Bundan 3 hafta önce Antep’ten mağlup döndüğümüzde moraller dip yapmıştı. ”Acaba yine mi olmayacak?” sorusu kafalarda dolaşmaya başlamıştı. Sonrasında ise kağıt üstünde hiç te kolay gözükmeyen Başakşehir, Kasımpaşa ve bugünkü Alanya galibiyetleri geldi. Bana göre bunlardan en zorlu rakip olan Alanya’ya karşı alınan 3 puan içlerinde en değerlisiydi.
Alanya’yı bu kadar sert rakip haline gelen faktörlerin başında çok oturmuş bir ilk 11’e sahip olmaları geliyor. Sezonun ilk haftalarındaki 11’den bugün sadece Salih yedekler arasındaydı. O da sakat veya formsuz olduğundan dolayı değil, transfer belirsizliği yüzünden. Buna karşılık biz ise son haftalarda sakatlık ve hastalıklardan çok çektik 2 aydır ve geniş kadromuza rağmen bu bizi oldukça zorladı. Dolayısıyla Erol Hoca fiziksel olarak en hazır, en diri oyuncularla böylesine zor bir rakip karşısına çıkmayı tercih etti. Kasımpaşa maçında iyi oynayan Sadık ve Sinan’ı tercih ederek te aynı zamanda ”forma adaleti” konusunda önemli bir mesaj verdi.
Hocanın bu maç özelinde bir başka düşüncesi maça kontrollü başlayıp erken bir golle geriye düşmeme stratejisiydi. Sahaya çıktığımızda Kasımpaşa maçında olduğu gibi topun arkasına geçen, rakibe alan bırakmayan, iyi yardımlaşan, saha içi disiplinine sahip bir takım gördük. Sinan’la gelen golümüz de bu stratejiyi devam ettirme konusunda ekmeğimize yağ sürdü. Belki topu tamamen rakibe bırakmamız ve çok geriye çekilmemiz biraz abartılı oldu. ”Fenerbahçe bu kadar kapanmaz” diyenler olabilir, kısmen haklıdırlar da. Ancak son dakikada Efecan’ın pozisyonu hariç Altay’ın ilk 45 dakika yere yatmadığı düşünülürse planımızın tuttuğu söylenebilir.Hatta bir kaç kontratakta akıllı davransaydık daha erken de maçı kopartabilirdik.
Bu pozisyonların birinde Ozan boştaki Valencia’yı göremedi diye belki biraz kızdık Ozan’a ancak maç içinde bulduğumuz bir çok fırsat Ozan’ın kaptığı toplarla başladı. Hücuma hızlı çıkışlarda yaptığı driplinglerle etkili oldu Ozan, Pelkas’a da harika bir asist yaptı. O Pelkas ikinci devre ön alanda daha etkili olmamızda çok önemli bir rol üstlendi. Thiam ve Valencia da çalışkanlardı. Valencia kaçırdığı penaltıyı alırken etkiliydi ama esas etkisi Davidson gibi tehlikeli bir oyuncunun durdurulması için Nazım’a verdiği yardımda gizliydi.
Caner yine hırslı ama önceliği Efecan’a alan vermemeye konsantre bir haldeydi. Sinan da ilk golüyle büyük iş yaptı ve o da tüm arkadaşları gibi takım savunmasına önemli katkı verdi. Tisserand’ı havadan etkisiz gördüm, Sadık sanki daha sağlam durdu sahada. Ancak çok gereksiz bir penaltı yapmış oldu. Ha diyeceksiniz ki ”haftalardır bu tip penaltılar Fenerbahçe’ye verilmiyor”. Orası da doğru. Hatta hakem penaltı öncesi Barreiro’nun omuz omuza mücadelede yüzünü tutmasına aldanıp uyduruk bir faul yaratmış oldu. Ancak ben yine de sarı kartı olan Thiam’a ikinci kartı gösterme imkanı varken göstermediği için Halil Umut Meler’den bugünlük şikayetçi değilim. VAR hakemi Suat Arslanboğa ise Sinan’ın tertemiz golünde bir şey bulabilmek için çok uğraştı. Ne aradı bilemiyorum ama bizleri uzunca bir süre beklettikten sonra pes etti, üzülerek te olsa golü onayladı.
Şimdi galibiyet serisine devam etme zamanı. Lig başı Galatasaray açık ara favori deniliyordu, sonra Fenerbahçe kesin şampiyon dendi. Şimdilerde ise Beşiktaş bu işi götürecek düşüncesi var. Bizim bunlara hiç takılmadan sadece işimize ve sahaya konsantre olmamız lazım. Fenerbahçe geleneksel olarak böyle maçları geçer sonra küme düşme adayı takımlara takılıp olmayacak puanlar kaybeder. Kimse Erzurum, Kayseri, Ankaragücü gibi maçların kolay olacağını zannetmesin. Evet, bugünkü Alanya galibiyeti çok değerliydi ancak önümüzdeki maçlar da en az o kadar değerli, Bundan sonra elbette 3 puanların yanına güzel futbolu da eklememiz gerekiyor. O da gelince çok özlediğimiz şampiyonluk hayal değil. Buna hepimiz inanalım yeter ki.
mail: alp.eralp@abcspor.com
twitter: @alperalp72