Gönlümüz, bu zor günlerde, hem Kadın hem de Erkek milli basketbol takımlarımızı Rio Olimpiyatları’nda boy gösterirken görmekten yanaydı hiç kuşkusuz. Lakin tıpkı 2012’de olduğu gibi bu sefer de bir tek Kadın millilerimiz bu onura erişip, övgüye ne denli mazhar olduklarını bir kez daha kanıtladılar. Kamerun, Arjantin ve Küba’yı sorun yaşamadan geçtikleri eleme gruplarının ardından, gözümüzü kulağımızı da beraberlerinde, Rio Olimpiyat Köyü’ne götürdüler. Sonsuz tebrikler ve başarılar dilerim.
Ve elbette, sadece bu kadarla kalmam, kalamam. Basketbol sevdasından öte, Perilerimiz’e bir gönül borcu kâbilinden, zorlu Olimpiyat yolu değerlendirmesi yapmakla yükümlü sayarım kendimi. Bu yüzden bu yazımızda sadece Kadınlar branşındaki Olimpiyat gruplarını ve rakiplerimizi ele alıp, Erkekler’deki gurbet tablosuna da kısaca bir başka yazıda değinmeyi uygun gördüm.
Başlayalım mı?
A GRUBU:
A Grubu neden zor, diye soracak olanlar, grup şemasının resmine göz atarak da fikir sahibi olabilirler. Gelgelelim, bu defa iki grupta da çok zorlu mücadeleler yaşananacak. A Grubu’nun tek hakiki zayıf halkası Japonya iken, B Grubu’nda da bu etiketi bir tek Senegal’e iliştirebiliriz. Dolayısıyla, kura avantajı (erkeklerin aksine) burada kimse için söz konusu değil. ABD’nin çapraz grubunda 4. olma talihsizliğini hariç tutuyorum elbette, o durum her türlü yoruma elverişlidir.
Fransa: Kadın basketbolunun son 10 yılında Fransızlar’ın büyük etkisi var. Gerek dünya şampiyonaları ve Olimpiyatlar’da, gerekse de Avrupa’da hep en tepedeki 5 takımdan birisi kalmayı başardılar. Fakat en dişli rakiplerinden İspanyollar’ın aksine, onlar her defasında ideal kadroyu toparlayamadılar ve favori gösterildikleri nice maçta başıboş davranıp fırsat teptiler. Bu defa da Tchatchouang, Lawson-Wade, Ngondue ve Cata-Chitiga gibi müdavimler kadroda yok. Fakat en mühim birkaç isim, yani Fransa’nın Tim Duncan’ı Sandrine Gruda, Avrupa’nın Big Sofo’su Isabella Yacoubou ve kadınlar basketbolunun Basile’si Celine Dumerc burada forma giyecekler. Bu jenerasyon giderek yaşlanıyor ve Fransa da bizimle benzer tedirginlikler içerisinde. Yine de, bu üç ismin etrafında, Miyem, Ciak ve Skrela gibi veteranlarla epey mesafe gidebilirler. Benchte Sarah Michel’in varlığı bir artı puan; fakat en mühim nokta, geçtiğimiz yılki Eurobasket’te Dumerc’i layığıyla yedekleyebilen genç oyun kurucu Epoupa’nın formu.
Ne yaparlar?: Avustralya ile grup liderliği için çekişecekleri aşikar. Bir terslik olmazsa, grubu ilk 2’de tamamlarlar. Ama 2012’deki gümüş madalyanın tekrarı için, kenar yönetiminin kendini geliştirmesi şart.
Japonya: 2014’teki en büyük eksik, yani oyun kurucu Asami Yoshida, kadroya döndü. Hantal pivot Asako O, Mamiya, Takada ve Takashiki ile her rakibe ilk 3 periyotta direnebilirler. Öte yandan keskin şutör Miyamoto’nun ve ısınınca 20 sayıyı görebilen Oga’nın yokluğu onlar adına bir felaket demek. Brezilya gibi dağınık takımlara ve bizim gibi az sayı potansiyeli olan ekiplere tedirginlik yaratabilirler. Ama galibiyet almaları çok zor.
