Türkiye’de spor programı değince akla ilk gelen ve fenomenler listesinde birinci sırada yer alan TELEGOL programının en önemli muhabiri, spor spikeri, 360 TV İstihbarat Şefi sevgili Yasin Dallı ile geçtiğimiz günlerde hem kendisine hem de ligimize dair çok önemli bir röportaj gerçekleştirdik. Sevgili Yasin Dallı ve Telegol ekibine her zamanki gibi misafirperverliklerinden ötürü teşekkürlerimi iletiyorum.
Gelin şimdi sohbetimizin detaylarına bakalım:
Öncelikle sohbetimize sizinle başlamak istiyorum. Bizlere kendinizi tanıtır ve kariyerinizin en önemli mihenk taşlarını bizlerle paylaşır mısınız?
1975 doğumluyum. Marmara Üniversitesi İşletme mezunuyum aslen Tekirdağlıyım. En büyük hayalim çocukken radyoda maçları dinlerken bir gün maçları anlatmaktı ve çok şükür bunu başardım. Çocukluk hayalimdi bu işi yapmak. Kariyerime radyocu olarak başladım. Yaptığım işle ilgili herhangi bir eğitim almadım meslek içerisindeki büyüklerimizden harmanlaya harmanlaya öğrendim.
2000 yılında Galatasaray’ın UEFA Şampiyonluğunu benim yıldızımı parlattı. Bu dönemde Best FM’de 6 ay boyunca final maçı da dâhil bütün karşılaşmaları ben anlattım. Burada çok dikkat çekerek sürecim devam etti.
Radyo ve televizyon dahil olmak üzere nerelerde çalıştınız?
- 59 TV (Tekirdağ Yerel)
- Kanal 6
- HBB TV
- Star TV
- Haber Türk
- Kanal Türk
- TV 8
- 360 TV
- Best FM
- Radyo Tatlıses
- Süper FM
- Radyo Spor
- TRT
Bu sektörde sizin için en önemli isim veya isimler kimler?
Turgut Koloğlugil… Eski bir gazeteci ve şuanda duayen isimlerden biridir. Hayatımda çok büyük yeri vardır. Bana çok inandı ve güvendi… Mesleki anlamda bu mesleği bana öğretti… Gazeteciliği kendisinden öğrendim… Benim için en özel isimlerden biridir. 2001 yılında ilk Telegol’e girdiğimden bu zamana kadar tanıdığım sevgili Serhat Ulueren ve Savaş Toprak büyüklerimde benim hayatımda çok özel yere sahip isimlerdir.
Fenerbahçe ile lig değerlendirmemize başlamak istiyorum. Fenerbahçe, Konyaspor maçıyla birlikte 5’te 5 seriyi yakaladı ve bunu derbiyle de taçlandırarak şampiyonlukta adeta bende varım dedi. Neler değişti sizce Fenerbahçe’de?
Dick Advocaat takıma kendi karakterini, kendi düşünesini yansıttı ve ondan sonrada başarı geldi. Bu başarının gelmesinide şu konu konuşuldu ‘Ali Koç’un başkan adaylığını açıklamasından sonra Aziz Yıldırım olaylara biraz daha asıldı…’ Açıkçası ben buna çok katılmıyorum çünkü Aziz Yıldırım, Ali Koç başkan adayı olsa da olmasa da takımın şampiyon olmasını istiyor. Ben bu serinin tamamen Advocaat ’ın takımı ve oyuncuları tanıyıp, atıl durumdaki oyuncuları takıma kazandırmasına bağlıyorum. Lens ’in üstün performansı, Atıf’ın gönderilmesi konuşulurken takıma kazandırılması Fenerbahçe için her şeyi artıya çevirdi. Açık ve net bu başarı Dick Advocaat ’ın takımı tanıyıp kendi karakterini ve kendi anlayışını takıma yansıtmasıdır.
Yönetimin Advocaat hakkında pozitif açıklamaları için neler söylersiniz? Sizce yönetim hangi artı değerleri teknik direktörde gördü?
