ŞEYTAN YAVRUSU !!
Evimizdeki ufak tefek eşyalarımızın kaybolmasından sorumlu tuttuğumuz, çalma konusunda uzman ama satma konusunda bir o kadar beceriksiz, vakit zengini, o boş vakitlerde de silahlara mermi dolduran, içimize sürekli vesvese veren, o yüzden de kızıp bacağını kırdığımız, zaman zaman pabucunu ters giydirdiğimiz, sinirlenip bir gözünü kör ettiğimiz, hırsımızı alamayıp her sene Mina’da taşladığımız, taşlarken de ezilip canımızdan olduğumuz Şeytan, tüm kutsal kitaplarda adı geçen kötü bir karakterdir ve ilginçtir ki; kötü bir karaktere sahip olan tek melektir.
Melek mi şeytan mı ikileminde, ikisi bir arada, ismi iyi bir Melek, lakabı kötü bir Melek olan efsane futbolcumuz Şeytan Rıdvan, yapmış olduğu bir benzetmeyle haftaya damgasını vurdu : Lazar Markoviç için “Yavru Rıdvan” dedi. Konuya istatistik anlamında yaklaşırsak, sadece Fenerbahçe tarihinin değil, Türk futbol tarihinin gördüğü en özel isim Alex de Souza’dır şüphesiz. Bugüne kadar izlediğiniz Fenerbahçeli futbolcular içinde, top ayağındayken, markajı en zor futbolcu kimdi şeklindeki soruya, kesinlikle Rıdvan’dı diye yanıt veririm ve hatta seyretmesi en keyif veren futbolcu da Rıdvan’dı derim. Claudio Caniggia ve Rıdvan’dan daha hızlısını da seyretmediğimi de söylerim.
Hem topsuz, hem de topla müthiş hızlanabilen, geniş alan da yakaladı mı hiç riske girmeyip direkt rakibin sağından atıp, solundan geçen ve Mercedes freni benzetmesinin hakkını sonuna kadar teslim edercesine, aniden zınk giye durup markajcısını çarşıya pazara gönderen çok özel bir futbolcuydu Rıdvan. Şeytan lakabı ise hem kıvrak oyun zekasından gelir, hem de karda yürüyüp izini belli etmeme gibi bir özelliğinden. Sakatlıklardan, daha doğrusu sakatlıklar sonrası tam iyileşmeden yeşil sahalara dönüş arzusundan, Rıdvan’ın futbol hayatı uzun sürmedi ve tadı damağımızda kaldı.
Lazar Markoviç, Bursaspor maçında yaptığı enfes fragmanla pek çok kişiye Rıdvan’ı anımsattı ve tadı damağımızda kalacak bir başka isim olacağının sinyallerini de verdi. Çıplak gözle Rıdvan seyretmiş şanslı biri olarak ben de diyorum ki; Rıdvan’ın yarısı kadar oynasın heykelini dikeriz Markoviç’in. Maalesef Lazar kiralık ve satın alma opsiyonu yok. 21 yaşında 20 milyon pound bonservis ödenmiş bir oyuncuyu 8-10 milyona elden çıkarmazlar tabii ki. Markoviç de topla çok çabuk hızlanabilen, hareketli, çalım atabilen ve pres de yapabilen bir oyuncu. 10 numara özellikleri de var. Nani, RVP ve Diego ile birlikte yapacağı tık tık paslar mest edecek bizi ama sadece bir yıl oynayacak bizde büyük bir ihtimalle.
Yapacak bir şey yok, tadını çıkarmaktan başka. Bu haftaki Beşiktaş derbisinin kilit isimlerinden de biri Markoviç olacak bence. Pereira doğru bir anlayışla sahaya çıkarsa, 4-3-3 gibi, Fernandao ve RVP ile aynı anda başlamak gibi maceralara girmezse. Derbi ile ilgili yazıyı daha sonra yazacağım ama şunu söylemem lazım; ligin henüz başı, daha çok puan kayıpları olur tezine katılmıyorum, Beşiktaş’ı yenersek kesin şampiyonuz, at FAV’a bekle diyorum. Kırılgan bir yapıları var. Camialarının morali çok kolay bozuluyor, peş peşe puan kayıpları başlar, evlerinde derbi kaybettikleri anda…
Peki biz kaybedersek ne olur ? Hiç bir şey olmaz. Sadece 3 puan kaybederiz. Beşiktaş ligi son haftalara kadar önde de götürebilir, götürse bile son düzlükte ya Fener’e ya da G.Saray’a şampiyonluğu verirler merak etmeyin. Rerere, rörörörö diye başlayan bir bir Beşiktaş şampiyonluğu hikayesi daha , Ahh şu sakatlıklar, Ahh ulan bi sol bek, Ahh ulan hakemler diye son bulur. Beşiktaş’ın ve Trabzon’un büyük takım sayıldığı Türk futbolunun karanlık yılları, Rıdvan’ın da Fenerbahçe forma giydiği yıllardı.
Beşiktaş’ın Fenerbahçe’ye karşı ezici bir üstünlüğü vardı. Şeytan Rıdvan çok az Beşiktaş galibiyeti gördü. Rıdvan’ın gördüğü Beliktaş galibiyeti sayısından fazlasını, şayet kupada da denk gelirsek “Rıdvan Junior” görecek inşallah. Durun yahu, hemen kızmayın, derbiye hırs katayım , havaya girelim diye biraz iğneleme yapayım dedim.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail : bruno.monte@abcspor.com
twitter : @BrunoMonte
