https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

30’U ÇIKMADAN NBA! – 6 (PHILADELPHIA 76ERS)

Okunması Gerekenler

efeEn son Doğu’nun en büyük metropolünde Melo’nun sahne ışıklarını Porzingis’e devretme ihtimalini konuşmuştuk; şimdi sırada, “Tanking 76ers” var. Nedir bu, “tanking” furyası, derseniz; gelecek yılki Draft’te daha üst sıralardan oyuncu seçebilme şansını arttırmak için, kasten başarısız olmaktır, diye özetleyebiliriz. Esasen bundan 20 yıl öncesine kadar, yani Golden State Warriors‘ın 35 yıldan beridir tuhaf takaslarla amaçsızca kadrolarını mahvetme geleneğini ve Clippers’ın ezelebed talihsizliğini saymazsak, “tanking” diye bir kavram mevcut değildi. Dolayısıyla, kasten başarısız olmak, daha doğrusu, galibiyet almak adına idari açıdan ve kadro mühendisliği bakımından elinden geleni yapmamak, takımlar için adeta bir hakaret sayılırdı. Malum, artık ligin temposu sebebiyle çoğu takım rotasyonunu play-off öncesi aktif dinlenmeye alıyor, yani bazı kurallar teamüller değişti; ama tanking, sporun doğasını başlı başına zedeliyor, orası kesin.

mcw kj mcdaniels ile ilgili görsel sonucuNeden mi? Çünkü siz, Philadelphia 76ers’sınız; ABD’nin en gözde şehirlerinden birisinde, belki tüm NBA’in en ateşli ve sadık taraftar grubuna oynayan bir takımsınız ve geçmişiniz, Julius “Dr. J” Erving, Moses Malone, Charles Barkley ve Allen Iverson gibi efsanelerle ve lig şampiyonluğu gibi başarılarla dolu. Lakin son 5 yıldır, yani Doug Collins’in Lou Williams, Evan Turner, Jrue Holiday, Spencer Hawes ve Thaddeus Young gibi gençleri şahane bir sistemle harmanlayıp Andre Igoudala ve Elton Brand önderliğinde play-off’a sokmasından bu yana, Sixers varını yoğunu tanking’e harcadı. Bu yolla, adeta, bir NBDL veya NCAA takımı hüviyetine büründüler. Veteranları birer ikişer yollayıp, gençleri başıboş bir şekilde sahaya sürdüler ve bir sonraki sene başka bir yetenekli genci seçme şanslarını arttırdılar. Fakat, organizasyon olarak işin epeyce suyunu çıkardılar, diyebiliriz – az kalsın, mağlubiyet rekorlarını bir kez daha alt üst edeceklerdi. Sadık taraftar grubu bile, Yılın Çaylağı seçilmiş Michael Carter-Williams’ın ve blokçu K.J. McDaniels’ın yok pahasına elden çıkartılmasını, Joel Embiid’in 2 koca sene tek bir maça bile çıkamamasını hazmedemiyordu. Fakat geçen yıldan sonra, işler biraz değişti – tabi, Sixers yine o bildiğimiz tuhaf manevralarına imza atmayacaksa… (Bu arada benden size naçizane minik bir not olsun: Tanking modasını başlatan kişi, LeBron James’tir. 2003 Draft’ı öncesinde Denver ve Cleveland, LeBron’ı, yani ilk sırada seçme hakkını kazanabilmek için, Juwan Howard ve Ricky Davis önderliğinde “kasten” yeniliyordu. İki takım da aynı dereceyle ligi noktaladı ; birinin kısmetine LeBron, diğerininkine Melo düştü, ve ligde her şey değişti…)

 

5 – PHILADELPHIA 76ERS

Gidenler: G Ish Smith, G Isaiah Canaan

Gelenler: SF Ben Simmons, SG Timothe Luwawu, SG Furkan Korkmaz*, F Dario Saric (Draft’tan); G Anthony Barber, F Shawn Long, G Jerryd Bayless, G Gerald Henderson, G Sergio Rodriguez, G Brandon Paul (serbest oyucu olarak)

