir rakibi eleyip gruplara kaldı, hem de deplasmanda Tottenham galibiyetiyle müthiş bir başlangıç yaptı gruplara.
Ardından UEFA önelemesinde Grasshoppers ile oynadık. İstanbul’daki maçta sonradan oyuna giren Van Persie’de farklı bir istek ve motivasyon sezdiğimi düşündüm. Bu sezon için çok umutlandırdı beni, çünkü kadro kalitesi düşen ve yetenekli oyuncu sayısı azalan Fenerbahçe’de onun devreye girmesini çok önemsiyordum. Gelgelelim o günden, hatta geçen yıldan beri Van Persie’nin fizik olarak hazır olmasını ve maçlara damga vurmasını bekliyoruz. Öyle gözüküyor ki daha uzun süre beklemeye devam edeceğiz!.
Bir diğer yanıldığım konu galiba hocamız Advocaat ile ilgili. Kendisinin gelişiyle beraber artık daha pozitif bir futbol oynayacağımızı düşünüyordum ama şu anda hiç bir hücum planı olmayan bir Fenerbahçe görüyoruz sahada.
Hakikaten çok kötü top oynuyoruz. Yavaş oynuyoruz. Dikine giden,araya oynayabilen, adam eksilten oyuncumuz yok. Sürekli yerleşik defanslara karşı hücum ediyoruz ve rakip defansı aşmakta çok ama çok zorlanıyoruz. Ne başarılı bir ver kaç ne de çizgiye inen bir oyuncumuz var. Hücum pres yaparak kazandığımız toplarla rakip defansı dengesiz yakalayamıyoruz çünkü maçların son kısımları hariç bunu denemiyoruz bile. Böylesine sıkışan oyunlarda ilaç olabilecek duran toplarla da pek tehlike oluşturduğumuz söylenemez, Ozan Tufan korner kullandı bu akşam,gerisini siz düşünün.
Böylesine üretken olamayan ve yaratıcı futbolcu eksikliği çekilen takımda tecrübesizliğine ve kaldırmak zorunda olduğu ağır yüke rağmen Salih’in oynaması gerektiğini düşünüyordum. Görüldü ki bu konuda da yanıldım!. Salih hem beni hem de kendisinden beklentisi olan tüm taraftarları hayalkırıklığına uğrattı bu akşam.
Alper için de pozitif düşüncelerim vardı bu sezon. Değişen kadroda artık daha fazla sorumluluk alacağını, futbolunu da iyice olgunlaştırarak çok önemli işler yapacağını düşünüyordum. 4-3-3 sisteminde orta sahada “iç” pozisyonunda da Eskişehir’deki gibi parlayacağını tahmin etmiştim ama o pozisyonda Bursa maçı performansıyla devre arası oyundan alındı. Bugün yine açığa geçti ve top kaptırma rekoru konusunda oyuna damga vurdu.
Bir diğer umutlu olduğum oyuncu Van der Wiel’di. Öyle ya hem Paris SG hem de Hollanda Milli Takımı oyuncusuydu. Yerine geldiği Gökhan Gönül de bir döneme damga vurmuş ama kariyeri ve performansı düşüşe geçmişti. Maalesef Van der Wiel de şimdilik hayalkırıklığı yarattı ve Bursa maçında “dip” yaptı, beni de oldukça yanılttı. Bugün hoca onu yedek oturtarak forma adaleti konusunda çok doğru bir mesaj verdi oyunculara ama yerine oynayan Şener de vasatı aşamadı.
Diyeceksiniz ki; “Ne tahmin yapmışsan yanılmışsın kardeşim, öyleyse bu satırları neden işgal edip ahkam kesiyorsun? “.Valla doğru, söyleyeceğim bir şey yok. Esas tahminim, Temmuz ayından beri bu sezonun erken havlu atacağımız sezonlardan biri olacağı yönündeydi, hem de genelde “Polyannacı” ve pozitif düşünmeye çalışan biri olmama rağmen. Umarım yanılma konusundaki istikrarımı bu tahminimde de sürdürürüm, sihirli bir değnek değer ve işler düzelir. Aksi takdirde bu sezonun sonu zor gelir.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: alp.eralp@abcspor.com
twitter: @alperalp72
