U20 Erkek Basketbol Milli Takımımız Avrupa Şampiyonu oldu… Basketbolun en üst düzeyde oynandığı ve kıran kırana şampiyonalar yaşanan yegane kıta Avrupa’dır. ABD bu branşta tüm dünyayı domine ettiği için her zaman tek başına liderdir. Zaten basketbol ABD’de bulunmuş ve oradan tüm dünyaya yayılmıştır. Futboldaki gibi Güney Amerika ekolü, Alman ekolü, İngiliz ekolü vb. versiyonlar yoktur. Tek bir oyun vardır ve herkes ömür boyu ABD seviyesine ulaşmak için çabalar. Bence sonuç asla değişmeyecek. ABD oyuna heyecan katmak istemedikçe kimse bileğini bükemez. Kontrol her zaman onlarda olacak. Arada bir birilerine yenilmeleri anlam ifade etmiyor.
Neden bu analizi yaptım? Çünkü sizlere anlatmaya çalıştığım nokta şu : benim için Avrupa şampiyonu olmak dünya ikincisi olmak anlamına gelir. Kıta kontenjanları ile şampiyona format ve statüleri değişse belki de U20 ve daha altındaki takımlarımız her sene dünya finali oynarlar.
Gelelim son duruma… Elimizde dünya ikincisi ayarında 19-20 yaş aralığında bir takım var… Bu takımdaki oyunculardan kaç tane Avrupa ligi seviyesinde profesyonel sporcu çıkacak hep birlikte göreceğiz. Ligdeki yabancı sayısının her sene biraz daha artırıldığını düşünürsek 2-3 oyuncudan fazlasının yıldız olmayı becerebileceğini sanmıyorum
Kulüplerimiz de kendi bindikleri dalları kesiyorlar. 15 sene boyunca daha ucuza daha yüksek performans alacakları yerli genç oyunculara şans tanıyacaklarına, daha fazla para ödeyerek emeklilik çağındaki bir alay moloz yabancı oyuncuyu ve çalıştırıcıyı ülkeye getiriyorlar. Tek hedef günü kurtarmak (ki bunu bile beceremiyorlar) ve oyuncu simsarlarıyla birlikte ceplerini doldurmak. Efes’in; Fener’in hali ortada, transfer edilen yabancı oyuncu ve antrenörler ne kattı bu kulüplerimize? Kaç para harcadılar? Ne dereceler aldılar? Bu mantalite ile annemizin liginden başka bir yerde oynayamayız. Hep aynı kafa, yüz yıldır idarecilik yapan vizyonsuz, bilgisiz ve beceriksiz tipler… Eski tas eski hamam… Bence dünyanın en başarısız kulübü Efes Pilsen’dir. Harcadıkları ile kazandıklarını bir kefeye koyun ne demek istediğimi anlarsınız… Bir türlü olmuyor ama acaba neden olmuyor diye kafa yorup düzeni değiştirmeye çalışan kimse yok. Her türlü imkan ve para var ama sonuç yok…
Bir de işin diğer yüzü var, olay sadece oyuncu ile bitmiyor. Antrenör meselesi ne olacak? Şampiyon olan U20 takımımızın antrenörleri Türkiye Ligleri’nde hangi kademelerde çalışacaklar? Onları geliştirmek için ne imkanlar sağlayacağız? Kaç tanesini ABD’ye eğitime yollayacağız? Yoksa emekli antrenör ağabeylerin lisans vizesi yapılması için açılan seminerlerde verdiği dersler yeterli midir? Her şeyi en iyi biz biliriz zaten…
Şampiyon olan U20 takımının kondisyonerinin, idarecisinin, masörünün, malzemecisinin bu başarı da hiç mi katkısı yoktur? Malzemeci ne kadar önemlidir bilemezsiniz… Takımın neşe kaynağıdır. Etiketi ensenize batan bir formanın ne kadar rahatsız edici olduğunu bilen kişidir. Uğurlu çoraba, bilekliğe inanan kişidir… Bu adamlar ne olacak? Nasıl, nerde ve ne şekilde değerlendirilecekler?
Arda Vekiloğlu, Polat Kaya gibi yeteneklerin kariyer planı yapılıyor mu? Orhun Ene ve Ufuk Sarıca’ya Türk Baskebolu’nun gelecekteki Aydan Siyavuş’u gözüyle bakan var mı?
İstanbul kadar nüfusu olmayan Yunanistan nasıl bu işi beceriyor? Diamantidis, Spanoulis, Fasoulas, Fotsis, Gallis, Yanakis gibi oyuncular nasıl yetişiyor?
Bir diğer konu; yeni FIBA Avrupa Başkanı Turgay Demirel’in acaba bu konularla ilgili bir projesi var mıdır? Yeni TBF Başkanı gerçek bir başkan olacak mı? Yoksa eski başkanın defterlerini karıştırmayacak efendi bir çocuk mu tayin edilecek?
Çözüm basit ama bu düzen herkesin işine geliyor… Ne haliniz varsa görün…
