İlk turda oynadığı 10 karşılaşmayı fire vermeden kazanmayı başaran Moskova temsilcisi, Euroleague’de yenilgisiz olarak yoluna devam eden tek takım olarak geldiği Ülker Arena’da, sarı-lacivertlileri uzatmaya giden maçta 84-81 yenmeyi başardı.
Her mevkiide en az 2 kaliteli oyuncuya sahip Avrupa’nin en pahalı takımı karşısında, ilk dakikalar haricinde başa baş mücadele eden sarı-lacivertlilere tek kelimeyle yazık oldu dersek inanın abartmış olmayız!
Oyun kurucu gibi oyun kurucu diye sene başından hatta 2 sezon öncesinden beri söylüyoruz, yazıyoruz.. Daha ilk resmi maçı ve takımı, koçu tanıyacak kadar vakti olmamasına rağmen, süre aldığı 28 dakikada 6 asist yapan ve hücum kalitesi olmasa da sert savunması ile göz dolduran Nikos Zisis, ne demek istediğimizi biraz olsun anlatmıştır diye düşünüyorum.
Yunan guard daha önceki yazımızda da belirttiğimiz gibi, kesinlikle bir yıldız değil ama takımdaki diğer oyun kuruculara kıyasla, en negatif bakışla bile tam anlamıyla bir Abdurrahman Çelebi! Ama Zisis’in gelişiyle puzzle tabii ki tamamlanmadı.. En az bir oyun kurucu kadar eksikliği çok net olan 5 numara, pota altında hem defans hem ofans anlamında FB Ülker cephesi için çok büyük bir problem.
Rakip uzunu arkasına alıp, ite ite potaya sokacak bir pivot olmaması, hem rakip defanslarin dış oyuncuları bırakıp ikili sıkıştırmaya gelmemesini sağlıyor hem de ikili sıkıştırma gelmediğinde, bire birde kolay sayı bulmalarını engelliyor! Verilen ve alınamayan onlarca hücum ribaundları ile rakip uzunlara boyalı alanda rahatça hareket imkanı sağlayan trafik de çabası..
Zaten bu defo sadece benim paranoyam olsa, ZOC da elinde 3 pivot varken, 4 numara özellikli Jan Vesely’yi her sıkıştığında o pozisyonda kullanmazdı!
CSKA çok güçlü bir takım ve iki ayrı 5 çıkartsa da, ikisi birden F4 yapabilecek kalitede oyunculara sahip. Özellikle 1 numara rotasyonuna baktığımızda; Teodosic-De Colo ve Aaron Jackson üçlüsü toplamda bir senelik 7 milyon Euro maliyeti olan ve en kötüsü, diğer her Euroleague takımında ilk 5 çıkacak kalitede isimler..
Ama FB Ülker de Euroleague’de konu mankeni olup, gidebildiğimiz yere kadar gidelim mantalitesinde kurulmuş bir kadro değil. Ruslar F4‘ü ne kadar istiyorsa, başını, sponsoru, seyircisi, yani tüm camiası ile Fenerbahçe’nin de hedefi bu !
İki eksik halkadan, oyun kurucu bölgesine süper bir yıldız olmasa da, takıma fayda sağlayacağı aşikar Nikos Zisis transfer edildi. İyi mi oldu, daha iyisi alınabilir miydi orası tartışılır ama en azından öyle ya da böyle bir hamle yapıldı. Şimdi sıra pivot transferinde..
Ribaunt yüzdesi yüksek, sırtı dönük hem ofans hem defansta başarılı olabilecek kalitede bir uzun alınırsa, bu takımın CSKA-Barca-Real de dahil hiçbir TOP16 ekibinden eksiği kalmaz!
Bu defo kapanmazsa, bence yoruma açık olmayan boyalı alan sendromu, özellikle bu ayardaki takımlarla oynanacak her maçta suratımıza çarpacak ve F4 hayallerimizi maalesef bir başka bahara atacaktır. İstatistiklere baktığımızda toplamda 44-43 gerideydik, yani arada bir fark yok denebilir ama kilit noktalarda o kadar çok hücum ribaundu verildi ki..
Bu arada, ZOC neredeyse her maça Semih ile başlıyor ama sanki ‘futbol maçındaki gibi çıkan oyuncu yeniden giremez kuralı varmış’ gibi, kenara geldi mi orda buhar olup bir daha oyuna dönemiyor. Bugün de aynısı oldu ve maça başladıktan sonra 2.37’de çıktı, her zamanki gibi bir daha parkelere dönmemek üzere!
