Sağlıklarında mezar yeri satın alanlar var. Sanıyorum mezar yeri bulması bir dert. Ben öldükten sonra yakınlarım bir de bu işle uğraşmasınlar diye kendince naif bir sebebi de içinde barındırıyor bu tuhaf eylem. Ne sebeple olursa olsun benim bünyeme çok ters bir iş. Hepimiz bir gün öleceğiz, eyvallah da bu hayattan kopmak, kopmayı aklından geçirmek, bunun için zaman ayırmak, üstüne üstlük bir de para vermek ne bileyim ?
Ölüm kesin eyvallah da adam 30 yaşında mezarlıktan kendisi için yer ayırtıyor. Şimdi neden taktın ki kafayı ? Nereden geldi ki aklına ? Şu hayatta yapılacak bu kadar iş, okunacak bu kadar kitap, tanışılması gereken bu kadar insan, öğrenilmesi gereken bunca şey, gezilmesi gereken bu kadar ülke, tanınması gerekli bu kadar kültür, koklanılması gereken bunca çiçek, aşık olmak için bu kadar kadın varken bu vakit darlığındayken, mezarlıktan yer ayırtmak nereden geldi be aklına üstat ?
Evet, öleceğini bile bile yaşayan tek canlı da insan, bu bir kaçınılmaz son ama gayrısının çaresi var, pes etmek yok : Kaybedeceğini bile bile neden mücadele ediyorsun dedi, öleceğini bile bile yaşadığını unutmuştu o an…Bozmadım demiş üstad. Hele bi şampiyonlar ligi elemelerini geçelim, süper transferler yapacağız, bütün dünya bizi konuşacak diyorsan sen bu işe inanmıyorsun demektir hacı, git mezar yerini şimdiden ayırt gitsin yakında öleceksin. Şampiyonlar liginde çok dişli takımlar var, hayatta biz geçemeyiz, elimizdeki kadro da lig için fazlasıyla yeterli diyorsan sen zaten ölmüşsün, boşu boşuna yaşama.
Bu sene kulüp farklı düşündü. Şampiyonlar liginde başarılı olabilecek bir kadroyu kurmaya karar verdiler. Yönetim Şampiyonlar ligi havasını en iyi bilen, şampiyonlar liginin nimetlerinden en fazla yararlanmış Porto okulundan bir hoca ile anlaştı ve sınavda nerden ne çıkacağını çok iyi biliyor Pereira. Erken yol almak gerektiğinin de farkında ve sezonu erkenden açtı. UEFA, şampiyon olarak şampiyonlar ligine katılan takımlar ve şampiyon olmadan şampiyonlar ligine katılan takımlar diye ikiye ayırıyor takımları ve bizim de içinde olduğumuz şampiyon olmadan şampiyonlar ligine katılan takımlardan hiç biri seri başı değil.
Shakhtar Donetsk (Ukrayna), Ajax (Hollanda),CSKA Moskova (Rusya), Club Brugge (Belçika), Monaco (Fransa) takımlarından biriyle eşleşecektik, hayaller Brugge, gerçeklerse Shakhtar Donetsk oldu. Bu takımların içinde en dişlisi Monaco idi kağıt üstünde. Shaktar da soğuk baktığım ikinci takımdı ve Ajax’ı istiyordum ben. Olmadı, yapacak bir şey yok. Shaktar eski günlerinde olan bir takım değil ama bir standardı var. Çok istikrarlı ve bunun sebebi Lucescu. Lucescu oyuncular üzerine sistem kurmaz, sistemine uygun oyuncu alır, sistem oynar, biri gider biri gelir ama takım oynamaya devam eder.
Emre, Okan İnter’e gitti hatırlayın, daha da başka kayıplarda oldu G.Saray’da, Victoria’larla, Florquin’lerle gittiği Şampiyonlar Liginde çeyrek final oynattı. Shaktar bana keyif veren bir takım değil. Rus ekolü de ha keza. Uzaktan takip ettiğim bir ekip. Bu sene 3 önemli oyuncu kaybetmişler ve yerleri dolmamış. Sert ve fizikli oyunculardan kurulu, ayağa paslarla orta sahayı çabuk geçen bir takım. Dünya yıldızıdır diyebileceğimiz oyuncuları yok ancak oturmuş takım.
Evet, maalesef kolay olmayacak. Lucescu iyi tanıyor Türk futbolunu. İlk maç da burada. “Fenerbahçe’den çok çekiniyoruz, favori Fenerbahçe” diye demeçler verecek, gelecek İstanbul’a ve Fenerbahçe’nin benim bile bildiğim zaafları üzerine bir oyun planı hazırlayacak, takım olarak kapanacaklar ve beraberlikle işi Ukrayna’da bitirmek isteyecekler. Fenerbahçe’nin orta sahasında ön libero olarak oynayan ikili top yapamadığı, topla ilerleyemediği, yan paslarla takıma zaman kaybettirdiği için Fenerbahçe’de kanatlar da etkin kullanılmıyor ve kapanan takımlara karşı pozisyon üretilemiyor.