Advocaat birebir oyuncularla ilgileniyor. Mahmut Uslu’nun Advocaat için ’10 numara adam’ demesinin ana nedeni de bu. Advocaat oyunculara ‘sen önce kendin için, sonra takım için iyi olmak zorundasındır’ cümlesini anlatıyor.
Van Persie’de neler değişti? Advocaat ‘ın gelişiyle bambaşka bir Van Persie izliyoruz. Bunun ana etkenleri neler olabilir?
Advocaat gelince isim olarak Van Persie’nin üzerinde bir etki yaptı. Çünkü Van Persie, Vitor Pereira’yı takmadı. Pereira’nın kendi dengi, onu yönetecek bir hoca olmadığını ve ben daha büyüğüm havasındaydı. Dick Advocaat gelince herkese Van Persie ‘de dâhil olmak ‘pabucun pahalı’ olduğunu gösterdi. Van Persie özelinde bakarsak çalışıp açığını kapatmadan oynamayacağını gösterdi. Van Persie bunu görünce de kaprislik durumlarını bıraktı. Advocaat ismi Van Persie olayında 1-0 önde başladı. İkisinin de Hollandalı oluşuyla iyi bir diyalog yakalandı. Çok uygun bir şekilde geçiş yaptılar. Verdiği mesaja daha da derinden bakarsak ‘Ben geldim diye sen oynamayacaksın ama çalışırsan da bu takımda benim kafamda vazgeçilmez sensin’ mesajını verdi. Van Persie mesajı alıp oynayamamasının nedenini de kendinde arayıp çalışınca da, aslında başka bir seçeneği de yoktu Van Persie’nin bu senede oynamasaydı kendi biterdi, sonuçta Fenerbahçe bir şey kaybetmez onun yerine oynayacak isimler çok Fenerbahçe’de. Yani toparlarsak Van Persie olayların tamamını artık özümsedi.
12 Haftalık süreç itibarıyla Van Persie dışında Fenerbahçe’ye gerek skor olarak gerekse de oyun olarak en çok katkı yapan isimler kimler?
Volkan Şen ve Jermaine Lens.
Sezonun adeta başından beridir en çok tartışılan isim Emenike. Artık o akdin düştüğü kanaatinde misiniz ve artık Fenerbahçe, Emenike ile yolları ayırmalı mı?
Kesinlikle yollar ayrılmalı. Emenike karakter olarak da yapı olarak da Fenerbahçe’ye uymuyor. Bu Afrikalı oyuncuların bazısı çok iyi bazısı da çok sorunlu. Bu adamlar düzelmezler çünkü adamlar futbolcu olmasalardı ne olacakları malumunuz. O mantıkta olan insan biraz iyi olunca hemen farklılaşıyorl. Emenike istiyor ki ne olursa olsun hep oynayayım yok öyle bir şey burası Fenerbahçe… Emenike halen Karabükspor da ki mantaliteden kendisini kurtaramadı. Yurt dışında da yapamadı. Büyük takımlarda oynamakla, Anadolu takımlarında oynamak farklı bir şey… Emenike gibi bir adam tabii ki Karabükspor ’da oynar, çünkü takımın başka alternatifi yok. Emenike’sin, hızlı oyuncusun, kontra atak futbolu oynuyorsun, depar atıp gol yapıp maçın yıldızı oluyorsun ancak Fenerbahçe’de böyle olmaz. Advocaat zaten çok net tavrını koydu ‘Sen olsan ne olur olmasan ne olur?’ diye… Advocaat çok önemsemiyor, işine bakıyor ve takıma kim oturursa onunla devam ediyor. Takımda işler iyi gidince de Emenike ’ye muhtaç olmadığını taraftarda görünce, Emenike ’nin bu takımda kalması artık zor.
Aatif Chacheoue’da neler değişti? Takımın vazgeçilmezi konumuna gelmeye başladı.