Usta koçun Zoric sevdasını da cidden anlayamıyorum. O da, bir diğer pivot Oğuz Savaş da F4 ayarındaki takımlar için, özellikle savunma anlamında maalesef yetersiz pivotlar. Semih de komple bir oyuncu değil yanlış anlaşılmasın ama bilekleri daha titrek olsa da, en azından ribaunt kalitesi diğer iki isme göre çok daha yüksek.
Bir başka anlamadığım konu da, takıma gerçek bir oyun kurucu alınmasına rağmen, topu hala Goudelock’un getirmesi ve birçok pozisyonda bire bir hücumu zorlamak zorunda kalması! Hem çok yoruluyor, hem gereksiz top kayıpları yapıyor hem de zaten sıfıra yakın katkı verdiği savunma direnci iyice dibe vuruyor.
FB Ülker’in en önemli hücum silahı kabul ve bugün de attığı 19 sayı ile maçın skorer ismi oldu ama savunma defosu yüzünden attığı kadar da attırıp, tuttuğu oyuncuya da bir o kadar skor imkanı sağlıyor. Seti Goudelock’un hazırlamasından ziyade, setler ve perdeler ona göre hazırlanırsa, hem takım hem kendi performansı çok daha artacaktır diye düşünüyorum.
Maçı yine de kazanabilirdik.. Cidden yazık oldu. Sonuçta kaybettiğimiz takım Euroleague’in en önemli F4 adaylarından.. Sahaya çıkan 5’ler arasında belki çok büyük bir uçurum yok ama 10-12 kişiye baktığımızda, açık ara Avrupa’nin en derin rotasyonuna sahipler. Teodosic- De Colo-Markoishvili- Hines gibi çok önemli oyuncular bench’ten oyuna girdiler ve daha bu kadroya sakatlığından dolayı oynayamayan Avrupa’nın oyun kurucu zekâsına sahip en önemli 4 numarası Victor Khryapa da katılacak.
Ben bu maçtan bağımsız olarak CSKA’nin grubu lider bitireceğini düşünüyorum ve 2.lik koltuğu çok büyük önem kazanıyor. TOP8’e 2.sırada girmek demek, eleme turunda saha avantajı anlamına geliyor. Ama Sarı lacivertliler adına 14 maç sonunda ilk 2’de yer alabilmek çok kolay olmayacak! Sonuçta grupta CSKA haricinde, bu seviyelerde oynamayı çok iyi bilen Spanoulis’li Olympiakos ve Heurtel transferi – iyileşen Krstic ile çok yönlü bir ekip haline gelen Anadolu Efes gibi FB Ülkerden kadro kalitesi kötü olmayan takımlar da bulunuyor.
Tabii ki biz gruptan FB Ülker kaçıncı sırada bir üst tura çıkar diye papatya falı açarken, beklenmedik 2-3 mağlûbiyet ile ilk 4 dışında kalmak da var! Onun için her maç hatta olası bir ikili-üçlü averaj durumlarından dolayı her sayı çok önemli.
TOP16 turundaki 2.karşılaşma 9 Ocak’da, bu sene 20 sayı/ 6 asist ortalaması ile oynayan en önemli silahları Rochestie’nin sakatlıktan dönüşüyle, dün akşamki zorlu Milano deplasmanından 20 sayı farklı galibiyet alan bir başka Rus ekibi Nizhy Novogrod ile.. Sonrasında Spanoulis’li Olympiakos ile içerde ve akabinde de ard arda Milano ve Malaga deplasmanları var. Bu 4 karşılaşmayı da kazanabilirler ama kaybedebilirler de.. Hepsi zorluk derecesi yüksek tam anlamıyla bıçak sırtı maçlar.
Daha 13 maç var ve uzun bir maraton diye düşünülebilir ama birbirine yakın kalitedeki takımların olduğu TOP16 gruplarında, makas ilk haftalarda olumsuz anlamda açılırsa, ilerleyen haftalarda onu kapatmak hiç de kolay olmayacaktır.
Onun için dün gece uzatmada kaybedilen maçı unutup, ‘en önemli maç ilk maç’ mantığıyla Rusya’dan galibiyetle dönmek şart!
Yazarın diğer yazıları için tıklayın