Ve işte yine bir dünya derbisi sahne alıyor, TOKİ ARENA FENERBAHÇE KOMPLEX’İNDE.
Deyim yerindeyse Avrupa’da şamar oğlanına dönmüş yurdum futbolunun iki güzide kulübü, iki ebedi dost, iki ezeli rakip yine karşı karşıya.
Yine dünyanın gözü kulağı bu derbiye kitlendi diyecekler.
Yine belii tiplerin çirkeflikleri, tekmeleri, ana avrat düz giderken çekilmiş kareleri dünya medyasında yer alacak.
Yine bizimle dalga geçecek dünya medyası. Neyse alıştık onlara.
Sahada yer alacak iki takımın maliyetlerine bakıldığında pek çok Avrupa kulübü için dudak uçaklatır miktarlar olduğunu söylemek yanlış olmaz ama kazın ayağı öyle değil maalesef.
Yani traş bıçağı reklamınının tam tersi bir durum var ortada:
Kalite cüzzi, fiyat kallavi.
Neden diyorum bunu ?
Sözüm ona Türkiye’nin en büyük derbisini oynayacak olan iki takımın ligde oynamış oldukları futbolun kalitesine bakın anlayacaksınız ne demek istediğimi.
Ikisi de birbirinden kötü. Gerçi Galatasaray kötü oynayarak 3 deplasmandan iki galibiyet çıkardı ve üstelik birisi Bursaspor.
Fenerbahçe’nin deplasmanda siftahı yok. Bu maçta da o siftahı yapamazsa Fenerbahçe’nin işi giderek zorlaşıyor.
Passolig, 5 yabancı gibi tartışmalarla başlayan ve tatsız tuzsuz giden ligde yine tatsız tuzsuz bir maç izleyeceğimizi düşünüyorum.
İki takımında ürkek, çekingen, yok daha dobra söyleyim iki takımın da hocası tırsak!
İki takımın hocası da” ortada bir maç oldu, çocuklar ellerinden geleni yaptılar, pozisyonda bulduk ama şanslı değildik, önümüzdeki maçlara bakacağız” demek için şimdiden can atıyorlar diye tahmin ediyorum.
“Başkası olma kendin ol”diye her fırsatta kendisine tavsiyede bulunmak istediğim İsmail Kartal’ın ilk derbisi bu.
Öyle tahmin ediyorum ki Aykut Kocaman gibi maça başlayacak. Orta sahada temkinli, yana ve geriye paslarla topa daha fazla sahip olarak maça hızlı başlaması beklenen rakibinin ilk 20 dakikada hızını kesmek isteyecek ve işler iyi giderse de öylece devam edecek, işler kötü giderse de içinden bir Ersun Yanal çıkartmak isteyecek. .
Mancini dönemine kadar Galatasaray’ın sahasında oynanan derbi maçlarının tamamına Galatasaray’ın maça çok hızlı başladığını gözlemledik son yıllarda. Prandelli’nin de Mancini gibi bir derbi stratejisi izleyeceğini tahmin ediyorum. Maça temkinli başlatacak takımını.
İlk yarıda pozisyonu az, gol de gelmezse yavan bir maç izlememiz muhtemel.
Saha ve seyirci açısından Galatasaray avantajlıymış gibi duruyor elbet. Fenerbahçe’nin bugüne kadar deplasmanda gösterdiği silik performansı da göze alırsak hakikaten Galatasaray bir adım öndeymiş gibi duruyor ama motivasyonu tavan yapmış bir Fenerbahçe’nin geçen yılki ritmi bulması halinde maç bambaşka yerlere de gidebilir.
İsmail Kartal’ın maça yine Webo ile başlaması lazım. Webo ile başlamak yetmez artık, Moussa da sakat ve öncelikle Emenike’nin kıpırdaması lazım.
Diego da ilk derbisine çıkacak. Bir Fenerbahçeli olarak bu derbide gol atmasını çok isterim ama sahadaki sert, gergin ve temkinli futbol anlayşı içinde kaybolacağı tahmin ediyorum.
Defansta Alves ve Kadlec ikilisinin ne yapacağı en büyük merak benim adıma.
Kadlec’in sol bek olmadığını, stoper olduğunu geçen sene gördük ve onayladık.
Her iki oyuncuda hava toplarında etkili ve sert ama her iki oyuncuda defansta pozisyon ve timing hatası çok yapıyor maalesef.
Bakalım bu ikili Fenerbahçe’yi vezir edecek mi ?
Bir de küskün Emenike olayı var. Bu maçta mutlaka şans bulacak. Onun açısından bu maçta gol atmak çok önemli.
Son yıllardaki tansiyonu en düşük olan gözlemlediğim bu derbiyle ilgili tahminlerimde umarım yanılırım zira ben de pek çok Türk futbol seyircisi gibi zevkli bir derbi seyretmek istiyorum.
Tahminimde yanılmayacağım konular şunlar:
Melo mutlaka derbiyi gerer, her zaman olduğu gibi her pozisyonda tahrik eder, Burak en az 3-4 kere kendini yere atar. Allah’tan Emre yok, Allah’ım sen ‘oynarsa’ Volkan’a emanet ol, hakemi aldırtmasın evinden, Allah’ım sen Raul’a sahip çık, göstermesin dünyanın bi ucunda “okey” Türkiye’de homoseksüel manasına gelen bir hareketi hakeme.
Herkese keyifli bir derbi diyorum.