Brezilya: Paixao, bayrağı selefi Pinto’dan söktü aldı. WNBA patentli isimler Damiris Dantas, Clarissa Santos ve belkemiği 34’lük Erika de Souza ile, çok sağlam bir uzun rotasyonuna sahipler – her zamanki gibi. Fakat kısalarda o denli eksikler ki, eski Brezilya armadalarına rahmet okutuyorlar. Pacheco, Dantas ve Paixao’nun çok ekstra oynaması halinde, kadrosunda 30 yaşın üzerinde tam 5 nefer bulunduran Brezilya gruptan çıkacaktır. Aksi halde, Japonya’nın ardından elenen ikinci takım olabilirler. Zira maç bitince ellerinde de Souza’nın double-double’ından başka övünülecek bir şey kalmamasını görmeye alıştık. Bizim onları en zayıf anlarında, yani son periyotta, düşük konsantrasyonlarını hedef alıp top kaybına zorlamamız şart. Ayrıca, dış şutlarda da herkesten 1 adım gerideler.
Avustralya: Lauren Jackson’ın emekli olması onlara büyük güç kaybettirdi, evet. Lakin ellerinde öylesi bir yetenek havuzu var ki, ABD’nin ardından dünyanın 2. en iyi ekibi olmayı sürdürüyorlar. Marianna Tolo (1,96m) ve Liz Cambage (2,03m) gibi amansız iki pota altı devi (Cambage 2014’e hazırlanırken turnuvayı kapatınca ABD maçının tadı kaçmıştı), Leilani Mitchell gibi ele avuca sığmaz bir oyun kurucu, Erin Phillips, Penny Taylor ve Laura Hodges gibisinden mitralyöz şutörler, Kayla George, Ebzery ve Burton gibi parmak ısırtacak rol oyuncuları var. Belinda Snell ve Batkovic’in yokluklarını kimse özlemeyebilir, kısacası. Rotasyonun çoğu WNBA tedrisatından geçti. Her yönden güçlüler, sadece ABD kadar sert değiller.
Ne yaparlar?: Grup liderliği için en büyük adaylar. Gümüş madalya almamaları, şaşırtır.
Belarus: Açıkçası Perilerimiz’in Brezilya ile beraber hedef seçmesi gereken diğer rakip, Belarus. Erkekler basketbolundaki Slovenya misali, büyük yeteneklere sahipler fakat takım kimyasındaki eksikler yüzünden başarı son anda kaçıyor. Eleme gruplarında Avrupa basketbolunun ‘Titania’sı süper pivot Yelena Leuchanka ortalığı kasıp kavurdu; burada da çok mühim işler yapacaktır. Öyle ya, bir Dünya Şampiyonası’nda, triple-double’ı sadece 1 asistle kaçıran kaç oyuncu vardır tarihte; ve bunların kaçı bir pivottur? Leuchanka, kolay faul alabilmesi ve atış tercihlerindeki hatalar dışında böyle bir oyuncu işte. Onun destekçileri, yine ligimizden, yani yakından tanıdığımız Anastasya Verameenka, Likhtarovich, Tronia, son Eurobasket’te parlayan süper 6. adam Papova, Snytsina ve isabetli devşirme Lindsay Harding. Harding yokken, veya teklerken, kısa rotasyonunda alarm veriyorlar. Üstelik, 3 sayının gerisinden veya çaprazdan başlayan penetreler üzerinden çok sayı yiyorlar. Fakat atmaktan yana pek sorunları yok. Bu yüzden, çok dikkatli olmalıyız…
Türkiye: Altın jenerasyonun, ve gelmiş geçmiş en büyük oyuncumuz olan Nevriye Yılmaz’ın son durağı burası. Hakkını vermek için, her bir silaha ve imkana sahibiz – fiziksel yıpranmalar ve atletizm eksiği hariç. Hollingsworth’ün yerine Lara Sanders devşirildiğinden beri, muhteşemiz (hoş, ben Nevin Nevlin’den de epey memnundum ya, neyse). Nilay Yiğit, Esmeral Tunçluer gibi isimler formadan emekli oldu, ve yeni jenerasyon alarm veriyor. Lakin, şahsi fikrim bu turnuvada gruptan rahatça çıkabileceğimiz yönünde. Esmeral gitse bile, sac ayaklarından Birsel ve Şaziye aynen yollarına devam ediyorlar. Birsel’in 2015’teki düşüşünden arındığı, hazırlık maçlarında anlaşıldı. Hele ki son oynanan İspanya maçı, hepimizin içine serin sular serpti. 1 numarada penetreleri bırakmadıkça ‘Dişi Iverson’ olmayı sürdürecek bir Işıl Alben fenomeni (fakat savunmada ve hızda kattıklarını oyun kurmada katamadığı için Birsel ile yine çift oyun kurucu oynamamız çok olası), Olcay Çakır ve Ayşe Cora gibi kısalara sahibiz, ki özellikle bu son iki isimden yüklü miktarda dış şut katkısı gelmezse çok çok zorlanacağız. Bu konudaki bir diğer kilit isim de, yokluğunda son 2 senede çok şey kaybettiğimiz ve nihayet kavuştuğumuz Şebnem Kimyacıoğlu.
