ŞAMPİYONLUK MEŞALESİ YAKILDI
Alanyaspor maçında puan kaybetmesi büyük umutlarla beklenirken üst düzey bir futbol ve farklı galibiyet ile rakiplerini moralman...
Galatasaray BAY geçtiği 33. haftanın sonrasında sahasında F.Karagümrük takımını ağırladı.
Maça Galatasaray presle başladı fakat bu pres 3-5 dakikalık bir...
Hafta içinde Maradona’nın ölün haberini duyunca futbol sevgimi perçinleyen küçük dev adamın bende bıraktığı anılar bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti. 80’lerin ortalarından 90’ların başlarına kadar olan dönem Maradona’yı, Sacchi’nin Milan’ını ve Beşiktaş’ın Metin-Ali-Feyyaz’lı yıllarını izleyerek devam etti. Futbola gönül vermiş bir Beşiktaşlı için unutulmaz zamanlardı. Sonrasında Beşiktaş’ın ezici üstünlüğünün ilk olarak şaibeli 92-93 sezonuyla darbe almasının ardından tribünlere heyecan veren, sahada yaptıklarıyla çok genç yaşında taraftarları büyüleyen bir genç ortaya çıktı. Evet, Sergen Yalçın inişli çıkışlı geçen o yıllarda yaptığı olağanüstü işlerle önce Beşiktaş’ta ve sonrasında gittiği her takımda çok katkı yaptı ve bir süper yetenek olduğunu defalarca kanıtladı.
En sonunda yine futbol zekasına yakışır şekilde doğduğu, ait olduğu yuvasına geri döndü ve 2003’teki 100. yıl şampiyonluğunun mimarı oldu. Aynı Maradona gibi sürekli medyanın ilgi odağı olmasını sağlayan sadece sıradışı yeteneği değil, sivri ve zeka dolu demeçleriydi aynı zamanda. Zaten gerçek bir solak zeki ve marjinal olmalıdır, o da bunun hep hakkını verdi.
Sonrasında, ayrı geçen yıllarda Anadolu’nun değişik kulüplerinde biriktirdiği deneyimin üzerine ait olduğu yuvasına tekrar bu sefer hoca olarak döndü ki camia epeydir bunu zaten bekliyordu. Çok kötü başlayan bir sezonda önce Avrupa’ya veda edip ardından da felaket birkaç maç oynayınca açıkçası ben dahil çoğu insanda bir umutsuzluk baş gösterdi çünkü takımın ne yapmaya çalıştığı gerçekten anlaşılmıyordu ve tam bu noktada doğal olarak Sergen Yalçın da tartışılmaya başlandı. Birçok oyuncusunu kaybeden ve sil baştan yeni bir takım kuran hocaya tabii daha fazla kredi vermek lazımdı ama özellikle Gençlerbirliği ve Konya maçlarında o kadar kötü bir oyun sergilenmişti ki sonrasındaki toparlanma sinyalleri nihayet geçen hafta Başakşehir ve bu haftaki Fenerbahçe maçlarında iyice vücut buldu. Sergen hoca da eksik ve sakatlara rağmen bu ülkenin 1 numaralı ‘futbol zekası’ olduğunu bu son iki haftada tekrar gösterdi.
Bu akşam 15 yıl sonra tarihin tekerrür edebileceğine dair ilk sinyali de yine hafta içinde hoca iddialı demeçleriyle vermişti. Bence bundaki en önemli etken elindeki malzemeye iyice hakim olmaya başlaması ve kafasındaki takım kurgusunun yerleşmeye başlamasıdır. Ayrıca rakibi de çok iyi analiz ettiğini düşünüyorum. Sergen’le ilgili genelde en büyük endişe tembel olması ve yeterince sebatkar olmaması üzerineydi çünkü her gittiği takımı belli bir noktaya getirip bırakıyordu. Ancak ben Beşiktaş kariyerinin öyle olacağını düşünmedim çünkü kendisi olumsuz beklentileri boşa çıkarma konusunda genelde başarılıdır ve kimi zaman belli etmese de özellikle damarına basılırsa mücadeleyi seven bir karakteri var. Bugün maçtan sonra yaptığı basın toplantısında zaferlerin sadece savaşarak kazanılabileceğini ve daha yapacak çok işin olduğunu söylemesi gayet mantıklıydı. Hakemle ilgili bu kadar veryansın etmesi de yılların birikiminin yarattığı bir patlamaydı. Kadıköy’de nice skandal hakem yönetimiyle ve Şenol Güneş’in özellikle Fenerbahçe karşısında psikolojik savaşlardaki yetersizliği nedeniyle sayısız haksız puan kaybeden Beşiktaş az kalsın bu akşam da benzer bir akıbete uğrayacaktı ama futbolcuların olağanüstü özverisi ve mücadelesi hocanın hırsıyla birleşince ortaya bir tarihi galibiyet daha çıktı.
