Eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek diye bir deyim var literatürde, bir deyimde benden olsun anasını satayım:Eşeğin yanına karpuz kabuğu koymak !
Futbol kariyeri stoper ve ön libero arasındaki 10 metre mesafede geçmiş adamı, ön libero saplantılı bir hocanın elinin altına koyarsan, sonuçlarına da katlanırsın ki; Vitor’un yüz ifadesini şimdiden görür gibi oldum, karpuz kabuğu görmüş eşek gibi sırıtıyor orada, ellerini de ovuşturuyor bir yandan.
Neustadter, Almanya’da göçmen olarak yaşayan Rus bir ailenin çocuğu, Ukrayna doğumlu, 28 yaşında.Profesyonellik kariyeri Mainz‘da başlıyor. Orta sahanın geri ucunda, ön libero olarak oynuyor, ardından Borussia Monchengladbach macerası başlıyor onun için.
Bir gün bakıyorlar tekniğine, fiziğine ve bu adamı stoper oynatsak, heba etmiş olur muyuz böyle bir yeteneği diyorlar, heba olmaz kanaatine varıp çekiyorlar geri dörtlüye. O işi daha da iyi kıvırıyor Roman Neustadter, sonra da Schalke’ye stoper olarak transfer oluyor.
Alman Futbol Millî Takımı’nın bütün alt kadrolarında forma şansı bulduğu gibi iki kez de Alman Milli Futbol Takımında oynuyor, sonrası nasıl olabiliyor ben de çözemedim, Rus Milli Futbol Takımı ile Euro 2016 da boy gösteriyor, hikaye bu.
Peki, kendisi nasıl bir stoper ? Bence stoper gibi stoper.
Kadlec’ten boşalan Slav asıllı defans oyuncusu kontenjanımızı dolduracağı gibi nostaljik Fenerbahçe taraftarına da anılarda yolculuk yaptıracak cinsten.Vakti zamanında Almanya’nın keresteleriyle ünlü, Dresden şehrinin Dinamo ön adlı takımından transfer ettiğimiz AndreasWagenhaus adlı bir Tomruk vardı. Tekniği, fiziği, dan-dun top uzaklaştırma anlayışı ve al gülüm ver gülüm paslarıyla Wagenhaus’u hatırlatacaktır şüphesiz.
Wagenhaus Türkiye’den ayrıldıktan sonra Doğu Alman Ajanı olduğu deşifre olmuştu. Hem Rus, hem Alman bu da; olacağına bak sen ?
Fenerbahçe güvenilir bir defans oyuncusu alacak, Neustadter’i alırsa.
Disiplinli, sert ve hava hakimiyeti yüksek bir oyuncu. Eyvallah amaaa?
Fenerbahçe’ nin bir stoper için daha fazlasına ihtiyacı var. Mutlaka İngiltere’den tedarik edilmeli..
Elinde bir Lugano varsa, yanına bir Uche, bir Yobo bulman lazım..
Bu arkadaş ayağına hakim de değil, golcü de değil ve ağırlığı sıkıntı yaratır, ikinci hamlesi yok. Maç başına ortalama 3 hata ile oynuyor ki, çok fazla. Şut yüzdesi 20, uzaktan vurmaya kalktığında heyecan yapmayın, çerçeveyi tutturabilme ihtimali çok düşük.
ikili mücadele kazanma yüzdesi 47, 4 kere gol girişiminde bulunuyor maç başı ama tüm kariyeri boyunca attığı golleri toplasan iki elin 10 parmağını bulmuyor..
Alves’in yerine değil ama Kadlec’in yerine düşük maliyetli bir transfer olarak düşünüldüyse durum başka tabii ki.
Şu ana kadar 10 futbolcu takımdan ayrıldı, 3’ü kiralık. 7’si de bonservis bedeli ödenerek alınmış oyuncular ki; Topuz 9, Raul 10m Euro bedelle alındı.
Bedavaya başka kulüplere transfer olacaklar. İşte bu yönetim başarısı.
Fenerbahçe yönetimi sadece maliyetine bakarak kontenjan dolduruyor. Hem ucuz, hem kaliteli hem de genç pek çok oyuncu var oysa. Kaliteliyi ucuza hiç almadılar ki, bilsinler ?
Scout ekibi diye bir şey yok. Kaç para ? Şu kadar. Al gitsin gibi bir mantıkla oyuncu alınmaz..
Van Der Wiel, Ok. Ben Arfa’yı kaçırmayacaksın. Feghouli’den yüksek maaşı yüzünden vazgeçildi. Bonservisi yoksa biraz fedakarlık yapacaksın. Tasarruf yapacağız derken paraları çöpe atmak daha ahmakça. Malumunuz, Vitor’la da devam. Onun da mantığı anlaşıldı bu arada.
Sofrada zengin bir menü olması imkansız, havada sıcak anasını satayım, karpuz-peynir yiyelim hesabı bir transfer politikası.
Aslında karpuz peynirin yanına bir ufak açtın mı, bir anda en kral sofra olur ama hem o ufağı alacak para yok, hem de üstadın dediği gibi gerek yok :
Bu meret öyle bir merettir ki; acıyla içilir, tatlıyla içilir.
Neşeyle içilir, ağlayarak içilir.
kavunla içilir, peynirle içilir. Hatta ikisi bir arada daha güzel içilir..
Yemekle içilir,suyla içilir, susuz içilir,sodayla içilir, şalgamla içilir..
Ama, bir tek SALAKLA İÇİLMEZ !!
Pereira varken sofranın hakkı da karpuz-peynir’dir yani.
mail: bruno.monte@abcspor.com
twitter: @BrunoMonte1907
