Beşiktaş’ın kadrosuna bakıp da Adriano, Gökhan Gönül, Nasri veya Talisca gibi isimleri görmeyince insan heyecan duymuyor belki ama sahadaki mücadeleyi takdir etmemek de mümkün değil. Yine de Konya’nın hakkını yemeden bu kadronun adı Hıdır, elinden gelen de ancak budur diyebiliriz. Tabii Konya’nın belki ilk yarı boyunca yakaladığı tek ciddi pozisyonda golü atması defansla ilgili şüpheleri haklı çıkardı. Orta göbekteki ikilinin başarısı ve uyumu şampiyonluğa giden yoldaki en önemli unsurlardan bir tanesi ve bu kritik unsur şampiyon olunan geçen sezondan beri kaleciyle birlikte Beşiktaş’ın yumuşak karnı olmaya devam ediyor. Orta saha ve hücumda olağanüstü işler yapan takım geçen yıl ipi göğüsledi ama bu yıl Şampiyonlar Ligi’nde bu defans bloğu çok zorlanır.
Bunları söyledikten sonra da alarm veren stoper pozisyonuna transferin bitmesine 5 gün kalmasına karşın kimsenin alınmamış olması doğrusu endişeleri arttırıyor. Caner’i kiralayarak üçüncü bir sol bek / sol açık almak yerine bu mevkiye bir takviyenin aciliyeti çok daha fazla. Rhodolfo çizgiden çıkardığı topla sanki geçen sezon kaldığı yerden devam ediyor sinyali verdi ve Marcelo da özellikle bir stoperden beklenmeyecek ayak hakimiyetiyle defans göbeğinin en kuvvetli iki adayı ama Şampiyonlar Ligi için yeterli olur mu ciddi bir soru işareti. Tosic ve Necip’te kalite eksikliği var, iddialı bir Beşiktaş’ın ilk 11’inde oynayacak seviyede değiller.
Quaresma zaman zaman çok iyi işler yapıyor. Topun ayağına ne kadar yakıştığı zaten hepimizin malumu. Bir de o meşhur öfkesini kontrol edip takım oyununa uyum sağlayınca gerçekten seyrine doyum olmuyor. Yaptığı ortalardaki isabet oranı bir tık daha yükselirse bu yaşında bile Avrupa’nın sayılı kanat oyuncularından bir tanesi olur. Sürekli kanat değiştirmesi de rakibi ayrıca çok yoruyor ve yıpratıyor ama enerjisi açıkçası 90 dakikaya yetmiyor. Son 20 dakika çıkana kadar hiç yoktu. Tolgay şu an için Sosa’dan doğan boşluğu doldurmuş gibi görünmüyor, çok daha ısıran ve hırslı bir futbol bekliyoruz kendisinden.
Yoksa yeni transferlerin takıma girmesiyle formayı bir daha zor görür. Oğuzhan da sanırım Sevilla’nın kendisine karşı beslediği derin duyguların narkozu etkisindeydi bu akşam çünkü sakatlanana kadar o kadife ayakları ve usta işi ara pasları pek göremedik. Cenk’in attığı golde Beck’in uzun topu ve kendisinin kontrolü ve vuruşu doğrusu Gomez’i aratmadı. Iki haftada attığı üç golle istatistiği de gayet sağlam şu an için. Yine de Cenk’in ne kadar iyi bir golcü de olsa isminin ağırlığının oluşması ve rakibe korku vermesi için biraz daha zaman lazım.
Konya şu anda belki de Süper Lig’in en zor deplasmanı. Taraftarı da son derece organize ve Anadolu seyircisinden beklenmeyecek derecede ateşli. Aykut hoca geçen senenin taş gibi takımını aynı rotada götürüyor. Maç iki tarafa da gidip geldi ama beraberlik adil bir skor oldu. Şampiyonluğa oynayan hiçbir takımın Konya’dan güle oynaya dönebileceğine inanmıyorum. İlk haftada Alanya ne kadar kulak memesi kıvamında idiyse bu haftaki Konya tam bir çetin cevizdi.
Genellikle hac kurasında Vatikan’ı çeken bahtsız bedevi misali Avrupa kupalarında en zor rakipleri bulma konusunda çok mahir olan Beşiktaş bu sefer sevenlerini şaşırtıp çiçek gibi bir kura çekti. Ancak camianın sevincini de doğrusu abartılı buldum. Unutmayalım ki her maç sahada ve ter dökerek kazanılır ki rakiplerin hepsinin de tarihi her ne kadar eski günlerini arasalar da bize göre daha fazla başarılarla dolu. Dolayısıyla hele de bu akşamki futbolla ve kadroyla kimse çok fazla umutlanmasın ama gelen transferlerin şapkadan tavşan çıkarma potansiyelleriyle ve Vodafone Arena’da büyük taraftar desteğiyle birlikte önümüzdeki günler güzel şeylere gebe olabilir. Sosa’nın ve Gomez’in olmadığı, Oğuzhan ve Tolgay’ın bekleneni veremediği Beşiktaş’ta geçen yılki hızlı hücumlar ve akışkanlık yoktu. Yeni sihirbazları sabırsızlıkla bekliyoruz.
mail: gorkem.isik@abcspor.com
twitter: @saturnocontro3