Aboubakar’ın özellikle ilk golü, Necip’in her zaman istekli ama genelde fazla verimli olmayan futbolunu golle süslemesi, Ghezzal’in yumuşak bilekleri, Rosier’in kaliteli kumaşı, Josef’in bitmeyen enerjisi ve N’Koudou’nun Türkiye’deki en beğendiğim yabancılardan bir tanesi olan Gustavo’nun sağından atıp solundan geçerek yaptığı mükemmel kesme ortaya N’Sakala gibi şu ana kadarki performansı çok tartışılan bir futbolcunun tabuta son çiviyi çakması gerçekten unutulmazdı. Kontrolü iyice kaybeden hakemin sonlarda verdiği uyduruk penaltı sadece tarihi tekerrür ettirdiği için zararsız bir ayrıntı olarak kaldı. Sonuçta kulübün dediği gibi ‘algı’ değil, ‘olgu’ kazandı.
Önümüzde uzun bir maraton, seyircisiz asla aynı keyfi vermeyen fazlasıyla fiziksel mücadeleye dayalı bir ligimiz var ama şu son iki haftadaki performansıyla Beşiktaş da bu yarışta her zaman var olacağını ispatladı. Ne diyelim, dünyanın kralı öldü, yaşasın yerli ve milli kral! Daha yapacak çok iş var.
ŞAMPİYONLUK MEŞALESİ YAKILDI
Alanyaspor maçında puan kaybetmesi büyük umutlarla beklenirken üst düzey bir futbol ve farklı galibiyet ile rakiplerini moralman...
Galatasaray BAY geçtiği 33. haftanın sonrasında sahasında F.Karagümrük takımını ağırladı.
Maça Galatasaray presle başladı fakat bu pres 3-5 dakikalık bir presti. Sonrasında konuk ekip maça...
FAS FUTBOLU VE HOLLANDA FUTBOLUNA ETKİLERİ…
Geçen haftaki yazımda Surinam Futbolunu işlemiş ve çok detaylı olarak Hollanda Futboluna etkilerine yer vermiştim. Bu haftaki konum ise...
LİDER YOKTU
Fenerbahçe Beko sıralamada makul bir yer, Real Madrid ise play off’a adını yazdırabilmek için parkedeydiler. Jan Vesely’nin talihsiz sakatlığı sonrası saha içinde en...
ŞAMPİYONLUK MEŞALESİ YAKILDI
Alanyaspor maçında puan kaybetmesi büyük umutlarla beklenirken üst düzey bir futbol ve farklı galibiyet ile rakiplerini moralman çökerten Beşiktaş, onların da üst...
Maçtan önce haliyle camiada iki haftada kaybedilen 5 puan nedeniyle bir tedirginlik vardı. Üstelik rakip de ligin kalburüstü takımlarından Alanya olunca bu tedirginlik hali...
HEYBETLİ ZAFER
Beşiktaş'ın bu sezon en büyük özelliği düştüğü zaman kalkmasını bilen bir mantalite kazanması. Sergen Yalçın'ın da en önemli başarısı bu: Mental olarak güçlü...
ÖNÜNE BAKMA ZAMANI
Beşiktaş için milli ara öncesindeki derbi haftasında ligin fişini çekme fırsatı bir kez ayağına gelmişti, ancak o maç içerisinde defalarca gelen maçın...