Maç öncesi Bursaspor taraftarına verilen ceza çok konuşuldu. Bir o kadar da Fenerbahçe seyircisinin maça “keyfi” bir kararla (adeta kısasa kısas dercesine) alınmaması tartışıldı sonrasında. Federasyon insanları futboldan soğutmak için elinden geleni yapıyor. Son günlerdeki ülkenin de halini gördükten sonra “biz ülke olarak “yönetim” işini beceremiyoruz galiba” diye düşünmeye başladım… Aslında ülkede o kadar da apartman yönetici var. Buralarda pişmiyor mu bu yöneticiler?..
Hep söylüyorum, Fenerbahçe’nin bu futbolunun Avrupa’da iş yapma şansı, Türkiye’de yapma şansından çok daha fazla diye… Çünkü orta saha kurgusu Türkiye’de gole mutlak ihtiyacınız olan maçlarda sizi hızlı şekilde karşı kaleye gidecek şekilde dizayn edilmemiş durumda. Özellikle ligin boyu kısaldığında bu üzerinizdeki stresi de arttırıyor. Tam tersi yemememenizin önemli olduğu Avrupa sahnesi için ise ideal bir yapı…
Fenerbahçe maalesef Lokomotif Moskova maçı sonrası çok abartıldı. Rakip neredeyse aylardır resmi maç yapmadığı için maç ritmini bulamamıştı. Bu yüzden fizik olarak ezildiler. Ayrıca en iyi oyuncusu Niasse’yi de maç öncesi satınca maça adeta 1-0 yenik başlamıştı.
Bursa’daki seyircisiz maça gol atmamasına rağmen Moskova maçında beğenilen Van Persie’siz çıktı Pereira. Rakipte hava toplarının hakimi Serdar sakattı. Bu da sanırım Fernandao kararında etkili oldu. Öte yandan Van Persie gibi yıldız oyuncuyu, özellikle iyi oynadığı bir maçtan sonra yedek bırakırsanız bir daha benzer performansı zor görürsünüz. Üstüne üstlük yerine giren oyuncuyu da strese sokarsınız. Bunu ilk yarıdaki Beşiktaş maçında da Fernandao’da görmüştük. Bu maçta da rahat değildi Brezilyalı. Bu yüzden rahat atacağı golleri cömertçe harcadı maç boyu.
İlk yarı mutlak Fenerbahçe üstünlüğüyle geçti. İlk yarı 3-0 ya da 4-0 olabilirdi. Fernandao ve Volkan gol kaçırma yarışına girdiler. Bundan çok daha fazlası ise son toplarda doğru pasın verilememesi ile eridi gitti. Bu konuda da Volkan Şen’in sabıkası kabarıktı bu maçta…
İkinci yarıya da aynı kadroyla çıktı Fenerbahçe. Bu da hiçbirimiz için sürpriz olmadı tabi. Çünkü Pereira’nın dakika 60-65 olmadan oyuncu değiştirmeyeceğini hep beraber ezberledik. Aslında ikinci yarıya da kötü başlamadı takım. Yine oyunun kontrolü fenerbahçe’ydi. Ta ki Van Persie’nin 66. dakikada oyuna girip Fernandao’yla beraber oynamaya başlamasına kadar. O dakikadan sonra oyun dengelendi. Buna rağmen Bursaspor ciddi bir pozisyona giremedi. Fenerbahçe ise rakip kaleye gitse de yine son top beceriksizliği gol bulmasının en büyük engeliydi. Ve bu önemli maçı, çok ihtiyaçları olan golü atamadan bitirerek 2 puan kaybettiler…
Fenerbahçe’nin bu seneki en önemli özelliği topu rakipten Barcelona hızında alıyor olması. Bu konuda inanılmaz br orta saha performansı var hakikaten. Rakibe topu kaptırdıklarında hemen etrafında üçgeni kurup, topa sahip olanı pişman ediyorlar. Bununla beraber, madalyonun öbür yüzü ise topu Levante kalitesinde kullanmaları. Çok yavaş çıkıp, son toplarda topu etkisiz şekilde eritmeleri.
Buna ek olarak, sanırım taraftarlar da artık yandan orta yapıldığında heyecanlanmıyorlardır. Bu kadar çok ama bu kadar etkisiz, sonuca ulaşmayan orta yapınca, bir de rakibiniz iyi pozisyon alıyorsa rahat bir şekilde maçı ortalardan gol yemeden bitirebiliyor. Aynı tespitim kornerlerde de geçerli. Şampiyonluk yolunda bu tip duran toplar, sıkıştığınızda size kapıyı açıcak anahtar işlevi görür. Fenerbahçe’nin ise bu anlamda bir çilingiri yok…
Yepyeni stadının çimleriyle ilgili duyduklarıma inanamadım. Çatıların su gider kapakları açılamadığı için, yağan yağmurda çatılardan su yeşil sahanın üzrine “şelale” gibi akmış ve çimler rezalet hale gelmiş. Yazımın başında da söylediğim gibi biz bu “yönetim” işini beceremiyoruz gerçekten…
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: ozan.gulseni@abcspor.com
twitter: @ogulseni