Prandelli’ye kampanyadan tek yön uçak bileti çıksa taraftar ne kadar üzülür bilinmez. Bu maç artık gösterdi ki, takımda futbol oynatabilen, futbol oynayabilen kişilere çok acil ihtiyaç var.
Aslında maçın sonucu şaşırtıcı değildi. Daha maç başlamadan iki takım arasındaki fark ısınma esnasında belli olmuştu. Sarı renkli formayı giyen takım esneme ve ısınma hareketlerini topluca bir takım halinde yaparken, sarı kırmızı formayı giyen futbolcular tek başına topla oynayarak ve ikili pas yaparak ısınıyorlardı. Takım oyunu derken, sahada sanki 10 değil 12-13 tane sarı formalı oyuncu vardı maçta adeta. Topluca hücuma çıkıp topluca geri dönmek mi dersin, sarı kırmızılı takım en iyi yaptığı şeyi enine topu çevirdiği esnada topluca aynı ısınma hareketlerindeki gibi o yöne doğru koşmak mı dersin, Futbol 101 dersi gibiydiler.
“Alex de Sneijder” başlıklı hafta sonundaki derbi yazımızda aslında bu maçla ilgili yorumumuzu kısaca yazmıştık. Beklediğimizin malumu idi bu maç.
“Dünya derbisinde bu sefer gülen Alex de Sneijder oldu. Dortmund maçında, Şampiyonlar Ligi’ne bir mesaj verir mi bu maç derseniz, bu sezonun Prandelli ile zor geçeceğini daha önce belirtmiştik. Bu maçta yine şaşırtmadı.”
Takım dikine gidemiyor, enine devamlı pas yapıyor. Telles yerine Hakan Balta, Tarık yerine Sabri olsaydı, bugünkü maçta fark 4 kesinlikle olmazdı. Hele Pandev ve Burak ikilisi ile maça çıkıp, Drogba’yla yanyana oynarmış gibi forvet oluşturma fantezisini halı sahada hiç bir teknik direktör yapmaz. Gerçi Burak da sahada yoktu ama Pandev de Dzemaili, Veysel gibi bu takımın oyuncusu değil! Dortmund’un ilk iki golünde forvet nereye koşacağını biliyordu. Bir forvet kanattan top geldiğinde ya ön direğe ya arka direğe koşar. Bunu öğrendik sayelerinde.
Ya ikinci yarıda oyuncu değişiklikleri. Sahada orta sahada top yapabilecek Hamit’i alıp Dzemaili ve Yasin’i alma fikri. İlk yarı 3-0 bitmiş, 2. Yarıya en azından biraz farklı bir hava gelsin diye oyuncu değişikliği ile başlamak varken, beklemek ve bekledikten sonra bunu yapmak. Chedjou ise ayrı bir başlık. Kornerden gelen bir topta adamını tutmak yerine yine ayrı bir dünyaya gidince ikinci gol geldi ve maç zaten orada bitti. Kanatlardan top veya orta gelince Chedjou gözüne far tutulmuş tavşan gibi donup kalıyor. Takımın “mış” gibi değil Popescu veya Falco Götz gibi gerçek bir liberoya ihtiyacı var!
Dakika 70’de maçtan çıktık. Fark yemek sorun değil ama top oynamamak, oynayamamak, oynatamamak, işte bu yine müthiş bir koreografi ile “Gücünü tarihten alır” diyen taraftara ve o koreografideki Ali Sami Yen, Metin Oktay ve Baba Gündüz’e (Kılıç) yakışmıyor.
Dortmund taraftarı müthişti, 90 dakika susmadılar. 3. Golde Galatasaray taraftarının Dortmund’u alkışlaması da bir o kadar centilmence, Şampiyonlar Ligi’ne yaraşır bir hareketti.
Maça gidiş ve dönüş mü ? Onu hiç sormayın, o kısım bir Avrupa Şampiyonu’na ve onun taraftarına hiç ama hiç yakışmıyor. Metro kapalı, binlerce taraftar 3-4 kişi yanyana zor geçilen bir merdivenden köftecileri ve merdiven ortasına dikilen elektrik direklerini geçerek maça gitmeye çalışıyor. Tribünler yine boş. Gelirken bir dert, seyrederken ayrı. Kimse farkında değil ama esas bavul.com’dan bileti alan taraftar yavaş yavaş sahalardan uzaklara gidiyor.
CÜNEYT DİRİCAN