Fenerbahçe aynı Galatasaray maçında olduğu gibi, puan olarak geriye düştüğü ve kazanmaya mecbur olduğu bir başka derbiye çıktı bu akşam Kadıköy Şükrü Saraçoğlu Stadında…
Perşembe akşamının hem vücuden yorgunu, hem de moralmen çökmüsü siyah-beyaz köşede, çimlere ayak basmadan beraberliğe imza atılacağı bir izlenim yarattı, oyunculardaki vücut dilleri…
Herkes Galatasaray’ın bu stadda 16 senedir kazanamadığından bahsediyor ama Beşiktaş da tam 10 senedir!.
Bu tip maçlarda Beşiktaş’ın diğer iki ezeli rakibine göre en büyük eksisi, takımdaki tecrübeli-soğukkanlı, amiyane tabirle ‘kaşar oyuncu’ eksikliği.
Kadrolarına baktığımızda, Senegalli forvet Demba Ba ve hadi biraz da Atiba- Sousa ikilisi diyelim, bu circle içine giren başka bir oyuncu göremiyorum ’takımın en önemli silahı olan Gökhan Töre de dahil’.
Ama sarı-lacivert köşeye baktığımızda, takımda üst level takımlarda, liglerde senelerce oynamış, dalgalı sularda yüzmeye alışık en az 5-6 oyuncu sayabiliriz bir kalemde!
Yani benim mantığım, hepsini üst üste ekledigimizde, hem daha 72 saat evvel sonu hüsranla biten bir Avrupa maçı yaşamış, yorgun ve moralsiz Beşiktaş karşısında, kazanmak zorunda olan Fenerbahçe’yi, bir de büyük maçlarda istisnasız şekilde çuvallayan derbizede Bilic faktörünü de koyarsak, karşılaşmanın favorisi yapıyordu.
Sonuca bakarsak Fenerbahçe kazanmış olabilir ama karşılaşma ne düşündüğüm gibi başladı ne de öyle devam etti. Isınırken sakatlığı nükseden Gökhan Gönül’ün yokluğu, Emenike’nin istikrarlı bir şekilde gol kaçırmaya devam etmesi, sonrasında da çocuk gibi ben oynamıyorum diyip formasını çıkartıp oyunu terketmesi, yine yeni bir Bilic-Emre Belözoğlu gerginliği ve Tolga Zengin’in sakatlığı sonrası kaleye geçen A2 kalecisi Günay Güvenç ile temposu değil ama aksiyonu bol bir 45 dakika izledik.
Bu arada Emenike kendisine yükselen tepkilere serzenişte haklı olabilir ama ilkokul çocuğu gibi, formayı çıkartıp oyunu terketmek istemesi, herşeyi geçelim, sahadaki takım arkadaşlarına hakaret!
Futbolcu olmasa köyünde ayda 3 dolara talim edecekken, senede 3 milyon euro net para kazanan birinin, imza atarken olduğu gibi?!?!? yeşil çimler üzerinde de profesyonelliğini her şartta koruması gerekiyor!
2.devre ise FB kadrosu içindeki santrafor özellikli tek forvet olan Webo ve Diego’nun girişiyle, sarı-lacivertliler topu rakip kaleye yıktı gibi gözükse de, net pozisyonlar hep siyah-beyazlılardan geldi.
Maç 0-0 bitti denirken, Webo’dan çok güzel bir pivot santrafor hareketi ile topu Sow’a indirmesi ve taraftarın gözünde en yüksek krediye sahip Senegalli’nin şık vuruşuyla Fenerbahçe maçı 1-0 kazandı.
Bu galibiyet gelmese, iki ezeli rakibinden 4’er puan geride kalacak ve şampiyonluk yolunda şansı oldukça azalacak sarı-lacivertliler, Moussa Sow golüyle tek kelimeyle devam dedi!
Şimdi zirve yarışı tekrardan dengelendi ve ipler haftanın lideri Galatasaray’ın elinde diye gözükse de, sarı-kırmızlıların oynayacağı maçların zorluk derecesi Fenerbahçe’ye göre çok daha fazla.
Ama işin komiği de, Fenerbahçe için kağıt üstünde kolay gözüken maçlar, zor olanlardan daha tehlikeli oluyor ki bunu Aksihar maçında da gördük, GS galibiyeti sonrası kaybedilen Gençlerbirliği deplasmanında da, kimbilir belki haftaya Rize’de de bir tekrarını seyredeceğiz!
Artık son düzlüğe giriyoruz ve bundan sonraki puan kayıplarının telafisi çok zor.
Sadece Türk Futbolu değil, tüm ülke sporunun açık ara en önemli 3 kulübü, bugün itibariyle 55-54-53 ile asker usulü birbiri ardına dizilmiş durumdalar. Umarız bu heyecan sonuna kadar kopma olmadan devam eder ve Mayıs’ın sonundaki son düğüğe kadar soluk soluğa bir yarış izleriz.
Beşiktaş en az 1 puanı, hatta 2.devredeki pozisyonlara bakarsak belki de galibiyeti kaçıran taraftı ama Futbol denen bu meretin güzelliği de bu, siyah beyazlılar atamadı, Fenerbahçe attı ve kazandı.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
burak.belgen@abcspor.com
