Nihayet takım olma yolunda atılan ilk adıma şahitlik ettik bugün. Belki spektaküler bir sonuçla bitmedi ama, Beşiktaş çok daha derli toplu, çok daha ne yaptığını bilen bir oyun yansıttı sahaya.
İlk yarı tamamen Beşiktaş’ın hakimiyetinde, %70 e yaklaşan bir topa sahip olma oranıyla geçti. Uzun süre sonra golle buluşan Love, gol atılana kadar zaten sahadaki en istekli oyuncuydu. Sürekli topu isteyen, arayan , bulan kişiydi. Beşiktaş’ı taşıyacak bir santrafor olduğunu söylemek için çok erken, ve hissiyatım aksi yönde, ama bugünkü oyunu gerçekten taktir edilecek bir oyundu. Gol olmasaydı da aynı şeyleri söylerdim ama, bu Love’a yetecek birşey değil. Golcüler gollerle beslenir. Kötü oynasın ama gol atsın yeter. Gol sevincini iyi izleyin, ne dediğimi anlayacaksınız. Hoş bir tesadüf Cenk Tosun da bugün İngiltere’deki ilk golünü attı, ve sevinci görülmeye değerdi. Devre olması gerekenin altında 1-0 bitince, ikinci yarı ne olur sorusu, Kayseri’nin ne gibi reaksiyon göstereceği ile doğru orantılıydı.
İkinci yarının ilk 15-20 dakikası beklenildiği gibi Kayseri ağırlıklı geçti. Hatta ilk 10 dakikada oldukça ciddi iki pozisyon da yakaladılar, ama fazla heyecandan olsa gerek skor üretemediler. Umut geçen seneki maçta ultra motivasyonu ile kırmızı kart görmüş, hırsı, oyununun önüne geçmişti. İlk 60 dakika gene benzer bir motivasyonu gördük. Ciddi itirazlarda bulunması, akla haliyle ‘’Keşke Galatasaray maçlarında da kendisini böyle hırsı görebilsek” gibi düşünceleri getiriyordu.
İlerleyen dakikalarda, Beşiktaş gene oyunu ele aldı ve Quaresmanın kalçadan çıkardığı şık trivela golüyle maçın fişini çekti. Ondan sonra oyun biraz al gülüm ver gülüme döndü. Dört gün sonraki Avrupa maçına kimse kendini riske etmek istemezken, Kayseri de maçı çevirecek güce sahip olmadığını farkına vardığından, moral olarak düştüğü için, oyundan da düştü.
Peki ne oldu da, Beşiktaş kendini fazla zorlamadan bu oyunu erkenden kopardı?
Bugün yıldızlaşan çok oyuncu yoktu. Ama Beşiktaş Atiba’nın takıma monte olmasıyla, daha bir oyuna hakim oldu. Atiba görünmez ama çok önemli bir karakter. Hücuma çıkılacak ilk pası alıyor, ve topun gitmesi gereken yere gönderebiliyor. Bu çok kıymetli bir durum. Böylece geriden Pepe’nin uzun top şişirmesine ihtiyaç kalmıyor. Söz gelmişken, Pepe muazzam bir figür. Türkiye’ye gelmiş en büyük stoper. Bir dünya yıldızı. O kadar güvenli, o kadar ne yaptığını bilen, oyunu hiç germeyen, ama pozisyon bilgisiyle topların büyük çoğunluğunu süpüren muazzam bir oyuncu. Sadece Beşiktaş değil, tüm Türkiye böyle bir oyuncuyu yerinde izleyebildiği için çok şanslı. Vida’nın da performansını roketledi, ve oldukça iyi bir ikili oldular. Neyse dönelim orta sahadaki organizasyona. Dedik ya, Atiba topu alıp yönlendirdiği için, performansı kötü olan Oğuzhan bile oynamaya başladı. Hoş Caner cezalı olmasa, ben orta sahayı, Medel-Atiba- Ljajic ile kurarım. Medel zoraki sol bek oynadı. Hiç sırıtmadı, hatta oldukça iyiydi, ama Medel meziyetlerini limitli izleyebildik orada. Orta saha rahatlayınca Ljajic de her geçen gün oraya daha çok ısınacak. Nefis kilit paslar atabiliyor. Takım kurgusunu yakaladı mı, ikinci bir Sosa izlememek için bir sebep yok.
Maçı Beşiktaş lehine getiren, önceki haftalara nazaran iyileşen diğer bir konu ise, top gittikçe daha merkeze taşımasıydı. Elbette yükselen orta saha etkisi bu. Ama önceki haftalarda, Quaresma’ya at topu, o kessin, biri vursun şeklindeydi. Hatta Sosa gittiğinden beri biraz da böyle. İlk şampiyonlukta Quaresma üçüncü dördüncü faktör iken, ikinci şampiyonlukta baş aktördü. Talisca klasik bir 10 numara değildi çünkü. Ben ilk şampiyonluktaki Beşiktaş’ı arzuluyorum. Malesef Gomez ayarında bir golcü yok, ama en azından o futbola yakın futbol oynanırsa, Babel, Love ve hatta Larin golleri bulabilir. İkinici yarıda gelecek bir takviye ile şampiyonluk oldukça kuvvetli bir ihtimal olur.
Bugünkü oyunda ben dahil, Babel’i çok beğenmemiş olabiliriz. Birincisi, her oyuncu arada kötü olabilir. Denk gelmez, vasatın altında kalabilirsiniz. İkincisi ise, organize oyunda, hızlı kanat oyuncuların parlaması da zorlaşıyor. Bakın Lens Fenerbahçe’nin yıldızı idi, çünkü ortada doğru düzgün bir takımı yoktu Fenerbahçe’nin. Haliyle ışıl ışıl parlıyordu. Varsın kanat oyuncuları parlamasın. Organize oyunla onlar da daha verimli olabilecek. Bakın bugün Quaresma çizgiye fazla basmadan oynadı. Bu sayede golünü de buldu.
Bu sebeple ben Beşiktaş’ın bugünkü oyunu yükselen bir oyun olarak gördüm. Puan olarak zaten kötü bir yerde değil. Yani hiçbirşeyi için geç de kalınmadı. Bu hafta Malmö deplasmanı var. Eski bir hesap var kesilmesi gereken. Bu maç lige iyi de bir hazırlık olacak. Takım birbiriyle oynamaya daha da alışacak. Zaman Beşiktaş’ın lehine akmaya başladı diyebiliriz.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: cuneyd.yuzak@abcspor.com
twitter: @cyuzak