Fenerbahçe bir orta sahayı yetiştirirse bu maça bence tur şansını çok artırır. Şu an için tur şansımız Shakhtar’a göre daha düşük. Bir Tek Club Brugge gelse farklı konuşabilirdim ama olmadı. Şu maç iki ay sonra oynansa Fenerbahçe Shaktar’ı eler kardeşim derdim ama hazır bir takım değiliz. Çok yeni bir takımız, problem bu. Haa, Shakhtarı çok da abartanlar var, hayatta eleyemeyiz falan diyenler var. Hiç de katılmıyorum. Çok kaliteli ayaklara sahibiz. Muhteşem de bir seyircimiz var. Atarsın peşpeşe iki gol, ne olduğunu anlamazlar bile. O kadar da kolay değil o iş, Barcelona’ymış gibi muamele yapanlar var Shakhtar’a.
Hayret ediyorum kendilerine. Mezar yerini şimdiden ayırtmışlar, Avrupa Ligi hesapları yapıyorlar falan.. Oynanacak iki tane maç var, çata çat oynayacağız, ortalığı yıkacağız, başaramazsak konuşalım UEFA’yı. Haa diyelim ki başardık, iki maç daha var. Daha neler var neler, sağlığımız yerinde, yaşımız genç, ne mezarı ne yeri ? Ne Shaktar’ı ? O kadar da değil. Niye aldık baba o kadar yıldızı ? Türkiye ligi için mi ? Yapmayın arkadaşlar. Bu kadar da yüreksiz olmayın. Burası şampiyonlar ligi, Shaktar gelmese Monaco gelirdi, Ajax gelirdi, CSKA gelirdi. Kolay maç yok. Demirden korkan trene binmesin, Shaktar bizi kesin eler diye düşünen de tren bileti dahi almasın, parasına yazık !!
Şampiyonlar ligine gitmenin en kolay yolu bu ligde şampiyon olmak. Yıllardır sorunumuz şuydu: bizim futbolcular lig biter bitmez salıyorlar kendilerini. Tosun gibi geliyorlar kampa. Kamp dönemi de geç açılıyor, transferler değil kampa, ön eleme maçına bile yetişmiyordu. Kampta kondisyon çalışılıyor, hoca”bütün oyuncuları görmek istiyorum”diyor, saçma sapan takımlarla üç beş maç yapılıyor, o maçların ilk yarılarında da zaten yedekler veya kiraya gönderilecekler oynuyor, sonra bir ciddi hazırlık maçı hoop ardından ön eleme.
Kuzey Ülkeleri’nin takımları dişimize göre, Shaktar da öyle ama orda sezon erken başlıyor, senden diri ve senden daha oturmuş bir takım. Dişine göre bir takıma eleniyordun. Bu sene transferler nispeten daha erken yetiştirildi. Sezon da erken açıldı. Mesela Aykut Kocaman hiç bir sene takıma sezon öncesi idmanını yaptıramadı. Aziz Yıldırım’da transferi yetiştiremedi. Yeterince maç da yapılmadı, Young Boys’lara, Paok’lara falan tur verildi. 4 ay sonra olsaydı bu maçlar Fener Dinamo Kiev dahil ezip geçerdi, CSKA’yı çıtır çıtır yerdi. Vaslui’yi zor geçtik. Vaslui’li Antal’ı yıldız yaptık, Kampl gözümüze Cristiano Ronaldo gibi geldi.
Bienvenu’yü de öyle transfer ettik zaten. Keramet Bienvenu’de değil, Bekir’deydi aslında. Bekir’in sayesinde şan şöhret sahibi oldu, parayı buldu. Şimdi 50-60.000 dolara Fransa’nın ikinci liginde top koşturuyor. Şimdi O da çok şaşkın, tüm olan bitene hiç bir anlam veremiyor. Televole dönemleri, futbolculara şakalar yapılıyor falan, hatırlarsınız. Galatasaray’a 89 göçünde Bulgaristan’dan gelmiş bir kaleci Ahmet vardı. 3. Kaleci. Kamera şakası yaptılar, Fenerbahçe seni istiyor, şu an pazarlıklar yapılıyor ofiste falan demişlerdi : – Demek iyiymişim demişti kendine has aksanıyla ve içtenliğiyle. Fenerbahçenin kendisini transfer etmek istediğini öğrenince Bienvenu de demiş midir acaba “demek iyiymişim” ?
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail : bruno.monte@abcspor.com
twitter : @BrunoMonte1907