Advocaat gelince takımdaki her oyuncuyu görmek istedi. Çünkü takımda ve taraftarda Aatıf’a karşı ön yargı olmuştu, kimin takıma aldığı dahi belli değildi. Bu adamın kapasitesi var. Sivasspor ’daki performansı ve kumaşı ortada. Advocaat herkese şans verince ki bazı zorunlukların getirdiği şanlardı bunlar sakatlıklar vs. Advocaat, Chacheoue ’yi görmek istedi ve bu adam neden UEFA’nın listesine konulmamış dedi. Attığı goller, takıma verdiği katkısıyla da ilerleyen dönemlerde takımın vazgeçilmezi olacaktır. Zaten Advocaat ’ta söyledi Aatif, ‘bu şansı iyi kullandı’ dedi.
Sayın Başkan Aziz Yıldırım bu sürece dokunuşu ve katkısı hakkında neler söylersiniz?
Aziz Yıldırım, Advocaat’ı inanarak getirdi. Advocaat’ı getirdikten sonra Pereira zamanındaki dokunuşlarını yapmamaya başladı. Mahmut Uslu her seferinde ben böyle bir adam görmedim diyor. Fenerbahçe yönetimi teknik heyetten o güveni aldıktan sonra Aziz Yıldırım kendisini geri çekti. O yüzdende süreç bu noktalara kadar geldi. Pereira varken Aziz Yıldırım aşırı müdahale ediyordu, Aziz Yıldırım kendi müdahale edeceği hocaları istiyordu ancak Advocaat ‘Benim tarzım bu daha iyisi varsa getirsinler’ söylemi her şeyi anlatıyor aslında. Aziz Yıldırım’ın müdahale etmesini gerektirecek bir durum kalmadı.
Fenerbahçe, Advocaat ‘ın gelişiyle futboldaki Obradovic’ini buldu mu sizce?
Kesinlikle buldu, zaten hep onu istiyorlardı. (Gülerek)
Fenerbahçe’nin şampiyonluk şansını nasıl görüyorsunuz?
Her şerde bir hayır var derler ya Fenerbahçe’nin kötü başlayıp sonradan lige katılması Fenerbahçe adına büyük avantaj oldu. Açık söylüyorum şuan şampiyonluk yarışında çok büyük aday Fenerbahçe.
Beşiktaş ile devam edelim. Beşiktaş takımı ciddi derecede, gözle görülür şekilde bir düşüş içerisinde. Bunu neye bağlıyorsunuz? Neler değişiyor Beşiktaş’ta?
Kötü performanstan ziyade aşırı yoğun bir maç temposu var Beşiktaş’ın. Açıkçası sakatlıklar çok belini büktü Beşiktaş’ın. Bu anlamda rotasyon seçeneği çok kritik bölgelerde kalmadı Şenol hocanın. Ben bu durumu ‘aşırı yoğunluğa’ ve ‘taraftar baskına’ bağlıyorum. Avrupa’da özellikle Şampiyonlar Liginde taraftarın beklentisi yüksek… Taraftar, takım üzerinde baskı yapıyor. Beşiktaş takımı taraftarının gözünde her şeyi yapabilecek güçte… Kırılganlığın sebeplerinden biriside aşırı baskı olarak görüyorum ve ‘aşırı başarı hırsı’. Fazla istek ve aşırı hız olayı terse döndürebiliyor.
Şenol Güneş’in Adanaspor maçı sonrasında beyanatında ilerisi için korkuyorum demişti. O korkuları Beşiktaş’ın başına geldi diyebilir miyiz?
Olcay Şahan örneğiyle bu sorunuzu cevaplayacak olursam; takımın değişmeziydi. Şuan yedek ve performansı çok düşük. Bunun gibi birkaç isim var. Şenol hocada bunu görüyor. Bizim ileri gitmemiz gerekiyor diyor çünkü bu kötü giden isimlere 2-3 isim katılırsa 3 kulvarda ne yapacaksınız? Bunları düşünerek söylediği için bu açıdan o korkuları yaşıyor diyebiliriz.
Yapılan transferlerin katkısı üzerinden gidelim. Gökhan Gönül transferi öncelikle gerekli miydi ve ne kattı Beşiktaş’a?
