Kar yüzünden tatil edilir mi edilmez mi düşünceleriyle öğlen saatlerinde Eskişehir’e vardım.”Pek te fazla umudum yok maçın oynanacağına dair” derken bir de ne göreyim? Neredeyse kardan eser yok. Sadece ara ara serpiştiren cılız bir yağış, o kadar. Ama soğuk yerli yerinde, hakikaten dondurucu cinsten.

Maçın başlamasıyla birlikte ise bu güzel düşünceler yerini şaşkınlığa bırakıyor bende. Son zamanlarda oyunu pozitif yönde gelişiyor dediğim Fenerbahçe bir hayli etkisiz başlıyor maça. Genel bir konsantrasyon eksikliği var sanki takımda. Eskişehir’in tabeladaki yeri ”nasıl olsa yeneriz” havası yaratmış gibi futbolcularda. İkili mücadelelerde Eskişehir daha istekli, daha sağlam basıyorlar topa. Fenerbahçe aynı mücadele ile karşılık vermeden pabucun pahalı olduğuna devre sonuna doğru uyanıyor ancak.

Evet yine rakibe pozisyon vermeyen bir Fenerbahçe var sahada ama Engin dışında çok ta tehlikeli bir oyuncusu yok Eskişehirspor’un. Ozan yine Diego’nun pozisyonunda ve bu hem ona hem takıma çok yaramıyor. Bence Ozan’a çok ta iyilik yapmıyoruz onu bu mevkide oynatarak. Özellikle ilk yarıda çok top kaybeden bir Gökhan Gönül ve bana biraz kalınlaşmış gözüken, temposunu kısmen yitirmiş bir Caner var sahada. O yüzden kanatlar da rakip 10 kişi kalana kadar pek işlemiyor.

Son söz de hakeme, %100 penaltısını vermeyip, son derece tartışmalı bir kararla Fenerbahçe’ye bir sene sonra ilk penaltıyı çalıyorsun. Devre bitimi topu fırlatıp küfür eden Alpaslan’ı atamayıp, daha sonra saçmasapan bir kararla oyun dışı bırakıyorsun. Bir hakemin en yapmaması gereken şey ”hatayı hatayla telafi etmeye çalışmaktır”. Alper Ulusoy kusura bakma ama sen bu işten hiç anlamıyorsun!
mail : alp.eralp@abcspor.com
twitter : @alperalp72