Ligin 4. haftası sona erdi. Fenerbahçe 10 puanla lider. Gelgelelim oynanan oyun izleyenleri tatmin etmeken çok uzak. Dün gece de Kasımpaşa karşısında Fenerbahçe yine vasatı geçemezken alınan 3 puan olası eleştirileri minimuma indirecek büyük ihtimal.
Öte yandan, sezonu rakiplerinden erken açan Fenerbahçe’nin rakiplerinden en az bir tık daha önde olmasını beklemek de gayet doğal. Fakat, sahaya yansıyan bir dominans göremiyoruz. Elbetteki yeni kadro olmanın getirdiği kimya eksikliğini gözardı etmemek lazım. Yine de insan, kağıt üzerindeki kalite farkının sahada ara ara da olsa gözükmesini bekliyor. Teknik direktör Pereira bu anlamda rüştünü ispat etmiş değil.
Bu maç öncesi en büyük endişe defansın göbeğindeki sakatlıktan kaynaklanan eksiklikler… İlk 2 opsiyon olan Kjaer ve Alves ve sonrasındaki ilk opsiyon olan Ba maçı evlerinden seyrettiler. Oyunda 4. opsiyon Kadlec ve ön liberodan devşirme Mehmet Topal stoper pozisyonundaydılar. İkisi de 90 dakika boyunca, bir duran top dışında, inanılmaz konsantre şekilde oynadılar. Özellikle Kadlec’in Antalya maçında yaptığı hata sonrası bu performansı öz güvenini kazanması açısından çok önemliydi.
Gözler, Topal’ın stopere çekilmesiyle orta sahada şans bulan Ozan’ın performansına ve Diego’suz oyuna çevrilmişti. Açıkçası ilk yarıda ara ara parlayan birkaç hareketi dışında Ozan’ın hücum performansı bu maçta vasatı geçmedi. Daha ilk maçıydı tabi ki.
Fernandao da hep kendine yakın oynayan bir oyuncu aradı maç boyu. Bulamayınca ya topu ezdi ya da yanlış yerlere topu dağıttı.
Nani’nin Antalya maçındaki sorumluluk alan futbolu ve Van Persie’nin ilk yarıdaki eski performanslarından göz kırpan oyununu mumla aradık Kasımpaşa’da.
Burada, oyundan çıkarken Van Persie ve Nani’ye 30 saniye zum yapan Lig Tv kameralarına da bir parantez açmakta fayda var. Her zaman ligin değerinin arttırılmasından dem vuran kanal yönetimi, oyuncular oyundan çıkarken yapacakları ufak-tefek mimiklerden doğacak polemiklerle “sinsice” beslenmemesi lazım…
Fenerbahçe ortasahasındaki üçlü Ozan, Raul ve Jozef oyun tarzı olarak birbirinden çok da farklı olmayan oyuncular. Dolayısıyla ofansif olarak Ozan’ın 2-3 çıkışı dışında çok fazla bir yaratıcılık çıkmadı maalesef.
Bu maçta oldukça vasat oynayan Şener’e de çok yüklenmemeli kanaatindeyim. Hem milli maçlardaki yükü hem de maç öncesi geçirdiği mide rahatsızlığına rağmen 90 dakika sahada kalması tam tersi takdir edilmeli.
Yeni Sırp oyuncu Lazar Markoviç de 30 dakika fırsat yakaladı bu maçta. Açıkçası ince bileğine rağmen o girdikten sonra dengeler Kasımpaşa lehine değişti. Bu tip oyuncuları ilk olarak Kadıköy’de oyuna sürmenin her zaman daha doğru olduğunu düşünmüşümdür. Markoviç de istisna olmadı bu açıdan.
Volkan Şen’e gelirsek… Gerçekten hem patlayıcı bir sürati var hem de ayağına çok hakim. Oyuna girdikten sonra öyle çıkışlar yaptı ki, o dakikaya kadar (pozisyon yaratmasa da) Fenerbahçe kalesinde baskı kurmaya çalışan Kasımpaşa kalesinden fazla çıkamadı. Açıkçası Volkan’ın daha fazla süre alması takım içi adalet açısından da doğrusu olacaktır.
Son parantez maçın hakemi “Deniz Ateş Bitnel” için… Bu maçtan 2 saat once Beşiktaş’ın oynadığı maçı da izledim. O maçtaki hakem ikili mücadeleleri oynatmasıyla, bu maçın hakeminin neredeyse her ikili mücadeleye düdük çalması oyunun keyfinden çok şey götürdü. Bu standartsızlık can sıkıcı. TFF umarım bunları gözlemliyodur.
Milli maç aralarının Fenerbahçe performansına olumlu yansıdığını bugüne kadar görmedim. Bu maç da istisna değildi. Bu konuda bugüne kadar önlem alınmamış olması da çok enteresan.
Özetlemek gerekirse, hakemin sık düdükleriyle zevksiz hale gelen maçı, ofansif olarak vasatı aşamayan, öte yandan defansif olarak neredeyse mükemmel oynayan Fenerbahçe bir duran topla kazanmayı bildi ve daha sonra çok işine yarayacak ekstra bir 2 puan aldı. Yalnız Fenerbahe taraftarı sadece tabelaya bakmaz başka kulüpler gibi. Dolayısıyla bu gece Pereira bu skorla gece rahat uyursa kanımca hata yapar.
mail : ozan.gulseni@abcspor.com
twitter : @ogulseni