İlk mesajı hep benden bekliyor diye evrene pozitif mesaj göndermeye bir süre ara verdim, hala göndermiyor, birbirimize trip atıyoruz, şu an yazacağım şeyler biraz negatif olabilir, aldırmayın..
3 haftadır Fenerbahçe’nin maçı yok, bol-bol sosyal medya analizi yaptım ve ben karar verdim:
– Fenerbahçe sittin sene şampiyon olamaz..!
Ali Koç kalsa da olamaz, gitse de olamaz, Mourinho’yu gönderip yerine Pep-Angelotti-Klopp üçlüsünü getirsen de olamaz, Federasyonu komple değiştirsen de olamaz. Çünkü takımlar şampiyon olmaz camialar şampiyon olur.
Okan Buruk 2 maç üst üste beraberlik aldı, 4 gün boyunca Twitter’da TT oldu, istifaya davet edildi, sen hoca değilsin dediler, sen bu takıma layık değilsin dediler. 2 senedir şampiyonluk yaşatmış, CV’si boş olmayan ve ezeli rakibini kendi sahasında 3’lemiş bir takımın hocasının vizyonunu, çapını beğenmeyen bir camia var, bir de Mourinho’yu kovun İsmail Kartal’ı getirin diyen bir başka camia var. Vasata tahammülü olmayan camia mı şampiyon olacak, vasata alıştırılmış camia mı, size soruyorum?
Vasata alıştırılmış taraftarın takımı bugün Samsun’daydı. Hem milli maç dönüşleri zor olur, hem de Samsunspor camiası çok bilenmişti, neresinden baksan zor maçtı.
Mourinho da biraz değişiklik yapmış, Kostić-Maximin değişikliği. Maximin defansa yardım etmiyor, Kostić’i de bir görsek fena olmaz..
Fenerbahçe’nin en büyük sorunu iki bekin top taşıyamaması. Tadić ve Irfancan topla rakip ceza sahası civarlarında buluştuklarında ne kadar etkililerse kendi yarı sahalarında topla buluştuklarında bir o kadar etkisizler, Maximin tam da bu noktada bir çözüm adamı, arıyı-balı boş verin. Bugün Kostic ne yapar göreceğiz.? Beklerin Mert ve Osterwolde’yse İrfancan niye oynamıyor diye sormak zaten bana anlamsız geliyor çünkü fark etmez..
Bir diğer önemli zafiyet ise orta sahada topun üstüne basan bir oyuncu yok, biri bu topa basacak ve gelin diyecek takıma, Szymanski bunu yapamıyor, işte tam burada Irfancan ve Tadić’ten biri olmalı..
Hatta en doğrusu, oynayabiliyorsa Kostić de sol bek oynamalı. Osayi sağ bek. Tandemde Djiku-Becao. Fenerbahçe kadrosu bu kadar. Yeterse yeter.
En Nesyri’nin de ne olursa olsun iki-üç maç ilk 11 başlaması lazım ki et mi balık mı anlaşılsın, eski takımı istiyorsa da geri yollansın veya kalsın. Ben umutlu değilim ama şans verilmiyor..
Coşkulu bir seyirci atmosferinde başlayan maçın ilk yarısını 3 bölümde değerlendirmek lazım..
Fenerbahçe’nin topa daha çok sahip olduğu ve rakip ceza sahasında etkili olmaya çalıştığı ilk 10 dakikalık bölüm.
Samsunspor’un oyunu önce dengeleyip sonra sazı eline başladığı bölüm..
Samsunspor’un şuursuzca bastırmaya çalıştığı, Fenerbahçe’nin ise kontratak planıyla fırsat kolladığı 3.bölüm.
Fenerbahçe tam da Samsunspor’un sazı eline aldığı ikinci bölümde ikram denilecek türden bir Tadić golüyle skoru buldu ve ilk yarıyı da önde kapattı ama hiç tat vermedi..
