2011 Kanada Grand Prix’si, birçok otoriteye göre tarihin en büyük F1 yarışı.
Bu yarışta sürekli bir yağmur, uzun duraklamalar ve inanılmaz stratejilerle Jenson Button en sonlarda başlayıp kazanmıştı.
Neredeyse 4 saat süren mücadelede, çeyrek asırdır Montreal’de yaşayan biri olarak, ben de tribünlerde yerimi almıştım.
12 Haziran’da sahne alan epik yarış tam 3 saat 40 dakika 58 saniye sürerek F1 tarihinin en uzun yarışlarından biri olmuştu.
Kazanan Jenson Button (McLaren) olurken, bu zaferi daha da değerli kılan, İngiliz pilotun son 20 tura dek çok gerilerde olmasına rağmen atağa geçip, son turda kazanmayı başarmış olmasıydı.
Özellikle nefes kesen son turda öne geçen Button, yarış esnasında o kadar gerilerdeydi ki, yani olağan 6-7 şüpheliden biri olmamasına rağmen damalı bayrağını görmesine “mucize dedi” otoriteler.
Yağmur nedeniyle yarış birkaç kez safety car ve hatta kırmızı bayraklarla durduruldu. Lastik değişimleri ve pit stop stratejileri her marka için kaosa dönerken, yarış boyunca “çok nadir rastlanan” 6 farklı sürücü liderlik koltuğuna oturmuştu.
Son turlara girerken herkesin merak ettiği tek şey, yarışı önde götüren “Vettel ve Webber ikilisinden” hangisinin finişi göreceği idi ve otoritelerce RedBull dublesi neredeyse kesin gibiydi.
Eve geldiğimizde okuduk ki, 40’lı turlarda Button’un bahis sitelerinde kazanma oranı 1’e 50’lerdeymiş yani anlayın nasıl bir sürpriz olduğunu.
Ancak yanlış lastik tercihi ve stratejik hatalarla kaybederlerken, McLaren ekibinin Button’ın yağmur lastiklerini tam zamanında değiştirmesi, zirveyi onlara getiren en önemli etken oldu.
Düşünün ki, bizlere tribünde seyrederken bile daral gelirken, 3 saat 40 dakika 58 saniye süren yarışta 6-7 pit stop yapan (kazanan Button dahil) sürücüler oldu.
Safety Car’ın 6 kez girip, toplamda da yaklaşık 50 tur boyunca pistte kalması da cabası!..
Özetle, bu yarış sadece uzunluğu ve yağmuru ile değil; pilotların, teknik ekibin strateji zekası, sabrı ve biraz da şans faktörü ile de tarihe geçti. F1’de nadiren böylesine dramatik bir yarış yaşanır dersek yeridir, hatta filmlerde bile…
Şans deme nedenimiz; birçok araç “intermediate ve full wet lastik arasında” defalarca döndüler. Hava sürekli değiştiği için de lastik hamleleri birkaç kez yanlışa dönüşebildi.
Neler neler yaşanmadı ki;
** Daha ilk turlardan yağan şiddetli yağmur, bizlere ilginç bir gün olacağının sinyalini vermişti. Pist fazlasıyla ıslaktı ve görüş sınırlıydı.
** 7. turda Jenson Button’un, takım arkadaşı Lewis Hamilton ile çarpışıp yarışını bitirmesi,
** 25. turda yağmur öyle şiddetlendi ki yarış kırmızı bayrakla durduruldu ve yaklaşık iki saat süreyle askıya alındı.
** 34. turdaki Restart (Safety Car) ile yarış yeniden başladı ancak güvenlik aracıyla pistte kol kola bir değil birkaç tur daha devam edildi!..
** 36. turda Fernando Alonso ile temas sonrası Button’ın arka lastiği patladı, Alonso spin atıp pist kenarına saplanarak yarışı bıraktı. Button’un yeni ara lastikler ile, 21. sıraya kadar düşmesi,
** 40. turda, öndeki pilotlardan çok uzak kalan ve damalı bayrak için esamesi okunmayan Button, birer birer rakiplerini geçip, 51. turda da slick lastiklere geçmesi ve pist kuruyunca da bunun O’na çok büyük avantaj sağlaması,
** 68. turda artık önünde sadece Vettel kalmıştı ve 70’nci yani son turda da onu geçerek tarihi bir zafere imza atması.
Bir ilginç not da, bu kadar kaos, kötü hava, çarpışmalar yaşanmasına rağmen, tam 18 pilot finişi görürken, sadece 6 tanesi yarış dışı kaldı (Fernando Alonso, Lewis Hamilton, Nick Heidfeld, Adrian Sutil, Heikki Kovalainen ve Pastor Maldonado).
Bu epik son tur, “yarışı sadece son turda ilk kez lider bitiren birinin” ilk F1 zaferiydi aynı zamanda da.
Toplamda 6 pit stop (5 gerçek stop + 1 drive‑through) yapan bir pilotun, hele de yarışın başı hatta ortalarında son sıralardayken, sadece 50mph ortalama ile kazanmasına bir daha şahit olunur mu, çok zor!..
3 arkadaş gitmiştik ve inanın yarış o kadar çok durdu ki, bazı anlarında bizler bile çok sıkıldık ve fazlasıyla ıslandık. Ama bugün için iyi ki ordaymışız ve “Gilles Villeneuve’deki yaklaşık 100 bin kişiden biri olarak” bu tarihi ana iyi ki tanıklık etmişiz diye seviniyor insan.
Bugün de bu epik yarışın ardından tam 12 sene geçti ve bana da canlı yaşadığım o tarihi 12 Haziran’ı yadetmek düştü.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: burak.belgen@abcspor.com
twitter: @BurakBelgen
