Manchester United ile geçirdiği sezonlarda, “kazma” damgası yiyen ve hemen her oynadığı maçta özellikle ofansif anlamda tepki çeken orta saha oyuncusu, Napoli’ye transfere sonrası, Nirvanayı yaşadı dersek yeridir.
Kırmızı Şeytanlar, belki de bedavaya verilse hemen kabul edecekleri İskoç oyuncunun Ağustos 2024’teki transferinden, bir de üstüne €27.5 milyon kazandıklarında, neredeyse zil takip oynuyordu tüm taraftarlar.
Ama Serie A ilk sezonu hiç de öyle olmadı!..
Düşünün ki;
** Daha ilk Serie A sezonunda 36 maçta 13 gol attı.
** Serie A’yı kazandı. Şampiyonluğa giden yolda, hele de kritik son virajda, son 7 maçta 6 gol 2 asist yaptı.
** Sezonun oyuncusu seçildi.
** Doğal olarak sezonun takımına da girdi.
Adı, “Fratm” kelimesiyle birleşerek “McFratm” olarak hitap edilmeye ve şehir merkezinde duvar resimleri yapılmaya başlandı.
Ferguson sonrası bir türlü dikiş tutturamayan Manu’nun kaos futbolu içinde, demek ki sağa sola koşmaktan yeteneklerini sergileyecek fırsat bulamamış dedirtti herkese.
Ve Darmian, Mkhitaryan, Young, Sanchez, Lukaku gibi, Manu’da şampiyonluk göremeyip Serie A yolunu tutan ve Scudetto kazanan oyuncular listesine girdi.
Sadece Napoli ile değil, dün gece ile de;
Danimarka maçında attığı jeneriklik rövaşata golüyle İskoçya’yı 28 sene sonra dünya kupasına taşıdı.
Neredeyse milli kahraman oldu.
O, sadece top çalmaya yarayan estetikten-teknikten uzak diye tasvir edilen defansif orta saha oyuncusu, ofansif bir forvet arkasına dönüştü. Attığı goller, yaptığı asistlerle, bir bakıma evrim geçirdi performans anlamında!..