Uzun rotasyonu da aynı şekilde emin ellere teslim. Yaşlansa bile kendini hiç azaltmayan kaptan Nevriye, ağır işçilerin sultanı Sanders, fiziksel mücadeleden de teknikten de ödün vermeyen “gençler” Bahar ve Tilbe, ve onların yedekleri Esra ile, boyalı alanın her iki yönünde ve ribauntlarda yabana atılamayacak kadar kuvvetliyiz. Özellikle Sanders bizim için bulunmaz nimet; ama Tilbe ve Bahar da günden güne parıltılarını arttırıyorlar. Sorunlarımızın fiziksel olmayan yanı, dış şut kısırlığı ve oyun sıkıştığında düğümü açacak, bireysel inisiyatif alacak oyuncu eksikliğimiz. Koçumuz bunlara çare bulursa, üst turu görürüz. Sonrasını, sonra düşünmek gerek…
Tahmini sıralama: 1) Avustralya 2) Fransa 3) Türkiye 4) Belarus 5) Brezilya 6) Japonya
B GRUBU
Kanada: Çıtır çerez olmadıklarını, 2014’te Fransa’yı eleyerek göstermişlerdi. Plouffe ikizleri, Achonwa, Langlois, Thorburn, Nurse, Ayim, Fields, Gaucher ve en mühimi, yani Tamara Tatham, yine hazır ve nâzırlar. Bu isimlerden Tatham ve ikizler ile beraber en tehlikelileri, Ayim, Gaucher ve Thorburn. Belki pota altında nitelik ve nicelik bakımından kötüler, ama onların sırrı, savunmada sert, hücumda ise sabırlı olmaları (24 saniyeyi, bezdiresiye dek kullanabilirler). Asap bozarak ilerlemek, ABD ve İspanya’ya karşı işe yaramayabilir; lakin Sırbistan ve Çin’e sürpriz yapmaları çok olası.
İspanya: Fransa gibi onlar da yine madalya için buradalar (10 yıldır olduğu üzere). Fakaat… Geçen yıl milli formayı ilk kez geri çeviren dev(şirme) pivot Sancho Lyttle’ın yokluğunda, Ndour’u devşirerek kabus yaşadıkları da aşikar (bronz madalyayı zor kurtardılar). Lyttle elemelerde vardı, ama turnuvada yine olmayacak. Buna karşın, kadronun geri kalanı tam tekmil göreve hazır; süper-forvet Alba Torrens, Laia Palau, Martha Xargay, Anna Cruz, Dominguez, Pascua, Romero, Laura Gil ve katiyen es geçemeyeceğimiz “Dişi Felipe Reyes”, yani Laura Nicholls. Ndour bir nebze olsun Lyttle kadar dominant olabilirse, tedirginliğini ve toyluğunu terk edebilirse, grupta 2. olmaları kolaylaşır. Tabi üst turlar için, Torrens’in işi çok ciddiye alması, (2015’in aksine) zor anlarda kaybolmaması ve takımın birlik ve dirlik içinde kalması şart. Yoksa, Sırplar onların tahtına epey hevesliler, uyarması bizden…
Ne yaparlar?: Madalya için yola çıkıyorlar, fakat Battal Gazi’nin yerine sıradan çinko karbon bir pil almış vaziyetteler. 2015’ten ders almamışlarsa, grup 2.liği manasız kalır.
