https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

TANRIM BENİ BAŞTAN YARAT

Okunması Gerekenler

1971 yılında Stanford Üniversitesi’nde ilginç bir sosyal deney yapılıyor.

Stanford’un psikoloji bölümünün bodrum katı, bir hapishane gibi düzenleniyor ve bu deney için sağlıklı 24 erkek öğrenci seçiliyor. Öğrenciler, mahkûmlar ve gardiyanlar olmak üzere rasgele iki gruba ayrılıyor.

Sırf gerçekçilik hissi versin diye mahkûmlar evlerinden gerçek polislerce tutuklanıp getiriliyor.

Gardiyanlara üniforma, cop ve güneş gözlüğü veriliyor.

Peki, neler oldu dersiniz?

İlk gün sıradan geçti, ama 2. günden itibaren gardiyanlar otoriterleşmeye, mahkûmlar ise itaatkâr, pasif bireyler haline gelmeye başladılar.

Gardiyanlar, mahkûmlara psikolojik şiddet, aşağılama, anlamsız ceza oyunları vs uygulamaya başladı, isyan çıktı, herkes bunun bir oyun olduğunu unuttu ve 14 gün sürmesi planlanan deney 6.günde sonlandırılmak zorunda kaldı.

Sonuç:

Güç verilen kişi denetim olmazsa zorbalığa meyledebiliyor, roller ahlâkî değerlerin önüne geçebiliyor..

Şu bizim meşhur “Koltuk” meselesi de bir deney ortamı aslında.
Oturanı yavaş yavaş değiştiriyor.
Başta ‘hizmet’ diye oturuyorlar,
sonra ‘yetki’ diyorlar..
En sonunda da ‘ben olmazsam olmaz’ noktasına geliyorlar.
Yetkiyle şiştikçe şişiyorlar ve bir o kadar eleştiriye kapanıyorlar.
Kendilerini özgürlükçü olarak itham ediyorlar ama artık demokrat özelliklerini kaybediyorlar ve koltuktan kalkmamak için her şeyi yapıyorlar.
Çünkü o koltuk artık sadece bir mobilya değildir, kimliğinin yerine geçmiştir.

Türkiye’nin en zengin kişilerinden birinin neden bu koltuğa yapışıp kaldığının izahı bu deneyde gizli ve bu koltuktan gönüllü olarak kalkmayacaktır ama kaybeden Fenerbahçe’nin zamanı olacaktır çünkü kongre yapılsa bile Eylül ayında yapılacak, transferler de şimdiki yönetim tarafından yapılacak.
Belözoğlu ile biten sezondan bu yana dikkatimi çeken bir şey var.

Her transfer dönemi öncesi Fenerbahçe taraftarı aynı noktaya geliyordu:
“2-3 tane nokta transferle önümüzdeki sezon ligin tozunu atarız fikri hakim oluyordu hemen herkeste.

Ama bu sezon?

Bu sezon sonu itibarıyle ben aynı noktada değilim, tanrım beni baştan yarat projesi gerekiyor..

Misal, önümüzdeki sezon takımda kalmasının fayda sağlayacağını düşündüğüm üç tane oyuncu var bu yıl takıma katılanlardan:

Škriniar, Maximin ve Kostić..

3’ü de kiralık. Büyük ihtimalle önümüzdeki sezon 3’ü de bizimle olmayacak.

Mevcut yönetim bu 3 oyuncudan daha pahalısını bulup alır, bunu gerçekten yapabilir, buna tüm kalbimle inanıyorum ama daha iyisini bulamaz da, alamaz da..

Kaleci transferi de yapılacak, stoper transferi de. Osayi giderse bek alınacak; orta saha, forvet, santrfor… aklına ne gelirse transfer edilecek. Hisse satışı yapan Ali Koç son mermiyi sıkacak..

7 senede bir tane forvet, bir tane kaleci alamayan yönetim bu mental yükün altından sizce kalkabilir mi?

Ya size soruyorum, en az 6-7 hafta hiç bir katkı veremeyeceği aşikar Talisca’yı kurtarıcı sıfatıyla devre arasında transfer eden ve eşek yüküyle de para sayan futbol aklı bu kadar oyuncuyu doğru bir şekilde bir araya getirebilir mi?

Hadi bir şekilde bir araya getirdi diyelim, bu oyuncuları Mourinho’ya versen istediğin sonucu alır mısın?

Şimdi diyeceksiniz ki her sene hoca mı değişecek? Yuh artık, Mourinho’yu da mı kovacağız?

Mourinho nitelikli bir dolandırıcı mıdır, yeteneklerini yitirmiş bir hoca mıdır, devri geçmiş midir yoksa sadece bu topraklara adapte olamamış büyük bir hoca mıdır gibi sorulara yanıt aramayacağım, görünen üzerinden yürüyeceğim ve biraz mercek altına alacağım çünkü Fenerbahçe taraftarında başkana olan güven sıfır, önümüzdeki sezon da Mourinho ile devam edilmeli diyenler azınlık sayılmaz ama onların da sesleri çok cılız çıkıyor çünkü dediklerine kendileri bile inanmıyor.

Ligin kalitesi çok düştü, iki takımla diğerleri arasındaki makas anormal açıldı, 90-100 puanlar havalarda uçuşur halde, önce bunu bilelim..

