Öncelikle şunu söyleyeyim. Bu sezon kazandığı bir çok maça göre daha etkili oynadı Fenerbahçe. Hele hele galip duruma geçtikten sonra Türkiye’nin en hızlı atağa kalkan,en iyi kontratak yapan takımı Beşiktaş’a karşı 2-0 yenik duruma düşmesine rağmen beraberliği yakalaması takdire şayandı. Mücadelesi iyiydi takımın,pas alışverişleri özellikle ilk devre üst düzeydi.Ama bir futbol maçında yaşanabilecek tüm olumsuzluklar Fenerbahçe’nin başına geldi bu akşam.
Oyuna hakimken ne olduğunu anlamadan 2 tane duran toptan gol yediler,birini Kjaer kendi kalesine atarken,diğerinde de neredeyse rakibe asist yaptı.Ardından süratiyle bir kaç pozisyonda gözümüzün pasını silen Markoviç sakatlanıp çıktı.Maçın sonunda çok önemli bir pozisyonu direkten döndü,Fernandao-Van Persie tercihi geri tepti ve en önemlisi hakem düdükleri oyunun neticesine direkt etki edecek şekilde fazlasıyla aleyhine çalındı.
Maç sonrası bakıyorum,Mahmut Uslu çıkmış isyan ediyor.İsyanında haklı olabilir ama maalesef çok geç kaldı Mahmut Bey. Bu açıklamayı geçen hafta Barış Şimşek Kadiköy’de Fenerbahçe’yi doğrama teşebbüsünde bulunduktan sonra yapacaktı. İş işten geçtikten sonra bu isyanın faydası yok. Bakın ”derbi fatihi” Biliç bile İngiltere’den konuşmuş,”hakemler Fenerbahçe’yi kayırıyor” diye buyurmuş.
Bazı kararlar vardır, sen dersin faul ben derim ki faul yok. Ama bazılarının sana göre bana göresi yoktur. Ersan Gülüm’ün 2-3 kez ikinci sarıdan atılmış olması gerekirken, maçı tamamlamış olması tam anlamıyla bir fiyaskodur! Bırakın maçın sonundaki faullerini, Lazar Markoviç’i sakatlayan ve faul bile çalınmayan pozisyondaki hareketini kime nasıl izah edebilirsiniz? Lamı cimi yok Halis Özkahya bu maçın sonucuna tesir etmiştir net olarak. Bana Selçuk Dereli’nin Baki Mercimek’i atmamak için elinden geleni yaptığı maçtaki performansını anımsatmıştır.
Ha, Fenerbahçe iyi oynadı, hakem haksızlık yaptı derken bazı eksiklikleri de görmezden gelmemek gerekiyor. Tamam karalar bağlamayı gerektiren sıkıntılı bir durum yok. Takım kalitesini yavaş yavaş sahaya yansıtıyor ancak bazı arızaları da yok saymamak gerek. Öncelikle bu sene çok transfer yapıldı,bir çok mevkide oyuncular yenilendi. Bundan sonraki ilk transfer döneminde de eğer bir iyileştirme düşünülüyorsa bu kesin ve net olarak stoper bölgesidir.Fenerbahçe’nin defans göbeği genel takım kalitesinin %100 gerisindedir.
Ortadaki üçlü ise bugün Beşiktaş’ın hızlı hücumlarını son gol haricinde durdurmakta başarılıydı ancak hücuma destek konusunda, başta Ozan Tufan olmak üzere yine tam anlamıyla üretken olamadılar. Evet Fenerbahçe Fernandao ve Van Persie ile pozisyonlara girdi fakat bu pozisyonlarda santraforlar dikkat ettiyseniz ceza alanı içinde yalnızlardı. Beşiktaş defansının hataları da bu pozisyonlara girilmesinde rol oynadı. Demem o ki eğer Fenerbahçe hücumda çoğalmak ,rakip kaleyi gerçek anlamda abluka altına almak istiyorsa bu ancak ve ancak defans hattının biraz daha öne çıkmasıyla mümkündür. Tabii ki geride daha çok boş alan vermeye sebep olacaktır bu oyun tarzı ancak orta saha oyuncularının da otomatikman rakip ceza alanına daha yakın olmalarını sağlayacaktır. Böyle bir oyun tarzını oturtmak için ihtiyaç olan şey ise kesinlikle ”zamandır”.
Son olarak ta bu maçı yorumlayıp Fernandao-Van Persie tercihine değinmemek olmaz. Hocanın otoritesinin her şeyin üstünde olduğunu savunanlar var. Her düşünceye saygı duyuyorum. Ancak şunu unutmamak lazım. Konuştuğumuz adam iki sene öncesinin Premier Lig gol kralı,boru değil. Fiziken en üst seviyede olmayabilir. Ancak unutulmasın ki santraforların birinci görevi gelen pasları yapacakları vuruşlarla gole çevirmeleridir. Bu işi de bırakın Türkiye’yi dünyada en iyi yapan oyunculardan biri Van Persie’dir. Biz onlardan eğer çok koşmalarını ve deli gibi mücadele etmelerini bekliyor olsaydık, şu anda Türkiye’nin en iyi santraforları Umut Bulut ve Mustafa Pektemek olurdu.
mail : alp.eralp@abcspor.com
twitter : @alperalp72