Futbolun en güzel meyvesi denen gol gerçekten de muhteşem bir olay. Gol sevinçleri de oyunun hoş bir parçası haline geldi. Gol anlarının reklam bütçelerinden aldığı pay doğal olarak daha büyük. Koreografilerin de evrilmesi, geliştirilmesi, yaratıcılıkla bezenmesi güzel. Gol sevincine bu kadar kafa patlatan futbolcuların golü nasıl atarım diye düşünmek için aynı eforu sarfettiklerini söyleyebilir miyiz, o ayrı bir konu!
Geçen sene ligin son sırasındaki Kayserispor deplasmanda Galatasaray’ı 90+5’te gelen golle yendi. Kayserispor’un ligde kalma adına umutlarını sonraki haftalara taşıtan bu çok önemli golü atan Pablo Mouche golden sonra formasını çıkararak sevindiği için ikinci sarı kartını görerek bitiş düdüğünden hemen önce kırmızı kart gördü.
Kartla cezalandırılacağını bile bile golden sonra forma çıkarmak benim çok anladığım bir davranış değil. Lafa gelince profesyonel oyuncuların bunu yapması aynı zamanda kabul edilebilir de değil. Forma çıkarmayı golün inanılmaz sevinciyle kendini kaybeden, ne yaptığını bilmez bir hareketi olarak düşünmek de mümkün; ancak bunun böyle olmadığını gol sevinçlerini inceleyince farkedebiliyoruz.
Medyada hakkında çıkan uyuşturucu kullanıyor iddialarına gol attıktan sonra korner bayrağının dibinden kokain çekme hareketi yapanı mı istersiniz, elleriyle bebek sallama hareketi yaparak golünü yeni doğmuş bebeğine armağan edeni mi? Dövmesini öpenler, secdeye kapananlar, kollarını iki yana açıp uçak taklidi yapanlar, gökyüzünü işaret edip sevdiği bir merhuma golünü hediye edenler, formadaki armayı öpenler, her gol atan bir mesaj verme peşinde. Anlaşılan o ki, gol atınca ne yapılacağı konusu futbolcuların zihinlerini oldukça meşgul ediyor; yani bilinçsiz bir hareket söz konusu değil.
İstediği mesaj vermek olan futbolcunun elinde sanki bu mesajını ulaştıracağı başka mecra yokmuş gibi bu işe bu kadar kafayı takması enteresan. Hocasına koşan, yedek oyunculara koşan, takım arkadaşlarıyla kutlayan, takım arkadaşlarını yanında istemeyen, seyirciye koşan (ki bu da sahayı izinsiz terketmek olduğundan cezası sarı kart), her golü atan başka bir alemde. Vereceği mesajı farklı görsel araçlarla süslemek isteyenler ise hazırlıklarını önceden yaptırıp, forma altına konuya uygun t-shirt giymeyi tercih ediyolarlardı, ta ki yasaklanana kadar.
Politik mesajlar da gündemden hiç düşmüyor. Anelka’nın geçen sezon yaptığı Yahudi karşıtı “quenelle” hareketi 5 maçla cezalandırıldı. Önceki sene AEK’dan Giorgos Katidis de Nazi selamı yaptığı için sezonun geri kalanı için AEK’dan, ömür boyu da milli takımdan men cezası almıştı. 2006’da Paolo di Canio da verdiği faşist selamı yüzünden cezalandırılmıştı. Emre Belözoğlu’nun yaptığı Rabia işareti hala çok taze. Son zamanların en ilginç ve çok yönlü mesaj gönderen gol sevinci ise şüphesiz Hababam referanslı tek ayak üzerinde duran Fenerbahçeli futbolculardı.
Henry’nin kale direğine dayanıp, “yine attım, çok sıkıcı” pozları, Cantona’nın herkesi aşağılayan bakışları, Klinsmann’ın kendini atıyor eleştirileriyle dalga geçerek kollarını yere açıp çimlerde kayma hareketi gibi pek çok sevinmekten ziyade imaja yönelik hareket saymak mümkün. Bu gol sevinçlerini kontrolsüz ve tehlikeli hareketlerle yapmaya çalışırken sakatlanan futbolcu da az değil. Futbolcuların altta kalanın canı çıksın diye birbirinin üzerine atlaması ya da diğerinin sırtına binmesi ufak tefek sakatlıklara yol açabiliyor.
Geçen sezon Galatasaray-Eskişehir maçında benzer bir sevinç sırasında sırtına atlayan Alex Telles’in dişiyle Sabri Sarıoğlu’nun kafası yarılmıştı. Tellere atlayıp parmağını koparan da var, golden sonra parende atarken sakatlanan da. Fenerbahçe’nin kalecisi Volkan Demirel ise Kadıköy’deki bir Galatasaray galibiyeti sonrası taraftarlarla sevincini paylaşırken formasını fırlatmak istemiş, omzu çıktığı için 1 aylık bir sakatlık yaşamıştı.
Gol sevinçlerinin oyunu renklendirdiği bir gerçek. Futbolcuların kendi imajlarına katkıda bulunmak adına orijinal gol sevinçleri bulup uygulamaları da doğal. Golün getirdiği heyecan ve coşkuyla mizansenlerdeki yapaylık arada farkedilmese de, galiba golden sonra içinden kopup gelen sevinci bastıramayan ve adeta kendini kaybederek, hesapsız kitapsız yaşayanlarsa sadece taraftarlar.
ABCSPOR