En Neysyri’nin bonservis ücreti ve bir yıllık maaşının toplam değerinden az tam 10 tane takım var ligde. Yarıdan fazla.

En Nesyri+Talisca maliyeti diyelim, ligdeki 14 takımın her birinin toplam değerinden daha büyük.

Fenerbahçe’nin iki maçta da yendiği takımların listesini koysam şuraya, takım değerini de koysam, oturup ağlarsınız ama ağlamayan tek bir kişi var Jose Mourinho, kesinlikle takmıyor ve her fırsatta hem Türk futbolu ile hem de Fenerbahçe ile dalga geçiyor. Cenk’i oynatmadığım için çok pişmanım diyor ve lig bitmiş. Tablo bu.

Mourinho’nun Fenerbahçe’ye ne katkısı oldu diye düşünüyorum fubol adına, Trabzonspor deplasmanında kazanılmış maçın haricinde de aklımda kalan özel bir maç yok..

Düzenli bir 11 oluşturamadı. Defansın tandemini bile bulamadı. Samet, Çağlar ve Szymanski konusundaki ısrarlarıyla 12 figüranlı ligde puan kayıpları yaşattı. Bir tek Yusuf Akçiçek diye bir yıldız adayı çıkardı, küstürdüğü oyuncuların sayısı çok daha fazla..

Benim gördüğüm şu: Hatayspor maçı hezimeti 2025-26 sezonu fiyaskosunun ayak sesleridir. Futbolcuların yüzünden düşen bin parça. Szymanski bile mutsuz.
Szymanski bile diyorum çünkü hak ettiğinden misli misli fazla dakika aldı..

Fenerbahçe’li oyuncular psikolojik olarak kötü durumdalar, basketbol branşındaki başarı biraz daha üstlerindeki baskıyı artırdı, Fenerbahçe’nin acilen silkinmesi gerekiyor ama bu bir iki tane janjanlı futbolcu transferi ile olacak bir şey değil.

Fenerbahçe’nin acilen kongreye gitmesi gerekiyor, yönetimin güvenoyu alması lazım. Aslında yönetimin gitmesi lazım ama belli ki gitmeye niyetleri yok, yüzünde de gözleri yok.

Peki Mourinho bunu düzeltemez mi? Ali Koç burada kaldığı sürece düzeltemez.

Ali Koç Mourinho için aileden biri diyor, burada zaten yağlı-ballı bir durum var hatta can ciğer kuzu sarması bile olabilir, Mourinho ile aralarında bu saatten sonra arzu edilen mesafeye gelinmez..

Öte yandan Mourinho’nun bilinç altına yanlış program yazıldı, düzeltemezsin..

Ben buradayken beni şampiyon yapmayacaklar dedin bir kere ve Mourinho’ya ilk söylediğin şey yapı oldu, kapı oldu, cam tavan oldu. Mourinho da doğal olarak hiç bir şeyi ipine takmıyor çünkü cebinde bahanesi var:
Mourinho diyor ki ben işimi yaptım, liginizi tüm dünyaya rezil ettim. Bu ligde şampiyon olamamak benim adıma bir kariyer kaybı değil diyor bir anlamda da.

Yine de gitmem diyebilir, inat edebilir ama Mourinho ile önümüzdeki sezon da devam ederse yeni bir fiyasko yaşanacağı ortada. Üstelik de daha büyük bütçelerle.

Her şeye rağmen Mourinho’nun kariyeri ve istatistikleri bir sezon daha burada kalmasının makul olduğunu gösteriyor.

“Mourinho’nun devri geçti, tazminatör, topu rakibe vererek oynatacağı oyunlar sizi tatmin etmez diyerek ilk günden bu yana muhalefet edenelere kulağımızı tıkadık ama şu an için haklı çıkmış gibi görünüyorlar.

Şöyle bir gözlerimi kapatıp film şeridi misali bu sezonu hayal ettiğimde tüylerim diken diken oluyor. Hele ki o derbi dizilişleri aklıma geldikçe çıldıracak gibi oluyorum. Talisca, Tadić, Dzeko, Nesyri gibi koşma özürlü adamların arkasında sadece Fred ve Szymanski’yi düşününce halen daha dehşete düşüyorum, kâbus gibi..

Öylesine güçlü bir CV ve öylesine bir istatistik ki, kovun gitsin demek de zor, bu konuda yönetimi anlayabiliyorum. Mourinho ile bir sezonu daha yaşamak halen daha makul seçenek gibi duruyor çoğu kişi için ama hangi Mourinho?
Eğer Mourinho bu Mourinho ise aynı şarkıyı onun da söylemesi lazım:

– Tanrım beni baştan yarat..

Böyle bir şey mümkün mü?

O halde?

Ya yönetim gitmeli ya Mourinho.. Doğrusu ikisi de..

mail: bruno.monte@abcspor.com

twitter: @BrunoMonte1907

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Son Haberler

YAPI VE REÇETE

YAPI VE REÇETE 25 Mayıs 2025 Pazar günü Avrupa’da iki sarı-lacivertli takım şampiyonluğunu ilan etti. Bunlardan biri tarihinde ikinci kez...

Benzer Konular