Bu sene heyecanı bol, kupası yok bir sene geçirdik. Ligin sonunda şampiyona bakılır ve o hatırlanır, gerisi unutulur denir. Bu sene hariç ama. Sanırım bu sene farklı şeyleri asla unutulmayacak.
Gelin bu sene kupasız Beşiktaş’ın tarihte nasıl anılacağını hatırlatalım.
Öncelikle, Şampiyonlar liginde tarih başarısızlıklar kadar başarıları da yazar. Misal Beşiktaş’ın Liverpool’dan sekiz yemesi, Fenerbahçe’nin gruplarda sıfır çekmesi, Galatasaray’ın Şampiyonalar ligi gruplarında gol yeme rekorunu kırması nasıl unutulmuyor ve unutulmayacaksa, başka bir husus var ki, unutulmasına sadece Beşiktaşlılar değil, tüm medya izin vermeyecek. Başarısızlıklar Televizyonda zikredilmez pek ama bunlar sürekli zikredilecek. Günün birinde Grup aşamasında, bir takım iyi puan toplarsa, Beşiktaş’ın bu sene kırdığı rekor 14 puan hatırlatılacak. Veya deplasmanda başarılı olduğunda Beşiktaş’ın bu seneki tüm deplasman maçlarındaki galibiyetleri hatırlatılacak. Olur da başka bir takım bir gün grup liderliğini sağlarsa, Beşiktaş’tan sonra ilk defa denilecek. Beşiktaş olursa ikinci defa denilecek. Hiç yenilmeden grupları bitirmek, bunlar hep referans olarak gösterilecek. Mümkündür bir daha bu rekor kolay kolay da kırılamayacak. Zra kırılmasının tek yolu altı maçtan beş galibiyet çıkarmak. Avrupa liginde bile bu performansı göstermek çok zor.
Sadece bu mu? Eğitimi geri kalmış ülkemde, sahaya yağmur gibi yabancı madde yağdığı, korner atışlarının yapılmasının mümkün olmadığı, teknik direktörünün kafadan ve vücudundan defalarca şişlendiği maçta, skandal bir kararla maça devam kararı çıktığında, ‘’Muktedir’in” baskısına rağmen, dimdik ayakta duran Beşiktaş camiası ve onun uyguladığı karar da hiç unutulmayacak. Benzer duruma düşen camialar, olur da devam kararı çıkarsa (ki ben buna hiç inanmıyorum. Bu bir ders olacak, artık tekrar aynı şeyler yaşanmasın diye olması gerektiği gibi hükmen galibiyet kararları çıkacak, Beşiktaş’ın bu duruşu bu kepazeliğin sona erdireceği inancındayım) ‘’Sakın sahaya çıkmayın, bizi rezil etmeyin’’ diyeceklerdir. Tarih, bu olayı savunan Fenerbahçelileri de unutmayacak. Dandik bir kupa için, yok kan aktı-akmadı basitliğine düşecek kadar alçalmayı hep yazacak tarih. Kaderin cilvesi, Fenerbahçeyi sadece ligde değil, kupada da yenip üçte üç yapan Akhisar da, Fenerbahçeliler için bir travma olacak, olur da bir gün Akhisar ligden düşerse ‘’O sene hem kupamızı hem ligimizi elimizden almıştı bunlar ohh olsun’’ diyecektir Fenerbahçe camiası.
Tarih hatırlamasa da, bu sezonu ben başka yönleriyle de hatırlayacağım. Misal kapalı gişe oynayan statımızı unutmayacağım. Yaşanılan iki şampiyonluğa rağmen, seyirci hep stada koştu. Sadece Quaresma’yı izleyemeye gelenler bile, şampiyonluğa oynayan iki takımın seyircisinden daha fazlaydı sanırım. Beşiktaş’ın ligde bitirdiği yer doğru bir yer değil bence. Galatasaray maçında Negredo karşı karşı pozisyonda golü atabilse, bugün üçüncü şampiyonluğu kutluyor olabilirdik. Ama olsun canı sağ olsun Beşiktaş’ın. Her sene şampiyonluk olacak diye bir kanun yok. Belki de, rezil ligimizin tek keyifli yanı, çekişmenin olması. Geçen sene Fikret Orman şampiyonluk gecesi şunları demişti. ‘’Bugün şampiyonluk olduk, yarın kartlar yeniden karılıp dağıtılacak.’’ Gün kağıtların tekrar karılma günü.
Yahu bu sene tribün gürültüsünden Alman oyuncuyu sahadan gönderdik. Genç almanın Şampiyonlar ligi keyfinin içine turp sıktık. Ne kulak tıpçı ne de başka şey para etmedi. O gürültüyü, o uğultuyu o gün maçta olan kim unutabilir?
Vodafone’da yenilmezlik bu senede ligde aynen devam etti. Maça giden herkes, geriye de düşülse, bir şekilde maç döner rahatlığındaydı gene.
Şenol Güneş ilginç bir teknik direktör. Bence bu sene biraz lige doymuşlukla, fazlaca Şampiyonalar ligine odaklandı. Maçlara giden biri olarak, net görüyordum, Avrupa’da başka, ligde başka oynuyordu takım. Rakiplerin futbol oynamayı istemesi de büyük etkendi tabi. Şenol Güneş’in bu sene sanki daha önce hiç şampiyonluk yaşamamış gibi motive olacağını düşünüyorum. Zira bu sene Şampiyonlar ligi yok. Eksikliğini hissedeceğiz çok. Alıştık zira. 2016 da ekim kasım aralık aylarında, 2017 de gene ekim kasım aralık aylarında, 2018 de mart ayında dinledik o büyülü müziği. Şimdi 2019 un ekim aylarında müziği dinleyip, her sene o müziği Vodafone Park’da çaldırmak için, iyi bir ekip hazırlanması gerekiyor. Bu senenin yükünü çekenler, ya takımdan ayrılıyor, ya da artık yaşları itibariyle aynı verimde olmayacaklar. Hazır Ziraat kupası gibi bir angarya da bu sene yokken, ve rakiplerin sattığın kadar al limitiyle boğuşacakken, masraftan kaçınmadan, ama parayı da çarçur etmeden, şampiyonluk getirecek bir ekibi inşa etmek gerekiyor. Bu sene sezon erken açılacak bizim için. O yüzden lige de hazır girmek çok mühim.
Tanıyanlar ve yazılarımı okuyanlar bilir. Yenilgileri asla hakeme bağlamam. Beşiktaşlıysan hakemi de yeneceksin öğütleriyle büyüdüm. Bizzat da yaşadım. Ama şimdi yeni bir sistem geliyor ki, başlarda çok karşı olmama rağmen, şimdi en büyük destekçisiyim. Video Hakem sistemi VAR, en çok Beşiktaş’ın işine yarayacağını düşünüyorum. Artık eyyamların, en azından kritik pozisyonlarda, sona ereceğini, veya hissedilir biçimde düşeceğini düşünüyorum. Hakem hatası tadı tuzu biberiydi belki ama, Türkiye’de işin suyu çıkmıştı. Yemekler şapa dönmüştü. Her takım şikayetçiydi hakemlerden, kimisi verilemeyen taçının hesabını yapıyordu ama, bizlerin acıları daha farklıydı. Lehimize de hata yapılmasın, aleyhimize de yapılmasın, tek talebimiz budur. Öyle olursa, Beşiktaş’ın kupa sayıları radikal artacaktır. Tarihe not düşmek açısından buraya not düşelim.
Yeni sezona kadar sağlıcakla kalın.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: cuneyd.yuzak@abcspor.com
twitter: @cyuzak