Tenis sporunun en eski ve en prestijli turnuvası olan Wimbledon ilk defa 9 Temmuz 1877 tarihinde yalnızca erkeklerden oluşan Britanyalı 22 tenisçinin katılımıyla oynandı.
23 Temmuz 1868’de kroket (krikete benzer bir açık hava oyunu) oynanması için kurulan, 1877’de ise “All England Lawn Tenis ve Kroket Kulübü” adını alan tesislerdeki ilk turnuvayı, aynı zamanda kriket oyuncusu olan Britanyalı Spencer GORE kazanmıştı.
İzleyici sayısı 200 kişiydi. Spencer Gore’un kazandığı finalin biletleri SADECE bir şilinden satılıyordu. Bugün ise final maçının biletleri 5000 pound’a kadar alıcı bulabiliyor!
1884 yılında tek kadınlar ve çift erkekler kategorileri de turnuvaya eklenirken, çift kadınlar ve karışık çiftler ise 1913 yılında organizasyona dahil edildi.
İki hafta süren turnuvada, başlangıç tarihinden beri ortadaki pazar günü “Middle Sunday” olarak anılıyor ve o gün maç yapılmıyor.
US Open 1974, Avustralya Açık da 1987’ye kadar çimde oynanıyordu ama “günümüzde” çim kortta oynanan tek Grand Slam turnuvası olan Wimbledon’da, 1909’dan beri “koyu yeşil” ve “mor”un resmi renkler olarak kabul edilirdi. Wimbledon logosunda da beyazla birlikte kullanılan bu renkler 2006’dan sonra Ralph Lauren ile yapılan anlaşmanın ardından tüm hakemlerin ve top toplayıcıların kıyafetleri mavi ve kreme döndü.
Yazılı olmasa da tenisçilerin “beyaz giyinme zorunluluğu” ise ilk günden bugüne devam etti. Ayrıca korta giriş ve çıkış protokolü gibi bir takım kurallar da 127 senedir geçerliliğini koruyor.
Kuralların bozulduğu tek turnuva olarak, 2012 Londra Olimpiyatları’nda gösterebiliriz.
Turnuva başlandığı günden bu yana sadece 1 ve 2. Dünya Savaşlarında oynanmadı.
Hatta 2. Dünya Savaşı sırasında, merkez korta düşen beş bomba 1000’den fazla koltuğun yok olmasına sebep olmuş ve yaklaşık dokuz ayda onarılabilmişti.
Kaynak:Zamantika