Ben transfer gerçekleştirildiğinde çok gerekli olduğunu düşünüyordum ama şuan açıkçası gerekli değilmiş. Bu transfer ‘teknik direktörün inisiyatifinden çok, yönetimin inisiyatifiyle yapılmış’ bir transfer. Yani rakibe karşı yapılmış bir hamle. Eğer Şenol hocanın inisiyatifiyle yapılmış olsaydı Gökhan’ın bu kadar yedek kalacağını düşünmüyorum. Sıradan bir oyuncuya döndü Gökhan Gönül Beşiktaş’ta. Böyle baktığımızda gerekli bir transfer değilmiş açıkçası.
Medipol Başakşehir maçı sonrasında Şenol Güneş’in yaptığı açıklamalar hakkında neler düşünüyorsunuz? Her puan kaybı sonrası fikstüre adeta bahane bulmak ne kadar doğru?
Aşırı reaksiyon gösterdi bence Şenol hoca. Cumartesi yerine Pazar olabilirdi ama sonuçta biz 3 kulvarda devem edeceğiz, Avrupa’da mücadele edeceğiz diyorsanız bu açıklamarı yapmamanız gerekiyor. Bu sadece Beşiktaş açısından değil Galatasaray ve Fenerbahçe’nin de bunların muhabbetlerini yapmamaları gerekiyor. Bunların kapanması lazım. Grup aşamasında bunlar yapılırsa, inşallah çeyrek final, yarı final ve final olursa ligimi bırakacaksınız? Federasyonda çok zorda. Fenerbahçe – Beşiktaş derbisi öyle bir zamana geldi ki Cumartesinden başka hiçbir günde oynatamazsın çünkü şampiyonlar ligi maçı var. Şenol Güneş açıkçası felsefi yönden durum değerlendirmesi yaptığı ve bunları sesli düşündüğü için bence biraz bu konularda geri çekilmesi gerekiyor.
Şampiyonlar Liginde Dinamo Kiev deplasmanına çıkacak Beşiktaş, genel olarak nasıl bir senaryo bekliyorsunuz Ukrayna’da?
Dinamo Kiev maçı öyle bir duruma getirdi ki gruptan lider olarak ta çıkabilirsin, Allah muhafaza çıkamaya da bilirsin. Dinamo Kiev bu hafta farklı kazandı ligde. Şampiyonlar Liginde beraberliği düşünsen sıkıntı, maç deplasmanda gönlümden geçen yenmesini istiyorum ama Beşiktaş rahat kazanır diyemiyoruz, Başakşehir maçını ve Benfica maçındaki 3 golün yenilen kısmını görünce. Korkularım ve soru işaretlerim var. Gönlümüzden geçen Beşiktaş’ın bu gruptan çıkması. Belki diğer maçların sonuçları bizi üst tura taşıyacak. Şunu da belirteyim Beşiktaş eğer gruptan çıkarsa ben eleme maçlarında daha iyi olacağını düşünüyorum.
Cumartesi günü oynanacak Fenerbahçe – Beşiktaş derbisinde neler olur? Maçın favorisi sizce kim?
Ben Fenerbahçe’nin yenilmeyeceğini düşünüyorum. Sonuç itibarıyla Fenerbahçe geriden gelip aşırı havayla girdiği için, oyun olarak ivmesini arttırmış olması, maçın Kadıköy’de oynanacak olması nedeniyle de kazanan olursa onun Fenerbahçe olacağı kanaatindeyim, Beşiktaş’ın şuan ki durumunu gördüğümde bana bu sonucu veriyor. En azından Fenerbahçe yenilmez diye düşünüyorum.
Bu derbiyi kaybeden çok şey kaybeder mi?
Bu derbi 27-28. Haftalarda olsaydı kaybeden çok şey kaybeder diyebiliriz ama şuan için böyle bir şey söylemek çok erken. Beşiktaş kazanırsa puanını 31 yapar, Fenerbahçe 24 puanda kalır. Fenerbahçe kazanırsa 27 puana ulaşır. Galatasaray’ın Kasımpaşa karşısında alacağı sonuca göre, Başakşehir ’de dahil olmak üzere bambaşka bir lig yarışına evirilebilir bu haftadan sonra ligimiz. Fenerbahçe kaybederse bence çok şeyi kaybetmez.