ABD: Sanırım üzerlerinde fazla durmaya gerek yok; nitekim görünen köy, kılavuz istemez. Erkeklere nazaran belki biraz daha zorluk yaşayabilirler, ama altın madalya için onlardan başkasını favori göstermek aşırı romantikliğe kaçar. Ben şahsen en çok, “Dişi Wilt Chamberlain” Brittney Griner ile Avustralya devleri Tolo ve Cambage’ın kapışmasını görmeyi diliyorum. Bunun dışında Maya Moore, Taurasi, Whalen, Bird, Augustus, McCoughtry, Catchings, Fowles, Charles ve Delle Donne ile, namağlupluğa çok yakınlar.
Ne yaparlar?: Altın madalya için yaşıyorlar.
Senegal: Başka bir vakitte atletizmleri belki de kadın basketboluna yeni bir soluk katabilirdi, ama burada adeta eşantiyon olacaklar. Sırbistan gibi düşük fizik gücü olan ekiplere karşı tehlike yaratabilirler, ama galibiyetleri hakikaten sürpriz olur.
Sırbistan: 2015’te nihayet beklenen oldu ve uzun yıllardır Perilerimiz’e takılıp düşen Sırplar, Sonja Petrovic‘in milli formaya dönüşü sayesinde önce bizi, sonra da tüm rakiplerini aşıp Avrupa şampiyonluğuna ulaştı. “Kraliçe Arı” Milica Dabovic ve kardeşi süper-guard Ana Dabovic’in önderliğinde, tarihlerindeki ilk Olimpiyatlar’a, fark yaratmaya geliyorlar. Kadronun gediklileri oyun kurucu Radocaj, Cado, Krnjic, Jovanovic, Milovanovic, Butulija ve kendini 10 kuşaktır Sırp hisseden devşirme Page, yine buradalar. Gençlerden dev Crvandakic ve Stankovic, Milovanovic ile Krnjic’in çektiği azaba son verecek güçteler. Bilhassa Stankovic (ligimizden de biliyoruz) bu turnuvada parlayacaktır. Tam takımlar, takım gibi oynamayı öğrendiler ve sıkıştıkları anda artık tüm yük Dabovic’lerin omzunda olmadığı için, hücumda tercih hataları minimuma iniyor. Bunun bir numaralı sebebi olan Petrovic, yine takımın sıkıştığı her yerde, kolayca sayıya gidip düğümü açacaktır. Açıkçası geçen yılki enteresan maceradan sonra, bu yıl da elenmenin eşiğinden dönüp ilk 6’ya girmeleri şaşırtmaz. İzlemesi en keyifli ekip olacaklar. Ayrıca hatırlatalım, 2014’te son çeyreğe dek ABD’ye direnebilen yegane ekip, onlardı ve bunu Petrovic olmadan başarmışlardı…
Ne yaparlar?: İlk 6 için çok iddialı ve motiveler.
Çin: 2014’te Sırplar’ı üzmeleri gayet normaldi – çünkü Çin, hakiki bir Çin Seddi kadar sert, fizikli isimlerden kurulu. Sorunları, hız ve teknik kabiliyet. Yani takım oyunu olmadan ve tempoyu düşük tutmadan, Nan Chen hariç bir hiçler. Fakat her kim ki onların güçlü yanlarına toslayıp fiziksel oynamaya kalkar, işte onu epey yıpratırlar. ABD onlara hız farkı atacaktır; ama Kanada ve Sırbistan’ı, hatta kötü günündeki bir İspanya’yı bile şaşkına çevirebilirler. Bunlar olmazsa, Senegal ile birlikte elenirler..
Tahmini sıralama: 1) ABD 2) İspanya 3) Sırbistan 4) Kanada 5) Çin 6) Senegal
Henüz Olimpiyatlar’ın naklen yayını için Saran Holding ile TRT veya başka bir kanalımız anlaşma sağlamadı, fakat bizim gibi azimliler için, YouTube başta olmak üzere pek çok platformdan canlı yayınla Perilerimiz’i takip etme imkanı doğacaktır. Olimpiyat ruhu içerisinde, Perilerimiz’e sonsuz başarılar diliyoruz – neticeden âri, hep yanlarındayız, hepsine sevdalıyız!
Yazarın diğer yazılarına erişmek için tıklayın
mail: efe.ozenc@abcspor.com
twitter: @efe_ozenc
Youtube: Turuncu ve Siyah Kadar Yuvarlak