Herkesin aylardan yıllardan beridir özlemini çektiği büyük final büyük oyun Dünya Kupası dün itibariyle hasretliğe bir son vererek evlerimize konuk olmaya başladı. 4 yılda bir gelmesi midir yoksa büyük futbolcuları bünyesinde barındırıp bunların yanında da sürpriz isimleri bizlere tanıtması mı bilmiyorum ama 7 den 70’e herkesin heyecan içerisinde olduğu gün gibi ortada. İşte bu doğrultu da ev sahibi Brezilya ile Hırvatistan arasında oynanan maçla 1 aylık koca maratonun startı verildi.
Turnuvanın favorilerinden olan Brezilya ev sahipliği avantajını da yanına alarak rakibini boğar, tarumar eder düşüncesi herkeste hakimdi. Bir diğer tarafta ise kendi sahasına çekilir beraberliğe yatar bu Hırvatistan diyenlerde azımsanmayacak kadar çoktu. Genelde bu tür büyük turnuvalarda atak oyunundan çok denge oyunu da oynandığı göz önüne alındığında izleyenler acaba mı ? 1-0 olsun bizim olsun oyunu mu oynanacak diye homurdanmaya başlamışlardı ki iki takımda bunun sadece bir varsayım olduğunu ve futbolun bütün güzelliklerini gözler önüne serelim açılışa uygun bir maç olsun havasında ellerinden geleni fazlasıyla yapıyordu. 
Neymar Brezilya için en önemli oyuncu konumunda Barcelona transferi bu önemi 2-3 kat daha da artırdı. Rüştünü ispat etmesi ve Dünya futbolunun parlayan çocuğu olduğunu ispat etmesi için de bu turnuva onun için bir nimet niteliğinde.
Maça hızlı başlayan taraf olan Brezilya ardı ardına yapmış olduğu ataklar neticesinde gol bulmaya çok yaklaşmışken gelişen bir ani atakla golü kendi kalelerinde gördüler. Hem de kendi oyuncularının ayağından. Bu Marcelo’nun şanssızlığı Hırvat futbolcuların ise şansı oluyordu. Bu gol Brezilya’ya soğuk duş etkisi yapıyor ve bir an evvel ayağa kalkması ve önce beraberlik sonra ise galibiyet golünü bulması için ekstra bir motivasyon kaynağı oluyordu. Nitekim bu baskı sonuç verdi ve turnuvanın altın çocuklarından Neymar ile beraberliği yakaladılar. Az önce Marcelo pozisyonunda ki şanssız duruş bu kez Hırvat kaleci Pletikosa’nın yanındaydı ve top süzüle süzüle ağlara giderken Pletikosa sadece seyrediyordu. Maçın 2. Yarısı da Brezilya etkisi altında geçiyordu. Sao Paulo daki binlerce seyirci takımlarını avaz avaz destekliyor hem takımı ateşliyor hemde hakeme ciddi manada baskı kuruyorlardı. Nitekim bu baskı sonuç verdi ve hakem de bana göre olmayan bir penaltı ile Brezilya lehine bir penaltıya hükmetti. Ve maçın altın adamı Neymar bir kez daha sahne alarak takımını 1-0 yenilgiden 2-1 lik üstünlüğe taşıyan adam konumunu aldı.
Maçta Neymar’ın etkisi büyüktü fakat bana göre maçın 2 tane de gizli kahramanı vardı bunlar Hırvatistan adına Luka Modric Brezilya adına ise Oscar’dan başkası değildi. Her iki futbolcu da hemen her yerdeydi ve her aldığı topu olumlu kullanarak neden Avrupa’nın iki devinde boy gösterdiklerini neden astronomik bonservisler eşiğinde transfer olduklarını gözler önüne serdi. Nitekim Oscar maçtaki bu doğru oyununu güzel bir golle süslerken durumu da 3-1 e getirerek Hırvatların deyim yerindeyse fişini çeken isim olarak Kupa tarihine geçiyordu.
Ev sahibi olmanın saha seyirci ve hakem 3’lüsü setinden 3’ünü de kullanan Brezilya biraz şansla biraz şanssızlıkla biraz yardım biraz baskıyla ilk maçından galibiyetle ayrılıyor kupanın öyle kolay kolay kıta değiştirmeyeceğini hemen herkese duyurmak istiyordu.
Sonuç olarak ilk maç bize kupanın keyfinin 1 ay, içerisinde bulunan hikayelerin ise uzun uzun yıllar sürecek nitelikte olacağını fazlasıyla hissettirdi. Ee bize de bu sonsuz keyfin tadını çıkarmak kalıyor.
Uydunuzun ayarlarıyla oynamadan keyifli bir kupa macerasını geçirmeniz dileklerimle. 3. Golü atan Oscar’ın da yardımıyla Oscar goes to Brezilya diyorum.
Saygılarımla.
Murat ÖZER
