DOSTUM, DOSTUM GÜZEL DOSTUM !!
Hasret ve Özlem anlamdaş iki kelime gibiymişçesine karşımıza çıkar ama hasret çok daha derin bir özleyişi ifade eder. Beşiktaş Fenerbahçe derbisinin ardından televizyonda gördüğüm ve Beşiktaşlı olarak bildiğim tüm spor yazarları da zaten derbi kazanma özleminden ziyade hasretinden bahsediyorlardı. Son derece yeis bir durum varmış, harbiden. Spor yazarlarının konuk olduğu programlardan genelde uzak kalmaya çalışırım, sırf, başkalarına ait fikirleri yazılarıma istemeden de olsa taşıyabilirim ve özgün kalamam endişesinden.
Derbinin ardından 5-6 farklı kanalda spor programları izledim uzun bir aradan sonra. Allahtan ki hobi olarak yazıyorum. Para kaybetmek gibi bir endişe taşımadığım için de gönlümden geçenleri rahatlıkla kaleme alabiliyorum ve bu sayede her sabah aynaya bakabiliyorum. Öylesine taraflı spor yorumcuları gördüm, öylesine korkaklar ki ? Öylesine net pozisyonlar konuşuluyor ki ? Kıvırta kıvırta yorum yapmaya çalışıyorlar. Dansöz gibiler. Biliyorlar ki; Beşiktaş lehine çalınan düdük yanlıştı dese, kıyamet kopacak. Kanala kendi taraftarı tepki koyacak, ne biçim Beşiktaşlı bu herif diyecekler. Oraya Beşiktaş’ı yorumlasın diye değil, Beşiktaş’ın hakkını savunsun diye koymuşlar sanki. İş kaybetme kaygısı ünlü bir ismi, hem de milyonların izlediği bir mecrada bu kadar alçaltmamalı. Milyon Euro’lara top oynamış futbolcu eskisisiniz nihayetinde.
Halis adında Halis muhlis bir Kahya maçın tüm gidişatına tesir etti. Ofsayttan gelen bir gol, o dakikaya kadar Fenerbahçe’nin ceza sahasına dahi girememiş Beşiktaş’ı bir anda avantajlı hale getirdi, 3 puanı bir takımdan alıp diğerine götürdü. Ersan Gülüm adlı, vasat stoper, usta kasap, büyük provokatör sahanın en iyi futbolcusunu sakatladı, kart yok, faul yok. Melo’dan elli kez daha sevimsiz bu kasap, nihayetinde bir kart gördü. Ardından bir sarı kartlık hareket daha yaptı. Hakem sarı kart için itiraz edenlere, “ikincide vereceğim” dedi, bir dakika geçmeden Kasap Ersan’ın ayağı Volkan’ın yüzünde patladı ve Halis’in façası ikinci sarıyı çıkartmaya yetmedi. Maç 2-2 o an. Ersan kırmızı kart görse bambaşka bir senaryo oluşacak. Beşiktaş’ın attığı üçüncü golde Alves de Gomes’e dirsek atmışmış sonra Gomes Alves’i formasından çekince durum 1-1 olmuşmuş, hakemin golü iptal etmemesi normalmiş zaten de Alves itiraz etmemişmiş.
Bu kadar düşmeyin yaa, para kaygısıyla, fan kaygısıyla bu kadar alçalmayın yaa !! “Fenerbahçe aleyhine hakemin yanlış kararları oldu, skora tesir etti ama Fenerbahçe şampiyonluğun en büyük favorisi olduğunu deplasmanda bir kez daha herkese gösterdi”demek bu kadar mı zor ?? Hakemin skora tesir eden yanlış kararlarını bir an için bir kenara bırakalım. Bir de kendimize bakalım, iyi oyun en güzel teselli ama üç puana yetmiyor. Kitabın ortasından konuşacağım, kusura bakmayın; Pereira iyi bir showman. Hepsi bu kadar maalesef. Yılmaz Vural’ın sünnetsizi. Robin Van Persie yedek kalmaz diye bir kural yok. Fenerbahçe kulübesinde kimler kimler yedek olarak beklemedi ki ? Formda olan formayı alır, trip atmaya kimsenin hakkı yok.
Geçen hafta Van Persie oyuna girerken trip attı, Pereira ustaca krizi yönetti dedik, yok abi, yönetememiş. Rvp’yi bilerek yedek soyundurmuş. Fernandao iyi bir futbolcu, pek çok futbolcu yedek bekler arkasında ama bu Fernandao’nun arkasında değil RVP, Emenike de yedek beklemez, Sow da. Egemen kararı hala tartışılıyor çünkü Alves sıkıntılı bir oyuncu. Canı istediğinde oynuyor. Kjaer hem ağır hem de timing sorunu var. Donestk maçı ve diğer hazırlık maçlarından beri dikkat ediyorum kendisine, çıktığı her topa kafa vuruyor ama uzaklaştırmak istediği toplara hep kafasının arka kısmıyla vuruyor ve toplar hep geriye sekiyor. Net bir tos vuruşu yok. Bence bu sıkıntı. Hasan Ali Bursaspor maçında çok iyi oynadı, Caner’in yerine bu hafta Hasan Ali oynamalıydı. Forma adaleti diyoruz buna. Çocuğa yazık oldu, yerine oynayan Caner maçın en kötü oyuncusuydu. Kaleci Volkan da maşallah tek top kurtarmadı, Tolga da kurtarmadı, ilginçtir. Fernandao üç tane müsait gol kaçırdı, iki kez de ceza sahasında, müsait durumda topu ayağına dolaştırdı. Büyük bir düşüş içinde.
Arkadaş ve Dost kelimeleri de anlamdaş gibi duruyor tıpkı özlem ve hasret gibi ama dost arkadaştan çok daha fazlası. Çok samimi bulduğum için sana dostum demek istiyorum Vitor, bak dostum; dinle beni lütfen : Markoviç müthiş bir yetenek, iyi ki alınmış, sakatlanıp oyundan çıkıyor tak yerine Volkan giriyor, sırada daha Alper var, Nani’yi takımdan kessen gıkımız çıkmaz. Diego yedek bekliyor, Souza sakat. Ne güzel bir kadro, hücum hattımız da çiçekler açıyor, bu isimleri aldıran sensin, eyvallah ama defans hattından da sen sorumlusun, yaprak döküyor orası. Şampiyonlar liginde zaten bu defansla bu iş olmazmış, falafoş olurmuşuz o derece yani. Nasıl bir kadro mühendisliğidir bu ? Dostum dostum güzel dostum Bu ne beter çizgidir bu. Bu ne çıldırtan denge YAPRAK DÖKER BİR YANIMIZ BİR YANIMIZ BAHAR BAHÇE…
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail : bruno.monte@abcspor.com
twitter : @BrunoMonte1907