ÇOCUĞUM VER BİRAZ DA KARDEŞİN OYNASIN!

Avrupa’nın kulüpler seviyesindeki en büyük turnuvasında sona yaklaşıldıkça tansiyon da yükseliyor. Bu bakımdan, Real Madrid ve Bayern Münih’in kapışmasından, oynanacak oyundan olan beklenti de bir hayli yüksekti maç öncesinde.
Bayern Münih, beklendiği gibi, artık Pep Guardiola ile özdeşleşen pas oyununu oynayarak maça başladı. Pas trafiği, ilk yarının başında ve sonunda o kadar yoğundu ki  “Çocuğum ver biraz da kardeşin oynasın” dedirtti.  Özellikle maçın başındaki pas serilerine bakınca, Alman temsilcisinin golü de her an bulabileceğini düşündüm açıkçası.  Ama gel gelelim,  Los Galacticos ile oynuyorsun neticede.  Real bu göz yoran pas trafiğine “çok oynadın, at topu abinin kıllı göğsüne bakiyim” dedi ve ağzında sigara ile top sektiren mahalle abisi rahatlığı ile 3 pasta golü buldu, Benzema ile skoru lehine çevirdi.
Golden sonra Bayern,  aynı disiplinle, çok pas yaparak yüklenmeye, Real Madrid ise kaptığı toplarla hızlı hücum ederek pozisyon bulmaya çalıştı. İlk yarının ortalarına gelindiğinde oyunun dengesi bu şekilde kurulmuş oldu.  Gerçi Ronaldo ceza sahası içinde düzgün bir vuruş yapabilse 25. dakikada fark ikiye çıkabilirdi.
Alaba’nın bindirmeleriyle desteklediği Ribery ve Robben’in kanatlardan geliştirmeye çalıştığı hücumları Madrid defansı çok da zorlanmadan savuşturdu. Bayern Münih’in tam saha baskısına boyun eğmedi, soğukkanlı oyununa devam etti.
Ancak ilk yarının sonlarına doğru Almanlar baskıyı artırdı, ev sahibini “Çanakkale geçilmez”i oynamaya mahkum etti. Bu dakikalarda Bayer Münih defansı orta sahaya yaklaştırarak golü aradı. Elbette bu durum geride boş alan bırakmalarına sebep oldu.
40. dakikada, Bayern’in kaptırdığı bir topun dönüşünde, Real Madrid sol kanattan hızlı geldi. İlk gole benzer şekilde,  arka direkte topla buluşan bu sefer Di Maria oldu,  ancak çapraz pozisyonda topu dışarı gönderdi.
İlk yarının bitimine yakın ekrana gelen topla oynama oranı şok ediciydi. Bayern’in topa sahip olma oranı  %74 idi. Pas yapmak elbette görsellik katıyor oynanan oyuna ama topu kalenin içine dürtemeyince bir kıymeti harbiyesi de olmuyor oynadığın topun.
İkinci yarıya Real Madrid daha önde ve hücumu düşünerek başladı, ancak bu durum çok uzun sürmedi. Bayern pas yapmaya, Real de hücum yollarını kapatmaya devam etti. 60.dakikaya gelindiğinde hafiften bir sıkıntı basmaya başladı. Tribünler de yarı uyku haline geçti.  Sanki sabaha kadar oynansa aynı şekilde devam edecek bir oyun vardı ortada.
Zaten Guardiola da baktı olacak gibi değil, Martinez’i,  Götze’yi ve son olarak da Müller’i oyuna alarak “ya kısmet” dedi. Ancelotti ise karşı hamle olarak Bale’i ve Pepe’nin sakatlığı sonrası Varane’yi oyuna aldı.
80. dakikaya gelindiğinde Bayern, kaleye şut çekmemeye yemin etmişçesine paslaşmaya, Real Madrid uygun kontratak anını kollamaya, bizler de ekran başında sıkılmaya devam ediyorduk.
En son Isco-Illaramendi değişikliği ile Ancelotti son kozunu oynadı.  83’te Robben’in olağanüstü çabasıyla diri tuttuğu atakta, ceza sahası içinde topla buluşan Götze çok şükür kaleye şut çekti ama Casillas iyi bir refleksle topu kornere çeldi. Zaten kalan bölümde başka da gol,  olmayınca hesap ikinci maça kaldı.
1-0’lık sonuç, iki takımın seviyesine bakınca çok da fazla bir şey ifade etmiyor.  Allianz Arena’da, taraftarının da desteği ile Bayern Münih’in turu geçmesi sürpriz olmaz.  Ancak bitirici vuruş yapabilecekleri pozisyonları nasıl bulacaklarını iyi düşünmeleri lazım. Etkili hücum gücüyle Real Madrid’in tur atlamak için bir adım daha önde olduğunu ilave edelim. Münih’teki maç kesinlikle ilk maçtan farklı bir tempoda oynanacaktır ve seyir zevki de daha yüksek olacaktır.
serter.ince@abcspor.com