2019-20 “İNAT” SEZONU
Sahaya çıkan 11’i yadırgadım açıkçası.
Hala Dirar’ı görünce , genç stoperlerimize 1 dakika bile vermeden sezonu bitirince üzüldüm. Örneğin kendinizi Murat Sağlam’ın yerine koyun. Sizin mevkinizde Dirar var. Sözleşmeyi uzattığından beri performansı diplerde. Hele hele Corona arası sonrası sanki zorla sahaya çıkıyor. Buna rağmen sürekli 11’de. Ne düşünürsünüz? ”Demek ki ağzımla kuş tutsam takıma girme şansım yok” demez misiniz?
Ya da stoper Gürkan ve Cenk’in yerine koyun kendinizi. Geçen hafta Falette kırmızı kart görüp bu hafta oynamamak için yırtmış kendini sahada. Onu bile becerememiş ama bakıyorsunuz yine oynuyor. Fenerbahçe tarihinin en büyük stoper krizinin yaşandığı sezonda size 1 dakika bile forma verilmiyor. Ne yaparsınız? Kendinize Fenerbahçe’de bir gelecek görür müsünüz? Ben olsam görmem. Oynamak istemeyen futbolcuları oynatmakta ”inat” eden bir yerde kalmayı tercih etmem.
Halbuki bir tek Ferdi’de biraz ısrar ettik,üstüste oynattık son dönemde, belki de önümüzdeki sezon için önemli bir oyuncu kazandık. 11’de oynadığı ilk maç Denizli maçıydı Ferdi’nin , bir hayli de silik oynamıştı ama Corona sonrası üstüste şans buldu. Demek ki bu çocuklarda ısrar edilince ciddi katkı alabiliyorsunuz. Ferdi şu anda takımı hücumda sürükleyen adam. Top onun ayağına geldiğinde heyecanlanıyorsunuz. Yeteneğiyle hemen sivriliyor diğer oyuncular arasında. Ancak şunu unutmayalım. Biz ardarda puanlar kaybettiğimiz haftalarda sol açık Tolga Ciğerci, sağaçık Ozan Tufan ile oynadık çokça. Sivas deplasmanı gibi bazı maçlarda Max Kruse’yı kanada atarak mundar ettik. Yanlış kanat seçimlerinde ”inat” ederken Ferdi’yi kulübede unuttuk o dönemde.
Esas ”inat” konusundaki hatamız hocasız devam etmekti elbette. Zorunlu aradan önce hocasız çıktığımız son maç Konya deplasmanı idi. 9 kişilik Konya’ya dirençsiz biçimde yenilmiştik. Ama biz ağırlığı olan bir hoca getirmemekte inat ettik. Böylece Avrupa Kupaları’na katılma ve Türkiye Kupası’nı alma şansını elimizin tersiyle ittik. Hem Ersun Hoca döneminde hem de sonrasında Jailson’dan stoper yaratma inadımız yüzünden dünya kadar puan kaybettik.
Özellikle ligin ilk yarısında federasyon hakem atamalarıyla vermiş olduğu mesajlarda inat etti.Bu atamalarla hakemler Fenerbahçe puan kaybettiğinde ödüllendirileceklerini, kazandığında ise cezalandırılacaklarırıı anladılar. Sonucunda hakem hatalarıyla verilen çuval dolusu puana engel olamadık. ”İnatla” doğradılar Fenerbahçe’yi ve sonuçta oyuncularımız kırılganlık gösterdiler adeta havlu attılar lige. Bu inatların hepsi damga vurdu 2019 / 2020 sezonuna.
Ve son olarak inat demişken , inatla 40 yaşına kadar başarıyla top oynayan ve son maçında golünü de atan Emre Belözoğlu için iki çift laf etmemek olmaz. Çok büyük oyuncu Emre. İşin kötüsü o yokken Fenerbahçe’nin oyunu nasıl yönlendiremediğini, başı kesik tavuk gibi bir hale geldiğini defalarca gördük bu sezon. Seneye onun en büyük görevi, Emre’ye bağımlı olmayan bir takım yaratmak olacak. Görkemli futbolculuk karıyeri sonrası sportif direktörlüğe de başarılı bir başlangıç yapması için bu problemi çözmesi çok kritik olacak.
Ha bir de unutmadan şunu ekleyeyim. Ligin son maçına çıktı bugün Fenerbahçe, hiç bir iddaası yoktu. Yeri 7.likti,belliydi. Karşısında da küme düşme hattındaki Rizespor vardı. Ben 84-85’ten beri sürekli maçlara gidiyorum. O zamanlar da Fenerbahçe son haftalarda küme düşme hattındaki takımlarla defalarca oynadı. Bir çok rakibinin küme düşmesine sebep oldu. Bugün de Fenerbahçe aynı düşünce ile sahaya çıktı. Adil olma konusunda ”inat” etti, adaletten yana oldu. Kim düşmüş kim çıkmış umursamadı. İnat ettiği onca negatif şeyin yanında bu konudaki inadıyla takdiri haketti. Kimseler bunu görmeyecek, yazmayacak ama Fenerbahçe tarihi boyunca olduğu gibi yine şerefiyle mücadelesini verdi bu akşam. Benim için Rize maçı bu özelliğiyle akıllarda kalacak
mail: alp.eralp@abcspor.com
twitter: @alperalp72
