Evet, Lokomotif Moskova uzun süredir resmi maç oynamıyordu ve oldukça ”paslanmış” bir görüntüdeydiler. Niasse’nin gidişi de hücum hattını çaptan düşürmüş, hiç zorlayamadılar Fenerbahçe defansını… Ancak ne olursa olsun, bu takım öyle ya da böyle basınımızın yere göre sığdıramadığı Beşiktaş ile aynı gruptaydı Avrupa Ligi’nde. Beşiktaş çıkamadı o gruptan, Lokomotif Moskova ise lider olarak çıktı!.
Öyleyse rakibi eleştirmeyi bırakıp biraz Fenerbahçe’ye hakkını verme zamanı bugün. Bu iş Türkiye Ligi’nde Kasımpaşa’ya, Eskişehir’e pozisyon vermeden kazanmaya benzemez. Artık grup maçları bitti, takımların herşeylerini ortaya koydukları eleme turlarına geçildi. Bu seviyede rakibe topu göstermeden maçı bitirmek, maçı bitirirken de 2 gol atıp , bir çuval da pozisyona girmek bayağı bir iştir.Tribünlerden en çok alkışı Gökhan Gönül aldı bugün. Hakkıydı elbette kaptanın bu güzel alkışlar. Yine müthiş döndü sakatlıktan. O olduğunda takım hakikaten bir başka oynuyor. Ancak ben diğer bekimiz Caner’in de Gökhan’dan eksik kalmadığını düşünüyorum bugün. Sayısız defa gitti geldi çizgide. Bıkmadan, usanmadan yaptı bindirmelerini. İsabetsiz orta yaptı vazgeçmedi, hatalı pas verdi oyundan düşmedi. Hep topu istedi, hep kendini gösterdi, sorumluluk almaktan hiç kaçınmadı. Sağ ayağıyla yaptığı asistle moral de buldu bence.Fenerbahçe oynayan ve oynamayanlarıyla belki de tarihin en etkili ”bek alternatiflerine” sahip ülkemizde.
Orta saha üçlüsü Topal-Jozef-Ozan’a üretken olamadıkları için dudak büktük çoğu zaman. Ben hala Türkiye Ligi için bu üçlüye aynı anda sıcak bakmıyorum. Ancak top rakibe geçtiği anda yaptıkları baskı ve topu geri kazanma konusunda gösterdikleri başarıyı görmemek için de kör olmak gerekiyor. Bir anda rakibin ensesinde bitiveriyorlar, rakibi inanılmaz rahatsız ediyorlar. Eğer ”pozisyon vermeyen” Fenerbahçe’yi konuşuyorsak bugün, belki de defans oyuncularından fazla onların payı var bunda.Hücum hattında ise ben halen Van Persie’nin bir çok pozisyonda yalnız kaldığını düşünüyorum. Halbuki artık kuvvetlendi, top alışverişlerinde derslik hareketler yapıyor Hollandalı golcü. Volkan ve Nani’nin ona daha yakın oynamaları lazım. İnanın kalabalık defansın içindeki Van Persie’ye uzun toplar atmak yerine, onunla mümkün olduğunca verkaçlara girmek hücum zenginliğimizi daha da artıracak.
Gelelim böylesine güzel bir geceye turşu suyu sıkıp keyfimi kaçıran olaya.Diyeceksiniz ki,”Harika bir akşamda neden olumsuzlukları konuşuyorsun?”. Ben başarısız sonuçlardan sonra genelde moral vermeyi seviyorum, eleştirilerimi ise galibiyet sonralarına saklıyorum.
Dakika 78. Pereira’nın yaptığı iki değişiklikten biri Van Persie’yi çıkartıp Fernandao’yu almak. Tabela kalktığında tribünlerden bir anda kuvvetli ıslıklar yükseliyor. O ana kadar takımlarını muhteşem destekleyen sarı lacivertli taraftarlar hocalarını protesto ediyorlar bu değişiklikten dolayı. Şu anda sosyal medyada ”son yılların en başarılı futbolu” yorumları dolanıyor. İşte o futbolu oynatan hocalarını protesto ediyor taraftarlar. Oyuna giren kim o ıslıklar esnasında? Geçen sezonun gol kralı, attığı gollerle Fenerbahçe’nin gruptan çıkmasına ve şu anda burda olmasına en büyük katkıyı veren Fernandao!.Kardeşim değişiklik yanlış olabilir. Ben olsam ben de çıkartmazdım Van Persie’yi. Ancak hocayı ıslıklamak ta ne oluyor ? Bu nasıl bir tahammülsüzlüktür böyle? Eğer kalecisi Tolga’yı ıslıklayan Beşiktaş taraftarını, Selçuk ve Burak Yılmaz’a takan Galatasaray taraftarını kendimize örnek alıyorsak hiç almayalım. Pereira bence de hata yaptı bu değişiklikte. Morallenen ve kuvvetlenen Van Persie’ye çok ihtiyacımız var kalan maçlarda. Onu 90 dakika sahada tutmak daha doğru olabilirdi. Ama ne olursa olsun hoca bu maçta ıslıklanmayı değil, teşekkür edilmeyi hakediyordu. Ben onun adına üzüldüm. Keyfime resmen turşu suyu sıkıldı. İlk fırsatta hocanın gönlünü alırız umarım ve artık bir günah keçisi seçip onu ıslıklama huyundan da vazgeçeriz.
mail : alp.eralp@abcspor.com
twitter : @alperalp72
