BSL’de 2016-17 sezonunun şampiyonu, rakibi Beşiktaş Sompo Japan’ı dört maçta da yenmeyi başaran Fenerbahçe oldu. Böylelikle toplam şampiyonluğunu 7’ye çıkartarak, ülke basketbol tarihimizin efsanevi lokomotif kulübü Eczacıbaşı’yı yakalayan Sarı-Lacivertliler, Euroleague şampiyonluğunun ardından, yerel ligi de “kazasız belasız” aşarak kupaya erişti… mi acaba?
Uzun uzadıya bir inceleme yapmaktansa, bu şüpheci ve nobran soru işaretini izah etsek, kâfi. 2’si Ülker Arena’da, diğer 2’si ise Akatlar Spor Kompleksi’nde oynanan tam dört çekişmeli maç izledik. 2. maç dışındakilerin tamamında ortak bir özellik vardı: Beşiktaş SJ, bütçe maliyetini misliyle aşan bir kadro kalitesi ve taktik kuvvet ile, varı yoğu ezip geçmek için kurulmuş rakibini limitine dek zorladı ve son dakikalara dek asla pes etmedi. Dahası, evinde oynadığı, biri seyircisiz toplam iki maçta da, maçı önde götürmesine karşın, son dakikalarda rakibinin sürreal geri dönüşlerine çok basit hatalar neticesinde uzatmada Fenerbahçe’ye yenik düştü, ve elindeki maçı adeta hediye etti.
Laf-ı güzaf değil elbette bunca kelam; üçüncü maçta Stimac ve Strawberry’nin son 4 serbest atışın sadece 1’inde isabet bulabilmesi, dördüncü maçta ise Weems ve Erkan’ın akıllara, tecrübelere zarar basit hataları aracılığıyla hep Bobby ve Bogdanovic önderliğinde maçı çevirdi Fenerbahçe. Burada Sarı-Lacivertlilerin keskin şutörlerinin devasa clutch oyunları kadar, Siyah-Beyazlıların 40 dakikanın 38’inde sergilediği oyun kalitesine hiç yakışmayacak denli basit ve acemi yanlışlıklarının da rolü yadsınamaz.
O kadar ki, Pınar Karşıyaka ile BSL şampiyonluğunu tatmış bir Strawberry ile Erkan, yıllar yılı Bayern Münih dahil hep Euroleague düzeyinde basketbol oynamış Stimac ve Nanterre ile Fransa ligi ve Eurochallenge şampiyonluğu görüp, Strasbourg ile de Euroleague’de ve ardından Eurocup finalinde mücadele eden Weems, el birliğiyle bu özgeçmişlerine yakışmayacak hatalara imza atıp, akı karaya çevirdi. Koç Ufuk Sarıca’nın da, bu isimlerinkine kıyasla daha yenilir yutulur, görece ufak ölçekli, maç sonu hataları mevcuttu; fakat serinin genelini çok iyi analiz edip umulmadık bir rekabet oluşturduğu için, kendisini oyunculara kıyasen daha mazur görebiliriz. Hele de Thompson yokları oynarken, Weems ise Nanterre’deki süper şutör haline anca bu serinin 4. maçında dönebilmişken (düşünün ki, o vakitler Avrupa’da böylesi şutörlerden sadece iki adet vardı ve ikisinin de ön ismi Kyle idi: Kyle Kuric ve Kyle Weems…).
Diğer yanda ise, Fenerbahçe’nin, oyun disiplini ve düzeni rakibe kifayet etmediğinde veya raydan çıktığında başvurduğu iki imdat çekicinin iş bitiriciliği de her türlü takdire şayandı. Bu seri, yumurtanın İpana ile fırçalanan tarafından hallice oynayan Bogdanovic (MVP ödülü anasının ak sütü gibi helaldir) ve bombacı Bobby olmaksızın, şu an 2-2 eşitlikle sürüyor olurdu. Herkesin durduğu yerde, onlar sahne alıp vurdular. Elbette onların bu kadar bireysel inisiyatif alması Fenerbahçe için genel görünümde hiç iyi bir sinyal değil; lakin en kritik yerlerde, baş etmesi en zor skor farklarıyla bile boğuşup galip gelebilmek için, kazanma alışkanlığı uyarınca, böyle isimler hep elzemdir, şarttır, farzdır. Tıpkı, ortalarda görünmeyip birden 4/5 üçlük atabilen Melih Mahmutoğlu’nun görev adamlığı gibi.
Ek parantezlerden ilkini, play-offlarda gözü dönen ve bunu âdet hale getiren Strawberry’ye adıyorum. Maç sonu hatalarına karşın, takımı ekseriyetle çok iyi sırtladı. İkinci paye, kalite ve ebat farkına karşın Fenerbahçe pota altı devleriyle başa baş mücadele eden, Sertaç dahil tüm Beşiktaş SJ uzun rotasyonuna atfolunuyor. Büyük iş başardılar. En kalifiye Euroleague takımlarının aksine, Udoh, Kalinic ve Vesely’ye karşı ayakta kaldılar ve kafa tuttular. Son parantez ise, 2. maç hariç her maçta kendini aşan, U-20’lerdeki MVP performansına geri dönen Kenan Sipahi’ye geliyor. Kenan böyle oynamayı sürdürdükten sonra, ülke basketboluna kazandırdıklarını on adet Beşiktaş SJ şampiyonluğu ile bile kıyaslayamayız. Çünkü Kenan, ülkemizin geleceği için bu kadar önemli. Tam kendisinden ümidimizi kesmeye yüz tutmuştuk, ilaç gibi geldi inancımıza ve gözlerimize. Devamını da bekleriz…
Fenerbahçe, beklendiği gibi, ve beklenen bir skor ile, yani 4-0 ile şampiyonluğunu ilân etti. Fakat, beklenenin aksine, rakibini eze eze, maçları domine ederek değil; tıpkı bu yıl NBA Doğu Play-off İlk Tur serisinde Cleveland’ın Indiana’yı her maç zar zor ite kaka 4-0 geçmesine benzer şekilde bu 4-0’a ulaştılar. Kendilerine şampiyonlukları için, Beşiktaş SJ’a ise, imkânsızı layıkıyla denedikleri için tebrikler. Beşiktaş’ın Akatlar’ı yanlış şekilde dolduran holigan seyirci kitlesi hariç (ki 3. maçın kaybında en büyük pay, onlarındır), bu seyir zevki müthiş final serisi ve sonuçları, herkese hayırlı ve uğurlu olsun. Biz, kağıt üzerindeki dengesizlikleri sahada dengeleyen iki denk ekibin çarpışmasına şahit olmaktan, basketbol adına her anlamda memnuniyet duyuyoruz… Emeği geçen herkese teşekkürler…
Yazarın diğer yazılarına erişmek için tıklayın
mail: efe.ozenc@abcspor.com
twitter: @efe_ozenc
Youtube: Turuncu ve Siyah