Galatasaray ile sohbetimize devam edelim. Fenerbahçe mağlubiyeti sonrası açıkçası Bursaspor karşısında zorlanacak dediğimiz Galatasaray skor olarak geri düşmesine rağmen maçı 3-1 çevirmeyi başardı. Genel olarak nasıl buluyorsunuz Galatasaray’ı?
3-1 açıkçası çok net bir galibiyet. Potansiyel var Galatasaray’da ama teknik heyet zayıf. Riekerink insani olarak çok iyi insan, oyuncularıyla diyaloğu çok iyi arkadaş gibi ancak Türk oyuncuların üzerinde otoritenizin olması gerekiyor. Yasin ve Selçuk olayında gördük. Riekerink dışında bir hoca olsa Selçuk İnan’ın böyle bir şey yapma ihtimali yok. Selçuk’ta ancak bazı şeyleri kendisinde arayacak. Bu takım Selçuk’tan çok şey bekliyor ama şampiyonluktan sonra bir şey vermedi bu takıma. Biraz kendisini sorgulayacak…
Selçuk İnan’la ilgili tek bir soru soracağım. Bu agresifliğinin temel nedeni sizce nedir?
Hükmedemeyip, başarısız olunca öfke patlamasına girdi bence. Kendi içinde sorunlar yaşıyor Selçuk.
Galatasaray teknik heyetinde Ayhan Akman ve Orhan Atik’in yetersiz olduğu ve zayıf kaldıkları kanaatinde misiniz?
Kesinlikle zayıf kaldılar. Riekerink’e zayıf diyoruz ancak hocanın yanına öyle yardımcılar koyarsın ki onu kompanze eder. İki çeyrek bir tam yapar ama burada üç adam bir tam yapmıyor… Ayhan Akman diyalog olarak oyuncularıyla iyidir ama takım üzerinde otorite sağlayabilecek kapasitede olduğunu düşünmüyorum. Yöneticilik farklı bir şeydir. Pele – Maradona – Hagi üst düzey oyunculardı ancak iyi antrenörler olamadılar. Antrenörlük çok farklı bir şeydir. Mourinho dünyanın en iyi teknik direktör oldu çünkü ‘insan yönetmek ayrı bilimdir.’ Galatasaray teknik heyeti sadece idare ediyor, yönetemiyor.
Dursun Özbek ve yönetimi için neler söylersiniz?
Kimsenin yanaşmadığı bir durumda başkanlığa geldiler. Bundan daha iyisi Şam’da Kayısı diyebilecek bir durum var ortada. Kimse o gün aday olmadı bile, zorla sen al götür dediler. Çok iyi niyetli bir şeyler yapmaya çalışıyor ama Fenerbahçe maçına kadar işler iyi gitti, şanslıydılar, Galatasaray taraftarı ligin başında bu sezonki kötü gidişi kabullenmişti ancak kimse bunu dillendirmedi ama taraftar içten içe biliyordu. Takım fena başlamadı bu kredi sağladı yönetime. Riva – Florya olayları da zaman kazandırdı. Galatasaray’ı düşünen bir yapısı var başkan ve yönetiminin başkaları gibi değil Galatasaray’ı kullanıp kendini bir yerlere kanalize etme durumda değil. Mevcut şartlarda ben yönetime kötü diyemem bu şartlarda Galatasaray’ı idare edecek kötünün iyisi bir yönetim var Galatasaray’da.
Galatasaray’da oyuncuya dayalı sistemin oluştuğu kanaatinde misiniz?
Evet… Galatasaray’da grupçuluk olmasa bile ‘arkadaşlık bağının’ olmadığını biz muhabirler miksonda gözlemleyebiliyoruz. Herkes ayrı dünyada, yabancılar zaten hiçbir şeye karışmaz. Galatasaray’da bence ‘takım ruhu ’ ve ‘takımdaşlık’ sıkıntısı var.
Sneijder’in Galatasaray’da artık misyonunu tamamladığını düşünüyor musunuz?