Geçen sezonki derecesi: 10-72

Koç: Brett Brown

sergio rodriguez sixers ile ilgili görsel sonucuKoç Brett Brown’ın genç oyuncuların gelişimine dair “kerameti” nedir, nicedir, bunu henüz çözemedik. Ama Sixers yönetimi çözmüş olacak ki, bir şeylerin istikrarı olarak koçun sözleşmesini uzattılar. Öyle ya, son üç yılda 20 galibiyet barajını geçemeyen bir ekipte tek istikrar, mağlubiyet olabilirdi sadece. Fakat bu yıl, altyapı veya kolej takımı gibi hareket etmeyeceklerini, serbest oyuncu piyasasındaki hamleleriyle bizlere gösterdiler. Nasıl mı? Veteran isimleri, hem de en kritik mevkiye, yani topu elinde tutanlara, guard pozisyonlarına transfer ederek. Bu amaçla İspanya’nın NBA patentli büyük oyun kurucusu Sergio Rodriguez bir kez daha ABD’de şansını deneyecek. Son yıllarda Euroleague’de ve Real Madrid’de inişli çıkışlı bir form grafiği çizen S-Rod, her şeye karşın, ön plana çıkmayı değil, takımı oynatmayı seven bir tecrübe abidesi. Takıma hem hücumda, hem tempo ayarlamada, hem oyun kurmada, hem penetre ve ikili oyunlar üzerinden egzantrik asistler yapmakta hem de liderlik yönünden büyük katkı verecektir. Eşlikçileri ise, 6. adam olarak Blazers’ta fena bir iş çıkarmayan skorer Gerald Henderson Jr. ve hücumcu combo guard Bayless. Esasen her ikisi de S-Rod’ın alternatifi olacak isimler değil, ve McConnell gibilerinden de pek hayır yok gibi görünüyor; dolayısıyla, en azından, takıma gelişiyle fark yaratan Ish Smith’in gönderilmesine pişman olabilirler.

2 numaradan skor bulmak için Bayless ve Henderson’ın yanı sıra, istikrarsız şutör Stauskas gibi isimlere de bel bağlayacaklar. Esas mesele, modern basketbola uyum sağlayabilmek. Ve işte bu kritik noktada birkaç ayrı faktör devreye giriyor ve işler iyice karışıyor:

ben simmons sixers ile ilgili görsel sonucu1) Ben Simmons. Evet, Draft’ın 1 numarasını üç aşağı beş yukarı hepimiz tanıdık. Boyuna oranla kısa kalan kulaç açıklığına, küçük ellerine ve LSU ile hiçbir başarı kazanamamış olmasına karşın “yeni LeBron James” olarak lanse edilen bu genç, çok yönlülüğü ve liderlik potansiyeli sayesinde bir franchise oyuncusundan da öte, bir süper yıldız gibi muamele görüyor şimdiden. Ebatlarına rağmen 1 numarada bile oynayabilmesi, fundamentali, fiziksel gücü, kalıbı, saha görüşü ve pas kabiliyetinin yanı sıra, ribauntçuluğu da bir çaylak için hatırı sayılır ölçülerde. Fakat süper yıldız muamelesi görmesi ne kadar hataysa, oyununu LeBron’a benzetmek de bir o kadar hata, diyebiliriz. Çünkü Simmons’ın tarzı, LeBron’ın prototipi sayabileceğimiz, sakatlıklar öncesi (yani Detroit versiyonuyla) Grant Hill’e daha çok benziyor. Yani, şutu hemen hemen hiç yok ve varı yoğu atletizme, zekaya ve çabukluğa dayalı. Hill’e kıyasla daha iyi bir pasör olması ve 1’den 4’e kadar her mevkide oynayabilmesi büyük avantaj, fakat savunma konusunda acilen bir şeyler geliştirmeli. Çünkü bu oyunda iki pota var, ve topu birine atarken, diğerine atılmasını da önlemek gerekiyor.
joel embiid dario saric sixers ile ilgili görsel sonucuSimmons’ın potansyeli sayesinde, bir Magic Johnson veya Penny Hardaway gibi, boy uzunluğu önemsenmeksizin 1 veya 2 numarada kullanılmasının mümkün olduğunu Yaz Ligi’nde anladık. Top kayıplarını ise, takımla uyum sağladıkça azaltacaktır. Fakat abartıldığı kadar büyük bir potansiyele sahip olmadığını, yıl boyu LSU maçlarını seyrederek bizzat gördüm. Neticede, takımınız size rağmen sürekli kaybediyorsa, sizin de bir şeyleri eksik yaptığınız, LeBron’ın aksine, etrafınızdaki takım arkadaşlarınızı daha iyi hale getiremediğiniz ortadadır. Ve Philadelphia da son beş yıldır tam böyle bir takım… Üstelik, Simmons sadece 1 sene NCAA deneyimi yaşadı, tecrübe eksiği çok fazla. Yani birbirlerine faydalarının dokunması, kumaşın, mayanın tutması bir hayli zor görünüyor…

