DURUMUMUZ YOKTU KARDEŞ, OKUYAMADIM !
Çeşitli sebeplerden tahsil hayatı yarım kalmış, ya da hiç başlamadan bitmiş kişiler var. Derin bir mevzuya dahil olmaktan kaçınıp, biz câhiliz, okuyamadık derler. Başları sıkıştığında veya devlet dairesine işleri düştüğünde de açık açık beyan ederler. Olabilir, doğaldır. Anlarız halden. Onların bu samimiyeti ve ezilmişliği hep içimi sızlatır. Türk filmlerinde de çok çıkar karşımıza: Tüm iyi niyetiyle teslim oluyor, üzülürsün, için acır. Okumamışın cahili, yardımcı olalım her yerde. – Peki, tahsiliniz var mı ? – Durumumuz yoktu kardeş, okuyamadım.
Öyle her şey bir diploma almakla bitmiyor, bunun çok kitap okuyanı var, çok gezeni var, var da var bitmez. Şöyle tipler var etrafta; almış bir üniversite diploması, ne bileyim, ilk okul öğretmeni olmuş, her şeyi ben bilirim, en aydın benim edasında takılıyor, her şeyi biliyor, bilmediği tek şey, “hiç bir şey”bilmediği”. Eczaneye girer eczacının bilgisini sorgular, TV’den duyduğu iki tıbbi kelimeyi satıp beni diğerleriyle bir tutma mesajı verir, aynısını doktora yapar. Okumuşun cahili. İsmail Kartal geldiğinde kariyeri olmayan bir hocaydı. Bana göre halen daha da yok. Kariyer noksanlığının çok farkındaydı yani. Yuvarlak laflar ederdi eleştiri karşısında. Varsa Fatih Terim gibi bir kariyerin, ders almam, ders veririm dersin. – Ben koşu mesafesine bakmam, istatistiğe bakmam, benim kendi yöntemlerim var. – Amaan, bilgisayar da neymiş !! – Eskiden GPS mi varmış ? – Başkan bu kamera sistemini sat !
Cehaletin bu kadarı da tahsille mümkün oluyor demek ki ?? Sempatik Show’man Vitor Pereira televizyona çıktı, bizim gibi düşünenlere ayar verdi, eyvallah: – Ben bu yöntemlerle kupalar kazandım, siz ne anlarsınız ? Ne diyelim, öyle olsun. – Durumumuz yoktu kardeş, okuyamadık !! Yiyorsa gel Avrupadan o kupayı buraya getir, Aziz Başkan gak dedin, aldı, guk dedin, aldı derim ama ?? Takımın kondisyonu ile ilgili, antrenman anlayışı ile ilgili eleştiriler maalesef doğru. Antrenmanda şut çalıştır, 5’e bir top kapma, nereye kadar ? Sezon başı Vitor Hoca kros yaptıramadı, salonda fizik çalısması da vakit darlığı yüzünden, kabul. Zamanla tamamlanır bu eksik dedik, Fernandao başta tüm oyuncuların kondisyonu Shakhtar maçındaki halinden çok geride ama ?? Şu kadro tempo yapamıyor, olsa olsa bu Diego’nun topla çok oynamasından sanıyorduk meğer kondisyonu yokmuş. 17 maç oldu, 4-4-2 mi, 4-3-3 mü, her ne zıkkımsa birine karar veremedi.
Önümüzde Bursa maçı var, puan tablosunu kimse umursamıyor, iyi bir futbol bekliyor bu taraftar. RVP formda değil, geçen sezonki Emenike olayına dönecek, Fernandao da Webo gibi küsecek diye korkuyorum. Hiç bir şey için geç kalınmış bir şey yok. Tek santrforla oynarsa, toprakçılık yapmazsa, isimlere ve Cv’lere takılmadan adaletli bir takım kurarsa bu takım çok iş yapar. Orta üçlü, Topal (Josef) – Ozan – Diego olmalı, Nani bir kanatta, diğerinde de Volkan veya Markoviç olacak, tek santrfor koyacak öne, şu an için o santrfor da Fernandao. Bu kadar basit bence. Puan tablosuna göre hala lideriz, puan kayıpları olabilir, telafi edilir. Bursa maçının ben keskin bir çıkış maçı olacağı fikrindeyim. Taraftarın canını sıkan mücadele etmeyen, skora tepki verecek fizik gücü olmayan bir takımı seyrediyor olmak. Topal olayına da takılmıyorum, bir daha orta sahadan Topal’ı eksiltmez.
Sezon içi hoca değişimine kesinlikle karşıyım, bu takım toparlanır, hadi Vitor Hocam, görelim artık Los Galacticos’u diyorum ama son bir kelam etmem lazım;
İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır !
Yunus Emre
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail : bruno.monte@abcspor.com
twitter : @BrunoMonte1907