Sneijder istenilen seviyede değil, istenilen verimi sağlayamıyor. Sneijder ortamı küçümsüyor, küçük dağları ben yarattım havası var. Avrupalı futbolcular arasında yıldız kaprisi yapmayan futbolcu bulmak zor. Otoriter ve kariyerli bir hoca olursa şuan Galatasaray’ın başında belki bu kadar ön plana çıkmaz. Yönetim ve hoca boşluğu olunca Galatasaray’da Sneijder ipleri eline almış durumda.
Yasin olayı Galatasaray’da sanki çözülmedi. Gurbetçilerin bu tarz sıkıntılar yaşaması sizce de düşündürücü değil mi?
Gurbetçi oyuncuların Türkçe ’ye tam hakim olmamalarından dolayı, konuştuklarının nereye gittiğini ve ne ifade ettiğini anlayamıyorlar. Biraz onun sorununu yaşadı Yasin. Açıkçası Yasin, Galatasaray takımına baktığımızda en hırslı oyuncuların bana göre başında geliyor.
Yasin Öztekin’in Fenerbahçe maçında Roman Neustader’e yaptığı hareket için neler söylersiniz? Normal bir hareket değil elbette…
Güzel bir noktaya değindiniz; bu olayların çıktığı nokta ‘yönetim – teknik direktör’ zaafıdır. Çünkü takımda herkes kral olmuş… Otoriter ve hesap soracak biri yok… Üstelik oyuncularda kıyaslamaya gidiyor ‘ben iyi oynuyorum, başkası kötü oynuyor ama oyundan çıkmıyor’. Futbolcu kafasında bunu sorguluyorsa teknik heyet bitmiştir kenarda.
Lig liderimiz Medipol Başakşehir ile devam edelim. Genel olarak bu haftaya kadar olan süreçte Başakşehşir’in performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öncelikle bu takım pat diye oluşmuş bir takım değil, birikim var. Abdullah Avcı, milli takım travmasını atlattıktan sonra hırs yaptı. Çünkü çok önemliydi bundan sonrası eğer başarısız olsaydı Abdullah Avcı sıradan bir teknik adam olurdu. Başakşehir takımı içerisinde çok güzel bir denge var. Yaş ortalaması, yerli oyuncuların karakteri, sivrilen yabancıların olmaması… Başakşehir ‘de X bir oyuncuya yıldız diyemezsiniz yıldızsa ‘takımın yıldızıdır’.
- Emre Belözoğlu: Takımda adeta abilik yapıyor,
- Mehmet Batdal: Kendini ispatlama derdinde olan başarıya aç bir isim,
- Mossoro: Yıllardır bu takımda,
- Edin Visca: Bizden biri.
Bunları alt alta yazdığınızda taraftar baskısı da olmayınca işler çok iyi gidiyor…
Sayın Başkan Göksel Gümüşdağ faktörü için neler söylersiniz?
Her maçtan sonra şöyle bir durum var takımda Göksel Başkan maç sonrasında skor hiç önemli değil soyunma odasına giderek, konuşarak ‘takımdaşlık havasını’ artıyor. Ben üniversite takımlarında oynadığımda da böyleydi. Her yere beraber gitmek, hocanın devamlı sizinle gelmesiyle havaya girersin, mutlu olursun en önemlisi de orada oynamaktan mutlu olursun. Başakşehir ‘de böyle bir durum var ve buda başarıyı getiriyor.
Şampiyonluk şansını nasıl görüyorsunuz Başakşehşir’in?
Kritik Beşiktaş deplasmanını aştılar böyle giderlerse bu yarışın sonuna kadar giderler. Şampiyon olurlar diyemiyorum ama ilk 3’te bu yarışı götüreceklerine inanıyorum.
Sohbetimizi muhabir olmak isteyenle önerileriniz ile kapatmak istiyorum. Muhabir olmak isteyenlere neler söylersiniz?
- Kendilerini çok yönlü geliştirsinler.( Bu sektörde tutunabilmek için on parmağında on marifet olması yetmiyor)
- Staj yapacakları yeri iyi seçip iyi değerlendirsinler.
- İkili ilişkilerini geliştirsinler. (Zaten pırıltı varsa etrafındaki yöneticiler bunu fark edeceklerdir.)
Saygılarımla…
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
Mail: kaan.ilhan@abcspor.com
Twitter: @kaanilhan_