https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

TARİHİ REZALET

Okunması Gerekenler

TARİHİ REZALET

En son sözü başta söylemek gerekirse, Beşiktaş camiası için unutulmayacak derecede travmatik ve utanç verici bir derbi oldu. Evet adı üzerinde bu bir derbidir, büyük takımlar karşı karşıya geliyorsa her türlü sonuç mümkündür.

Özellikle de rakibini hafife alanlar, rehavete kapılanlar derbilerde her daim cezalandırılırlar. Ama dün Beşiktaş taraftarına yaşatılan şey sıradan bir kayıp değildi. Eminim Beşiktaşlılar dün ikinci yarıdaki rezaleti izlemektense mağlup olmayı tercih ederlerdi. Beşiktaş takımı bu derbide şanssızlıkla falan kaybetmedi, tamamen plansızlığın ve korkaklığın mahkumu oldu.

Sadece ilk 35 dakikada oyun üstünlüğünü elinde tutabildi Siyah-Beyazlılar. Sonrasında ahı gitmiş vahı kalmış, tarihin en kötü Fenerbahçe’sine karşı bile geri çekildiler. Buna rağmen her zaman olanın aksine, kırılma noktası Beşiktaş’ın lehine oldu. 35-45 arası tamamen geriye yaslanmasına rağmen ilk devrenin uzatma anlarında Fenerbahçe yerine golü bulan Beşiktaş oldu. Ama bu bile maçı koparmaya yetmedi! Dünya üzerinde zannediyorum ki Beşiktaş kadar kendine özgüvensiz, her zaman acaba dedirten, en ufak bir tökezlemede tepetaklak olan başka bir takım daha yoktur!

Bizler Valeranga maçında devreyi 3-0 kapattıktan sonra 9 dakikada 3 gol yiyerek Avrupa’dan elenmeyi görmüş bir nesiliz, bizden öncekiler de Malmö, Steagul gibi travmalardan dolayı bu durumlara aşinadır. Ama yeni nesil Beşiktaşlılar buna alışık değildi, aksine Benfica maçındaki gibi bunun aksini başaran bir takım görmüşlerdi. Dün geceden itibaren artık ilk travmalarını yaşamış oldular maalesef.

Şenol Güneş son 3 haftanın iyi futbolla kazanan kadrosunu bozmayarak doğru tercihte bulunmuştu aslında. Sadece cezalı Ljajic yerine Kagawa ile başlanmıştı, ki başka bir alternatif de yoktu. Beşiktaş hızlı başladığı maçta golleri de üst üste bulmuştu. Beşiktaş’ın yerinde bir başka büyük takım olsa, rakibini bu vaziyette yakalamışken taraftarının da coşkusuyla tarihi fark fırsatını heba etmemek için varıyla yoğuyla saldırırdı, farkı arttıramasa bile rakibinin sahasından çıkmasına izin vermemiş olurdu. Ama Beşiktaş’ın başında Fenerbahçe takımına karşı antrenörlük kariyeri boyunca kompleksi olan bir teknik direktör bulunduğu için ne yazık ki korkakça geri çekildiler.

Daha skor 3-1’e geldiği anda bu kulübün genlerini ve hocasının ne kafada olduğunu az çok çözmüş biri olarak tribünde “eyvah” dedim. O yenilen bir golün ne kadar büyük bir tehlike olduğunu biliyordum; zira sahada kendine güveni olmayan bir oyuncu topluluğu, kenarda oyuna müdahale yetilerini tamamen kaybetmiş ve hükmü kalmamış bir hoca, tribünde de sadece takım iyiyken destek verip kötü oynadığında susan, klasik özelliklerini tamamen yitirmiş bir taraftar topluluğu vardı. Bunca eksinin bir araya gelmesi de doğal olarak böyle bir rezaleti ortaya çıkardı.

Yazının başında dediğim gibi, bu bir derbidir ve her sonuca açıktır, kabul. Ama sen kendi evinde 3-0 öne geçip sadece 12 dakika içinde 3 gol yiyemezsin! Bunun affedilir bir tarafı yoktur ve bazı bedelleri olmalıdır. Koskoca bir ikinci yarı boyunca Beşiktaş yarı sahasından çıkamadı yahu! Sanırsın karşısında M.City var! Herkesin alay konusu olacak derecede zavallı hallere düşmüş bir rakibine karşı bu hallere düşüyorsun, sen o takımın alay konusu haline geliyorsun! Bu rezilliğin kesinlikle sonuçları olmalıdır.

Geçen sezon Galatasaray bu statta Beşiktaş’a karşı benzer durumlara düşmüştü, 7-8 gol yiyebileceği bir maçı 3-0 mağlubiyetle kapatmıştı. Ve çok değil, bir iki hafta içinde liderin sadece 1 puan gerisinde olmalarına karşın hocaları Tudor’u kovdular! Yerine gelecek hocanın şampiyon yapacağının bir garantisi yoktu, ama Tudor ile kesinlikle şampiyon olamayacakları açıktı. Ve camia olarak bir büyük kulüp refleksi göstererek ciddi bir baskı oluşturup hoca değişikliğine gittiler. Şu anda Beşiktaş camiasının da yapması gereken budur.

Geçen sezon Beşiktaş takımı son haftalara kadar şampiyonluk yarışının içinde oldu, sezon içerisinde Avrupa’da da rekorlar kırıldığı için ligde 4. olunmasına karşın Şenol hocayla yolları ayırmak gündeme gelmedi. İkinci kırılma noktası bu sezonun ilk çeyreği biterken yine kendi evimizde aldığımız 4 gollü Genk mağlubiyetiydi. Bana göre o gün Beşiktaş neşteri vurup hocayla vedalaşmalıydı, bu yapılabilse sezon da kaybedilmeyebilirdi. Bu fırsatı da kaçırdı Beşiktaş yönetimi. Ama dün yaşanan rezaletin ardından artık Beşiktaş taraftarının tahammülü kalmamıştır.

Ligin bitimine 11 hafta kalmışken lig ikinciliği ve şampiyonlar ligi bileti de tamamen kaçsın istenmiyorsa hemen yeni bir hoca ile yeni bir hava yakalanmalıdır. Sezon sonu ayrılacağı herkesin malumu olan, aklını bir senedir milli takımla bozmuş olan bir teknik direktörle bir gün daha vakit kaybetmenin en ufak bir mantığı yoktur. Eğer bugün gerekli hamle yapılırsa hem yönetim olarak takıma verilmesi gereken mesaj verilir, hem de sezonun kalanı ve yeni sezon için şimdiden yeni bir sayfa açılır.

Şahsen, tüm ömrünü Real Madrid gibi bir kulüpte geçiren ve bu sezon Beşiktaş’ta da tecrübe kazanıp kadroyu iyice tanıyan Guti ile sezonun tamamlanması gerektiği fikrinde olanlardanım. Bu 3 ay bir şans verilsin, ne kadar etki edebildiği bir görülsün derim. Olmazsa sezon sonu yeni bir sayfa açılır, kaybedecek ne kaldı ki…

Yazarın diğer yazıları için tıklayın

mail: olcay.nurlu@abcspor.com

twitter: @olcynrlu

Son Haberler

FENERBAHÇE GİBİ

Önce kızlarımızı kutlamak istiyorum. 2 sene üstüste Euroleague şampiyonluğunu kazanan kadın basketçilerimize ve böylesine yetenekli ve karakterli oyunculardan oluşan...

Benzer Konular