Bu tatsız futbolun sebebi ise pas kalitesindeki bozukluktu. Fenerbahçe’nin bu kadar düşük pas yüzdesiyle oynadığı bir maçı uzun zamandır izlemedim. En başta Dzeko olmak üzere Fred ve Szymanski’nin yapmış olduğu top kayıpları Fenerbahçe’nin hücumda ritmi yakalamasını engelledi. Bu top kayıplarının sebebi ise top stopu, pas şiddeti ve pas isabeti gibi genel hatalardı. Fred çok önemli bir oyuncu ama nihayetinde bir 8 numara, bu kadar pas hatasının olduğu yerde Szymanski’nin devreye girmesi gerekiyor ama O bunu asla yapamaz. Tercih edilen Amrabat ise klasik 6 olduğu için Fenerbahçe orta sahayı kalabalık tutan her takıma karşı bu orta saha ile pas bağlantısı sorunu yaşar. Dzeko bu bölgeyi rahatlatıyordu, o da maşallah istisnasız her topu kaybedince ortaya böyle bir manzara çıktı..
Samsunspor’un daha etkili olduğu ikinci bölümde Fenerbahçe’nin geriden top çıkarmakta, topu ikinci bölgeye taşımakta yine zorlandığını söyleyebiliriz, bu sezon en çok konuşulacak konulardan biri bu.
İlk yarının üçüncü bölümünde Fenerbahçe Mourinho’nun çok sevdiği bir geçiş oyunu pozisyonu buldu, onu da Mert değerlendiremedi. Aslında bu pozisyonun benzerlerini de buldu ama yine pas hataları sebebiyle kontratak başlamadan bitti..
Bu arada Fenerbahçe kalesinde sadece bir pozisyon verdi ilk yarıda. Başarılı kabul edebiliriz..
İkinci yarıya Samsunspor etkili başladı bile diyemiyorum çünkü henüz başıydı ki Mert Müldür’ün arkasına atılan bir topta Samsunspor hemen golü hem de morali buldu..
Bu dakikadan sonra gözler Mourinho’ya çevrildi, 3 hamle birden yaptı, Maximen ve İrfancan’ı beklendiği üzere oyuna aldı, Çağlar’ı da yanına ilave etti ve Maximen şahsi gayretiyle skoru 2-1’e getirdi. Bal yapmayan arı falan filan diyen futbol cahillerine bakmayın, bal yapan eşek arısıdır kendisi.
Fenerbahçe bu golün üzerine yatmak gibi bir hata yaptı. Osterwolde’nin yerine giren Samet’le de iyice gömüldü. Orta sahadan Fred de çıkmıştı, uzaklaştırılan her top duvardan döner misali kaleye geldi, gol de geliyorum dedi aslında ve geldi..
Mourinho’nun bu şekilde geriye yaslamasını takımın yadırgadım. Böyle yaslanılmaz. Mesela İsmail, Mert Hakan gibi top yapabilen dirençli iki oyuncudan birini oyuna alabilirdi. Ayrıca Mourinho’nun Szymanski inadına hiç bir anlam veremiyorum. Bu adam formsuz falan değil, bu adam kapasitesiz bir oyuncu, tekniği sıfır.
Sonuçta Fenerbahçe sırat köprüsüne tekrar geldi bu puan kaybıyla, tökezledi ama öne geçtiği bir maçta tökezlemek çok tartışmayı beraberinde getirir. Mourinho tartışılır, olabilir. Mourinho doğru isim de olmayabilir ama Fenerbahçe taraftarı hep daha iyisi ve daha fazlası için yönetime baskı kurmalı. Bu köprü sırat köprüsü de olsa altından daha çok sular akar. Bir 10 numara, bir stoper ve bir sol bek transferi için umarım ara transfer dönemi çok geç olmaz..
mail: bruno.monte@abcspor.com
twitter: @BrunoMonte1907