Golf dendiğinde yeni trend Scottie Scheffler..
2024 Paris Olimpiyatları’nda kazandıktan sonra belki de nazar değdi. Sene sonuna doğru evinde yemek hazırlarken elinden talihsizce yaralanan ve ameliyat olmak zorunda kalan ABD’li golfçü yılın ilk birkaç ayında yeşil zeminden uzak kalsa da, sonrasında fazlasıyla çıkarttı bu zoraki molanın acısını!..
Bu sene Mayıs ayında CJ Cup’ta kazandıktan sonra, adeta atmosferi delip gökyüzüne çıktı arka arkaya aldığı kupalarla.. PGA Championship’teki zaferi ve arka arkaya kırdığı rekorlar sonucunda, dün kazandığı The Open şampiyonluğu, golfün sefiri yaptı “Hoodie Scottie” yi.
Kariyerinin dördüncü major turnuva galibiyeti ile Scheffler aynı zamanda kariyer Grand Slam’ine giden yoldaki üçüncü halkayı da klikledi ve “geriye sadece US Open” kaldı.
Sahaların zorluğu ve hava koşullarının vuruşlara etkisi düşünüldüğünde The Open en bilinmeyen turnuvalardan biri. Düşünün ki, bu koşullardan dolayı turnuva öncesi sürdirekt favori bile olsanız kazanmanın çok kolay olmadığı The Open’da, en son ünvanını koruyabilen golfçü için taa 2008’e kadar (İrlandalı-Padraig Harrington) gidiyoruz!..
Bunun içindir ki özellikle final turunda yaptığı 68 vuruşluk performansa tek kelimeyle şapka çıkarılır.
Son günü de 71’in altında geçen ABD’li golfçü, major bir turnuvada dört günün tamamında vuruş sayısında 60’larda kalan ilk sporcu olarak da tarihe geçti. Links sahalarında kazanmak zordur ve böyle koşullarda bu kadar baskın bir oyunla galip gelmek, Scheffler’in çıkabileceği daha yüksek seviyelerin de olduğunu gösterdi bizlere…
ABD’li golfçü, 153 yıl sonra ilk dört major şampiyonluğunu üç veya daha fazla vuruş farkıyla kazanan ilk oyuncu da oldu.
Ve bu zaferi, turnuvanın oynandığı sahaya birkaç yüz metre uzaklıktaki bir bölgede büyüyen, ev sahibi Rory McIlroy’a karşı alması da bu başarıyı katlayan parametlerden bir diğeri…
** Bu arada Scheffler, dünya sıralamasında 1 numarada yer aldığı sırada The Open’i kazanan tarihteki ikinci oyuncu. Bunu başarabilen diğer isim ise; efsane Tiger Woods (3 kez).
En önemli özelliklerinden biri ile “Prime ile dip Scottie arasındaki makas” çok az. Yani istikrarlı…
Approach shot’ları çok başarılı.
Tee to green oyunu da epey üst seviyede.
Baskı altında çok soğukkanlı. Önde iken de, geride de olsa “ya yakalanırsam-ya geçemezsem” titremesi yok. Mekanik, metodik, yani hata-stres payı az bir oyun stili var.
Kariyerinin başında en eksik halkası için; putting’i denirdi. Onu da zamanla yeterli seviyeye çekince All Around bir sporcuya dönüştü (kupalar da akabinde ardı ardına gelmeye başladı zaten).
Sonuç olarak, önü çok açık yıldız sporcunun ve geçen sene evinde yaptığı absürd kazaya bir yenisini eklemezse, toplamda çift rakamlı Major turnuvası şampiyonluklarına ulaşacağı, şimdiden malumun ilanı gibi!..