jahlil okafor sixers ile ilgili görsel sonucu2) Takımda, eski ekol pivotların en genç temsilcisi, Duke mezunu haylaz Jahlil Okafor, sağlığına kavuşabilse bile henüz pasını atması için epey beklememiz gereken bir Joel Embiid, sakatlık potansiyelinin yanı sıra, hücumda atletizmi hariç yokları oynayan savunmacı-ribauntçu Nerlens Noel ve Avrupa’da rüştünü ispat ettikten sonra NBA’e kapağı atma vaktinin geldiğini anlayan eski Efes’li Dario Saric başta olmak üzere, çok potansiyelli, birbirinden çok farklı ve aynı anda kadroda tutulması halinde fayda sağlamayacak bir sürü genç uzun var. Elbette bir takasın yakın olduğunu ve Noel ile Okafor’dan en az birinin gönderileceğini öngörmek kolay; fakat, ya Sixers’lıkları tutar da, takas yapmazlarsa? Hadi Noel topu elinde istemiyor; peki Saric – Noel – Holmes – Covington arasında süreler nasıl paylaştırılacak? Embiid ve Okafor gibi 6. adam olmayı kabul edemeyecek mevkidaşları, Okafor gibi ve Saric gibi tarzları tamamen zıt uzunları birlikte oynatabilecek taktikleri bulmak, dahası, bu star potansiyelli gençleri süre paylaşmaya razı etmek, kolay mıdır sizce? Hele ki, takımın yeni çehresi Simmons ve Embiid’in etrafında şekillenecekse? Modern basketbola aykırı kalan Okafor, muhtemelen, bağlasanız bile bu takımda durmayacaktır…

luwawu sixers ile ilgili görsel sonucu3) Jerami Grant, Richaun Holmes ve Robert Covington gibi orta karar, kapasiteleri belli görev adamları bile halen gençler ve Holmes ile Covington arasında “velilerin” de dahil olduğu bir münakaşa yaşandı geçtiğimiz sezon. Kadro kimyası sadece yıldızların değil, tüm takımın memnuniyetini gerektirir ve bu kapsamda takımda “abilerin” bulunması elzemdir. Oysa uzunlardaki tek “abi”, ahı gitmiş vahı bile kalmamış bir Elton Brand‘den ibaret. Haliyle, herkes meydanı boş bulup sapıtabiliyor. Üstüne bir de Mega Leks’ten tanıdığımız atletik süper-swingman Luwawu (çok uzaklardan smaç basabiliyor, çabucak üçlük çıkartabiliyor, savunması çok kuvvetli ve ilk adımı çok hızlı) da rotasyona eklenince, forvet pozisyonunda da işlerin karışacağını ve süreleri, rolleri saptamanın zorlaşacağı aşikar. Elbette ki hiçbir oyuncu tek bir mevkiye saplanıp kalmıyor; fakat Saric ile Simmons’ın aynı anda sahada olabilmesi haricinde, fark yaratacak bir rotasyon değişikliği yokmuş gibi görünüyor.

joel embiid dario saric sixers ile ilgili görsel sonucuNihayetinde, uyumluluklarına bakmaksızın, sadece çok yetenekli oldukları için birçok genci aynı takıma koymakla bu iş olmuyor. Tüm bu konular dahilinde, Sixers’ın halen kaotik bir vaziyette olduğunu söyleyebiliriz. Düzeni hemen oturtmaları bir hayal; bu yıl 20 galibiyet almaları büyük bir başarı olacaktır – fakat beklenilen takaslar gerçekleşmez ve kadro mükemmelen şekillenmezse, 15 galibiyeti maharet sayıp, sonraki sezon için yine tanking yapacaklardır. Simmons, Embiid, Okafor ve Noel gibilerin lige damga vurabilmesi için daha beklememiz gereken en az 2-3 sene var. Saric ise, az kalsın körelecek olan yeteneklerini parlatamazsa, soluğu yine Avrupa’nın muteber ekiplerinde alır (ki bence eski kıta o’na daha uygun)…

 

Yazarın diğer yazılarına erişmek için tıklayın

 

mail: efe.ozenc@abcspor.com

twitter: @efe_ozenc

Youtube: Turuncu ve Siyah Kadar Yuvarlak

Son Haberler

EUROLEAGUE’İN YENİ YÜZÜ, YÜKSELEN DEĞERİ PARİS BASKETBOL

Geçen sezonun EuroCup şampiyonu Paris Basketbol, ilk Euroleague sezonunda ne yapacak herkesce soru işareti idi. T.J. Shorts gibi çok kısa...

Benzer Konular