https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

6 METRE EŞİĞİ, 35 REKOR, SERGEY BUBKA

Okunması Gerekenler

Sergey Bubka, Ukrayna kökenli ünlü Sovyet atlet sırıkla atlamanın en büyük efsanesi idi. Aslında bazıları için hala öyle ama önümüzde onun rekorlarını alt üst eden Duplantis gerçeği de var.

Aynı devir, aynı teknoloji, aynı kalitedeki ekipmanlar, sahalar, sırıklarla yarışmadıkları için, bizce havada kalacak bir tartışma bu. Çünkü Bubka, 1960’larla beraber bu disipline yerleşen fiberglas (cam elyaf) sırıklarla mücadele ediyordu. Yüksek esneme ve enerji depolama sunarak. atletin hızı ve gücünü yüksekliğe dönüştürmesine çok faydası oldu, ama mesela pistler ve ayakkabılar bugünkü kadar gelişmiş değildi.

Duplantis’in ise verilerle en gelişmiş sırıklar, mükemmel pist, ayakkabı ve internet yani bilgi çağına denk gelip, kendini bilimsel datalarla her geçen gün upgrade edebilme avantajına sahip olduğu malumun ilanı..

Vitaminlerden sponsorlara, büyük yarışmalar haricinde müsabakalara gitmek için ödenek bulmakta zorlanan biriyle, her rakibini her açısıyla spor analiz edebilme ve sınırsız bütçeye sahip olma farkları da unutulmamalı!..

2000’lerden itibaren fiberglasa karbon fiber de eklendi. Karbon fiber karışımları, sırığın daha hafif ve daha kontrollü esnemesini sağladı ama 1960’lar öncesi sert ahşap (genelde meşe), sonrasında mambu, sonrasında da hafif ama çok az esneyen çelik-alüminyum sırıkları düşündükçe, teknoloji denen şeyin ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlıyoruz!..

Biz geçelim Bubka rekorlarına; açık havada 17, salonlarda 18 olmak üzere tam 35 dünya rekoru kırmıştı spor kariyerinde ünlü atlet. Dünya Şampiyonası’nı toplamda 10, arka arkaya da 6 kez kazanarak inanılmaz bir başka istatistiğe de imza atmıştı.

6 metreyi geçen ilk sporcu da oydu. Öyle bir yankı uyandırmıştı ki, bu yükseklik, o dönemde pek çok kişi için “ulaşılması imkansız” olarak görülüyordu ve 13 Temmuz 1985’teki bu atlayışıyla spor tarihine geçti. Bu 6 metre eşiği, sırıkla atlamada bir çağın değişimi gibiydi. Ondan sonra 6 metreyi geçebilen atlet için taa 4 sene sonrasına, 1989’a kadar (Sovyet sporcu Radion Gataullin) gidiyoruz!..

Koşu, ritim, itme (push off) ve dönüş pozisyonu (reverse C) kusursuz, sanki makine ile programlanmış bir robot gibiydi. Vitaly Petrov ismini de anmazsak olmaz. 11 yaşındayken eğitime aldığı ve bugünlere gelmesinde çok büyük rolü olan coach’una saygısızlık olur yoksa.

Rekorları 1 cm 1 cm yükselterek kırmasıyla ünlüydü. Çünkü hem her rekorda ödül kazanıyor, hem de devamlı ismi geçiyor, egosu okşanıyordu.

6.14 m (31 Temmuz 1994) Bu rekor 20 yıldan fazla kırılamadı. Bugün ise Mondo çıtayı 6.30’a kadar çıkarttı.

Dolu dolu ve zirvede geçen 10-12 senelik kariyerinde “neden sadece tek bir Olimpiyat şampiyonluğu var” diye soracak olanlara; en prime zamanı olan 1984 Los Angeles Olimpiyatları’na, ülkesinin boykotu nedeniyle katılamamıştı.

1988 Seul’de beklendiği gibi altını aldı (5.90 ile Olimpiyat rekoru kırarak) ama asıl sürpriz 1992 Barcelona’da geldi. 3 denemesinde de başarısız olup elenen Bubka, belki de kariyerinin en büyük hayalkırıklığını yaşıyordu.

Sergey Bubka, son rekorunu 30 yaşında, 1993’de kırmıştı ve sonrası ise yavaş yavaş gerileme devri.

1996 Atlanta’da ise artık yaşlanmış ve eski formunda değildi. Üstelik de sakattı 33 yaşındaki sporcu, yine de son bir kez zirveyi test etmek istedi. Ama olmadı!.. Elemelerde sakatlandı, podyuma çıkamadı.

Aşil tendonu sakatlığı yaşamasa (o zamanlarda spor tıbbı da bugünkü gibi gelişmemişti) belki rekorlarını birkaç santim daha da yükseğe çeker, CV’sine birkaç rekor daha eklerdi.

Yine de pes etmedi, 2000 Sydney’deki son Olimpiyat denemesinde de finale bile kalamayınca, artık vücudunun pes ettiğinin o da farkına vardı ve 2001’de resmi olarak memleketi Ukrayna, Donestk’te emekliliğini duyurdu.

Öyle bir sporcudan bahsettik ki sizlere, Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin yüzüncü yılı onuruna meşhur ‘Citius, Altius, Fortius’ sloganlarına seçilen sembollerden biri de O olmuştu. En hızlıya Colin Jackson, en güçlüye Naim Süleymanoğlu ve en yükseğe de Bubka layık görülmüştü.

1991’e kadar SSCB, sonrasında da çok sevdiği ülkesi Ukrayna adına yarışmıştı. İçinde kalan tek ukde de budur belki.. Olimpiyatlarda altın madalyayı bağımsız Ukrayna adına değil, SSCB bayrağı altında kazanabilmişti sadece.

Son Haberler

KÜÇÜCÜK PASİFİK ÜLKESİNİN SPOR YOLCULUĞU, NAURU

Pasifik’teki sadece 21 km² yüzölçümüne sahip küçük bir ada ülkesi olan Nauru ve Spor dendiğinde, açık ara en popüleri...

Benzer Konular