Bilgisayarda bir sorun olduğunda, tuşlar kitlendiğinde ya da programlar çalışmaz olduğunda, yani tıkanıp kaldığınızda IT’ci arkadaşların sarıldıkları en etkili çözüm bilgisayarı re-start etmek yani yeniden başlatmaktır. Genelde de ise yarar bu çözüm!
Bu gece de Moussa Sow, Fenerbahçe’nin kitlendiği, tıkandığı, bir nevi başı kesik tavuk gibi ne yaptığını bilmez bir şekilde oynamaya başladığı maçın son bölümünde attığı golle lige bir re-start ayarı çekmiş oldu. Üç büyük takım birer puan farkla sıralandı, lig adeta yeniden başladı.
Maçın ikinci yarısında Brugge maçı yorgunu Beşiktaş’ın oyundan düşmesini bekliyordum ben açıkçası. Oysa tam tersi oldu, Fenerbahçe oyun disiplininden giderek koptu, adeta Beşiktaş’ın golü geliyorum diyordu.
Yalnız Fenerbahçe’nin bazı mazeretleri olduğunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Maç başlamadan Gökhan Gönül’ün sakatlanması, ilk devre Meireles’in sakatlanarak çıkması, Emenike’nin gördüğü tepki sebebiyle hem futbolcuların hem de tribünlerin konsantrasyonunu kaybetmesi ve son olarak ta ikinci devre basında Kuyt’un sakatlanarak çıkması hep üstüste geldi.
Tabii Emenike olayı maça damgasını vurdu.Bu olayla ilgili hem Emenike’nin hem de tribünlerin eleştirilecek yanı çok. Seyirciyle ilk takışması değil bu Emenike’nin. Eminim ki bunu tekrarlamaması konusunda daha önce uyarılmıştır ama o bir kez daha tribünlere el kol hareketi yapmayı, hatta daha da ileri giderek oyundan çıkmaya teşebbüs etmeyi seçti. İşin açıkçası Fenerbahçe kariyerini de bitirdi. Bundan sonra verimli olması çok zor hatta imkansız.
Çıkarıp attığı formanın ne kadar kutsal olduğunu ona anlatamayanlar da en az onun kadar suçlu. Kötü oynamasına rağmen ısrarla onu Webo’ya tercih edip iyice antipatik hala getiren İsmail Kartal da maalesef suçlu.
Gelelim taraftarlara.Taraftar derken de Emenike’yi yuhalayan Fenerbahçe’lileri de, kaptanları Selçuk ve Tolga’yı yuhalayan Galatasaray ve Beşiktaş taraftarlarını da dahil ediyorum konuya. Hani diyoruz ya, biz Türkiye’de futbolu çok seviyoruz, şöyle muhteşem taraftarımız, böyle etkileyici tribünlerimiz var diye. İşte bu kocaman bir yalan!
Biz sadece başarıya tapıyoruz. İşler iyi giderken tribünler bayram yeri gibi,taraftarlar da dünyanın en vefalı taraftarları ama işler kötü gitmeye görsün ,işte o zaman ne destek kalıyor ne de vefa. Hele hele son zamanlarda iyice moda oldu bu yuhalama işi. Hani Aykut Hoca geçenlerde dedi ya “birbirimizin canını yakmaktan hoşlanıyoruz “ diye. Hakikaten çok haklı.
Biz ne zaman bu kadar sevgisiz bir toplum. ne zaman bu kadar acımasız olduk, neden kendi futbolcumuzu yuhalamayı bu kadar marifet sayar olduk bilemiyorum. Eğer bizim taraftarlık anlayışımız buysa ben taraftar falan değilim arkadaş!
Bu sezon kim şampiyon olursa olsun “taraftarımız sayesinde şampiyon olduk “ demesin. 2014-2015 sezonu şampiyonu tarihte ilk kez “taraftarına rağmen” şampiyon olacaktır. Bu sezon tarihte kuşkusuz “en keyifsiz” sezon olarak yer alacaktır.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
alp.eralp@abcspor.com