REAL GALATA, MADRİD SARAY
Madrid’de kralın sarayı gerçekten güzel, kendini adeta orta çağda gibi hissediyor insan sarayı gezerken. Galata Kulesi de öyle, şehire yukarıdan bakınca anlıyor insan İstanbul’un güzelliğini. Galata Kulesi ilk günkü gibi gerçekliğini koruyor, aynı (real) Madrid şehri gibi. Bugünkü Genova’nın İstanbul’daki uzantısı Cenevizlilerden kalma Galata Kulesi’nin anahtarları ise, İstanbul’un Bizans’tan fethi sırasında, Osmanlı Saray’ının Sultanı Fatih Mehmet’e 1453’de veriliyor.
İki takımın arasındaki tarihe baktığımızda, Drogba’nın müthiş topuk golü ile Galatasaray’ın geri dönüşü Ronaldo’nun attığı son dakika golündeki sevincinden belliydi. Kolay mı, 2000 yılında Süper Kupa’da Süper Mario Jardel’in korkusunu tekrar hissetmek. Bu hazırlık maçında forvetleri Ronaldo gününde değildi, topları kaleye tutturmakta zorlandı. Galatasaray ise taktik gereği top tekniği yüksek Real’e aynı taktikle cevap vermeye çalıştı, hızlı top çevirip paslaştı. Ama futbol paslaşmak kadar gol yememek ve atmak üzerine kurulu bir oyun. Forvetsiz Galatasaray Podolski ve Sneijder ile golleri buluyor ama bu iş aslında Şampiyonlar Ligi’nde oynayacak bir takım için, o lige uygun bir forvetin işi olmalı.
EskişehirSpor’dan alınan Tarık Çamdal oynadığı süre boyunca ayakta durmakta zorlandı, en ufak bir temasta düşüyor. Gerçi sadece bu maçta değil çünkü Çamdal bu takımın oyuncusu değil. Açıkçası sağ bek ve sağ kanatta insan Kosecki’yi, Frank Ribery’i, Perez’i arıyor içinden bir ses tribünlerde. Takımın stoper ihtiyacı o kadar net ki, Hakan Balta ile Erhan Önal birlikte oynasa bile olur diyebiliyor zaman zaman insan. Ama yine de iyi durumda sayılır Sarı Kırmızılılar. Sarı Lacivertliler’deki Abduleya Ba Chedjou’nun ilk sezonu gibi Egemen’i, Lugano’yu çok aratacak, Alves ile beraber.
Sol kanatta Carole ilk yarıda tel tel döküldü, Telles’i arattırdı. Küçük Hakan’dan ve efsane Semih’ten bu yana sol bekte bir türlü aşı tutmadı Saray’da. Sezona Felipe Melo’yu yine transfer ederek giren Galatasaray’ın geçen sene rakiplerinin bu senekinden daha güçlü olduğu dikkate alındığında, bu saaten sonra yapılacak transferlerin de takıma adaptasyonu 8-10 hafta alabileceğinden, ilk haftadaki Sivas Spor maçından takımın ders çıkarması gerekiyor. Rakipler geçen senenin şampiyonunun oyununu çözmüş, oyuncularını iyi tanıyor. Sadece bu sebepten dahi 3-4 somut transfer yapılması lazım ama daha da önemlisi, başarılara alışmış Galatasaray taraftarını heyecanlandıracak isimler lazım. Nasıl isimler mi ?
Bu yazıyı bir daha okursak nasıl isimler olmalı konusunda fikir verecektir. Dzemaili, Sinan Bolat, Goran Pandev gibi takımda tribündeki seyirciden daha az hafta stadda bulunan benzer isimlerle yeni sezona girmek taraftarı heyecanlandırmıyor. Finansal durumu, transfere kalan süreyi dikkate aldığımızda, Kasımpaşa Spor’dan giden Ryan Babel’i, stoper Donk’u alsa Balotelli, İbrahimoviç kadar katkısı olurdu takıma, alınan yeni isimlerden daha fazla ses getirirdi.
Son olarak, Hamza Hoca’nın kadroda zorlandığı her maça ayrı kadrolarla çıkmasından belli gibi sanki. Cüneyt Tanman’ın istifası bu sene işlerin zor olacağının bir sinyali mi ? Bilinmez ama esas tribünler istifa etmesin, onların yerini doldurmak daha zor. Geçen seneki Şampiyonlar Ligi maçlarından sonra, bu sene dört yıldız doyumu ile metrosu çalışmayan bir stada bir de taraftar transfer etmek zorunda kalmamak lazım. Madrid’i Şampiyonlar Ligi’nde korkutan Galata’nın Sarayı için gerçekleri tarihe not olarak yazar bu yazı belki de. Tarih deyince insan Cevat, Tanju, Hagi’yi özlemeden geçemiyor sahi.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail : cuneyt.dirican@abcspor.com
twitter : @istanbulekolu
