https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

ÖYLE BAŞKANA BÖYLE KAPTAN!

Okunması Gerekenler

Türkiye’deki spor yorumcuları arasında tüm takım taraftarlarınca en çok sevilen ve sayılan isim olduğunu düşündüğüm Uğur Meleke televizyondaki programında kullandı bu kalıbı. Emre’nin Beşiktaş deplasmanında Bilic’e küfür ettiği iddialarının basındaki manşetlerini yorumlarken, Emre’nin neden değil sonuç olduğunu anlattı böylece. Aziz Yıldırım formatındaki bir başkanın Emre tarzında bir kaptanı olacağını, Fatih Terim’nin Türkiye Futbol Direktörü olduğu yerde Emre gibi bir milli takım kaptanı olmasının doğal olduğundan bahsetti ve sonuçta da başlıktaki öyle başa böyle traş kalıbını kullandı.

Ülkedeki futbol ikliminin futbok olduğunu daha önce yazmıştım. Bu iklimin Emre gibi sürekli tartışılan, olayların hep içinde olan, eleştirilen kişileri yetiştirdiği, sivrilttiği, haddinden fazla prim sağladığı da doğrudur. Ancak konu çocuklar ve ebeveynleri ya da evcil hayvanlar ve sahipleri olmadıkça birilerinin yanlışları üzerinden başkalarını suçlamayı çok doğru bulmuyorum. Aziz Yıldırım agresif, hep diklenen, sürekli hötzöt bir başkan, o yüzden Emre de böyle olur işte; ya da Fatih Terim küfürbaz, kaba saba, hep ağır abi modunda racon kesen atarlı biri, o yüzden onun takımının kaptanı da onun gibi olur mantığı bana biraz sorunlu geliyor.

Bu aslında sık kullandığımız bir mantık kalıbı. Tezekten terazinin boktan olur dirhemi de denir ya, o hesap. Bu tür uzak bağlantılar kurarak benzeri çıkarımların dayandığı felsefi altyapı, kabul gören bir düşünce yapısı vardır herhalde. Ben düz mantık uygulayarak aynı kalıbın farklı kullanılabileceği görüşündeyim. Uğur Meleke örneğinden yola çıkarsak, bir de ahlaklı, işini iyi yapan, gerçek profesyonel oyuncular sayıp (Mehmet Topal, Gökhan Gönül, vb) işte büyük başkan Aziz Yıldırım’ın futbolcusu böyle olur diyebiliriz. Sahibi Demirören olan gazetenin yazarı Şansal Büyüka olur mu diyelim Uğur Meleke mi? Dünyanın en düzgün insanlarının başında olduğu organizasyonlarda görev yapan çok ahlaksız, ard niyetli, kötücül kişiler olabilir, veya tam tersi. Bu kişiler vasıtasıyla organizayonun farklı noktasında görev yapanları yermek ya da yüceltmek bana çok anlamlı gelmiyor.

Her organizasyonda o organizasyonun değerini düşürecek kişiler olabilir. Ben de işte bu yüzden tartışılması gerekenin kişiler değil sistem olması gerektiğine inanıyorum. Yani sorun Yıldırım Demirören’se, Yıldırım Demirören’i o makama getirmeyecek, hasbelkader gelse de orada tutmayacak sistemin inşasını konuşmak gerek. Eğer Aziz Yıldırım’ın davranışları futbolun marka değerini düşürüyorsa, sistemin diğer parçalarının biz de bu yola başvurarak kendimize avantaj sağlayalım demek yerine hepimiz kaybediyoruz demesi gerekiyor. Devletin örtülü ödeneğinden para alıp, ince ince çalışan bakanlar desteğiyle Aziz Yıldırım’ı ve onun üzerinden Fenerbahçe’yi yıkmaya kalkar, seçim sonuçlarına etki etmeye çalışırsanız o zaman yalnızca Aziz Yıldırım’ın ölene kadar başkanlığına çalışmış olursunuz. Özerk federasyon (alın size bir kısa fıkra daha) seçimini hükümet ataması haline getirenlere fırsat vermemekle başlamalı işe; yoksa Demirören gider, başka isim gelir, netice farketmez.

Sporda Şiddet Yasası diye bir çok fonksiyonlu sopa uydurup, biat etmeyenlere işine geldiği gibi vurmakla herhangi bir sorunun çözülmediğini gördük. Stadlar hem topluca protestoların yapılabildiği hem de ekrandan milyonlara görüntülerin ulaştığı, toplumsal tepki fitilinin ateşlenebildiği en uygun yer. Bunların etkinliğini bitirelim, hiç olmazsa önümüze geleni fişleyelim diye Passolig çıkarmakla ne küfre engel olundu ne başka bir olumsuzluğa çare oldu. Tabii esas gaye olan seyirciyi staddan uzaklaştırmaya ulaşıldı elbette. Tüm uygulama ve düzenlemeler bağcı dövmek üzerine kuruluyor, sonra niye üzümümüz bu kadar kötü diye soruluyor.

Sporda şiddetin nasıl engelleneceğinin çok güzel bir örneğini Borussia Dortmund-GS maçından sonra gördük. Rakip takım taraftarlarının üzerine yanan meşale ve ses bombası atan neandertalleri Alman polisi tek tek belirleyip yakaladı. Bu insan suretindeki mahlukat cinayete teşebbüs suçlamasıyla tutuklandı. Bundan sonra Almanya’da aynı hareketleri yapacak büzüğü olan varsa buyursun yapsın.

Benzeri örnekleri futbolda da hayatın her alanında da çoğaltır dururuz, sonuç aynı. Eğer maksat sorunları çözmekse, bunu yapmak için bu sorunları artık geçmişine gömmüş ülkelerdeki uygulamaları kopyalamak bile yeterli. Derdimiz, sistem oyuncularının hepsinin bu bozuk düzenden istifade ettiği için kimsede düzeltme isteğinin olmaması. O yüzden Emre’yi, Burak’ı, Melo’yu, Demirören’i, Orman’ı, Yıldırım’ı konuşmak pek bir işe yaramıyor maalesef.

ABCSPOR

Son Haberler

SALAH 10 GOL / 10 ASİST KULÜBÜNÜN ZİRVESİNE YERLEŞTİ

Salah 10 gol/10 asist kulübünün zirvesine yerleşti Premier Lig’de geride bıraktığımız hafta oynanan Tottenham- Liverpool (3-6) maçında 2 gol ve...

Benzer Konular