Geçen sezonun şampiyonu sezonu Sepahan maçıyla açtı. Her ne kadar hazırlık maçları geçen ağır idmanlar, yorucu saatler, bulunan ortamın iklimi vs gibi sebeplerle çok fazla soru işaretlerini gidermeye yetmese de Fenerbahçe taraftarı için umut dolu bir 90 dakika geride kaldı. Diego ve geçen senenin yedek kulübesine mahkum oyuncularının iyi oyunu akıllarda kalan ilk izlenimlerdi.
Gelelim yazımızın kahramanına bu isim Fenerbahçe’yi hem mental hem de fiziki açıdan son yılların en fit takımı haline getiren kişi yani Teknik Direktör Ersun Yanal’dan başkası değil.
Sade bir imza töreni ve tek kare fotoğrafla takımın başına geçen Yanal hem uzun yıllardır hasretle beklediği göreve gelmiş hem de takımın sorumluluğunu alarak ciddi manada büyük bir yükün altında bulmuştu kendisini. Buna birde kendisinden önceki teknik adam Aykut Kocaman’dan kalma transfer politikası ve yapılmış transferlerde eklenince bu söylem tam manasıyla yerli yerine oturuyordu . Zira her hoca kendi istediği futbolcularla kendi istediği yardımcılarla çalışmak isterken Ersun Hoca Aykut Kocaman’ın takımı ve yine Aykut Kocaman’ın yardımcılarıyla çalışmayı kabul ediyordu. Kimimiz buna cesaret kimimiz ise forma aşkı desekte Ersun Hoca ikisinin de ötesinde Aykut Kocaman’a olan saygısı ve ona olan güveninin neticesinde böyle bir olaya dahil olduğunu her fırsatta dile getiriyor hem takım kalitesinden hem de yardımcılarına olan güvenden her fırsatta bahsediyordu. Nitekim oyuncu grubu da kısa zamanda hocalarını bağırlarına basarak onun verdiği görevlerini harfi harfine yerine getiriyor ve bu özgüven ve sevgi beraberinde de başarıyı kaçınılmaz son olarak karşımıza çıkarıyordu. Her hafta maçtan önce futbolcular tarafından organize edilen maç yemekleri kamplara futbolcuların eşleri ve çocuklarıyla birlikte katılarak yaptıkları organizasyon bütün takımın bir ailenin parçası olduğu gerçeği ve daha bir sürü unsur sarı lacivertlileri takım haline getiriyor günden güne daha kuvvetli bir bağ ile daha büyük bir düğüm haline getiriyordu. Bu kadar olumlu unsurun oluştuğu ortamda rakiplerinin de boğuştuğu bin bir zorluk Fenerbahçe’yi neredeyse kendi kendisine rakip olacak şekilde rahat bir hale sokuyor bu durumda da şampiyonluk kaçınılmaz oluyordu.
Gelelim bu seneye bu sene tam manasıyla Ersun Yanal yılı olacağına benziyor zira hem hoca ne istediğini artık daha fazla biliyor hem de yönetim ve futbolcular hocaya ne sunacaklarını fazlasıyla biliyorlar. Buna ek olarak da geçen senenin en büyük eksikliği olan 10 Numara Pozisyonu için sezon kapanışının hemen akabinde alınabilecek en iyi alternatiflerden birisi alındı . Diego Ribas Alex sonrası yokluğu kapatabilecek ender oyunculardan birisi olarak adlandırılıp o beklentilerle transfer edildi. Yine hoca adil kararlar ışığında takımdaki futbolculara formayı adil dağıttığını ve hak edenin formayı giyeceğini forma numarasının veya kariyerin önemli olmadığını herkese gösterdi . Zira geçen senenin kaybedeni olması en kuvvetli adayı Kadlec bu senenin şimdiden en fazla forma giymesini beklediğimiz oyuncusu pozisyonunda. Yine geçen senenin kulübeye en yakını Mehmet Topuz’un da bu sene ilk 11 de olmasa bile rotasyonda formayı kapacağını hemen herkes gözlemledi.
İlk 11 konusunda diğer takımların oyuncu grubu ve formasyonu hakkında papatya falları açılmaya başlandığı şu günlerde Fenerbahçe futbol takımını sakatlık ve ceza harici hemen herkes ezbere sayabilecek bir duruma geldi . Bunda da hocanın payı azımsanmayacak kadar fazla. Kazanan takım bozulmaz diye bir deyim futbolun doğasında var ona tamamen katılıyorum ama o oyunculara kazanma arzusunu aşılayan ve beraberlikle yetinmemeyi felsefe edinmelerini sağlayan adamı Ersun Hocayı da pas geçmemek gerektiğini düşünüyorum.
Zira Diego transferi sonrasında hocanın takımının yavaş yavaş ama yine sağlam adımlarla ilerleyeceğini ve sezon sonu ipi göğüsleyen takım olacaklarını tahmin etmek çok zor bir durum değil.
Bende buradan bu vesileyle hem Fenerbahçe camiasına hem de Tüm spor camiasına Fair Play ruhu yüksek adil yönetimlerle hak edenin kazandığı futbol harici durumlarının konuşulmadığı sakatlıksız sorunsuz bir yeni sezon diliyorum.
Son olarak Feyenoord Karşısında kazanan Beşiktaşımıza İstanbul’da turu geçmesi için iyi niyet dileklerimi iletiyorum ve bol şans diliyorum . Haydi Kartal gönlümüz dualarımızla bir kez daha seninle..