Fenerbahçe’nin oynadığı futbol aslında diğer maçlardan çok ta farklı değildi.
Bol pas yapıldı, oyunun kontrolü ele alındı, sağlı sollu rakip kaleye gidildi. Ancak erken gelen Akhisar golü fazlasıyla telaş yarattı. Aceleyle yapılan paslar çok fazla hataya ve top kaybına sebep oldu.
Burada haftalardır yazıp durduğumuz bitirici santrafor eksikliği yine ön plana çıktı. Son vuruşu yapacak oyuncu bir türlü sahne alamadı. Emenike umursamazlığıyla yine saç baş yoldurdu. Fenerbahçe öne geçemedikçe de rakibin direnci arttı. Bir de geçtiğimiz haftalarda övgüyle söz ettiğimiz İsmail Hoca’nın yaptığı değişikliklerin bu kez takımı olumsuz etkilediğini de belirtmeden geçemeyeceğim.
Her şeye rağmen, taraftar ne kadar hayal kırıklığı yaşasa da kimse Fenerbahçe için mücadele etmedi diyemez. Oyuncular ellerinden geleni yaptı. Caner ve Mehmet Topal başta olmak üzere müthiş bir efor sarfettiler. Bundan sonra yapılması gereken en önemli şey bu mağlubiyeti hemen unutmak ve Konyaspor deplasmanına konsantre olmak. Fenerbahçe’nin şu anda en az ihtiyacı olan şey gereksiz bir moral bozukluğu ve bunun sahaya yansıması.
Eğer boş kaleye ve kaleciyle karşı karşıya kaçan goller, direkten dönen top, verilemeyen son paslar olmasa belki de konuşulmayacaktı ancak bu maçın bir de hakem boyutu var. Zaten oldum olası ligin en yeteneksiz ve bilgisiz hakemi olduğunu düşündüğüm Özgür Yankaya, bugün sanki verilen bir görevi yerine getirmek üzere sahadaydı. O da görevini fazla zorlanmadan yerine getirdi.
Zorlanmadı çünkü Şükrü Saracoğlu’nda yine geçtiğimiz sezonlardan alışkın olduğumuz kalabalık yoktu. Eğer o özlenen 50.000 kişilik kalabalık olsa, Akhisar’ın kasıtlı faullerine, zaman geçirmelerine ve fazlasıyla sert futboluna bu kadar müsamaha gösteremezdi hakem. Defalarca yazdık, dile getirdik, Fenerbahçe yönetiminin en önemli görevi tribünlerin tekrar dolmasını sağlamak olmalı dedik. Maalesef bu konuda bir iyileşme sağlanamadı.
Evet golleri kaçıran futbolcular, oyuncu değişikliklerinde başarı sağlayamayan İsmail Hoca bugünkü mağlubiyette sorumludurlar ancak en az onlar kadar, tribünleri doldurmak için kılını kıpırdatmayan ve Şükrü Saracoğlu’nun baskılı atmosferinin kaybolmasını seyreden yönetim de ceza tahtasında yerini almıştır!