Ìlizyon sanatı çocuk yaştan beri hepimizin ilgi alanına giren, Ulan bu Adam nasıl bunu yaptı, yok yok ip var ip diye çoğu zaman geyiğe sardığımız bir mucizedir adeta.
Geçtiğimiz perşembe gün ki “gecikmiş operasyon “dan hemen sonra 1’i Taffarel, 2’si Hamza imzalı, 3 maç 3 galibiyet. Araştırdım baktım ne Tafo’nun soyadı COPPERFIELD, ne de Hamza MANDRAKE!. Sadece total futbolda doğruları yapmaya çalıştılar. Eğer bir futbolcu grubu turnusol kağıdı gibi 1 haftada bu kadar renk değiştiriyorsa, BUNUN BAŞKA BÌR ÌZAHİ OLAMAZ. Ìtalyan tarzı komik fantezili filmler yerine, bizim Kazım Kartal, Behçet Nacar’lı klasikler daha iyidir!! Maç öncesi takımın kenetlenmesi ve fırtına gibi bir ilk yarı, haftalardır ıslıktan inleyen ARENA ya mehter Marşı tadı ve gazi Verdi. 1-0 bitmesinin tek nedeni, hala futbolculardaki son vuruş çekincesi ve beceriksizliğiydi. Ne enkaz bırakmışsın, helal Sana SÌNYOR!
Melo’nun yokluğunda herkes klasik YEKTA’yı beklerken, Hamza Hoca Emre Çolak’ı tercih etti. Benim “sezonun kazığı”diye gördüğüm BRUMA’ya tam destek verdi. Bir oynat, iki 18’e alma TELLES’e, dünki topuyla zaman zaman “CAFU” dan örnekler sunan Sabri Reyiz’e hakkını teslim etti. Ve de en önemlisi KORKAKLAR HERGÜN, CESURLAR BÌRGÜN ÖLÜR mantığıylan davrandı. Kaybetmemeye değil, liderliğe oynadı. BRAVO HOCAM. Ben seyir zevki yüksek bir takım sinyalleri aldım dün geceden. Burak’ın didinip durması, ofsayt rekortmenliğinden kurtulup gezici sanrtfor oyunu, Selçuktaki sanki dün futbola başlamış açlığı umutlarımı pekiştiren etkenler..
Kaybetse bile herkesin “BÖYLE OYNA CANIMI YE” dediği bir anlayıştı dün ki. Hamza Hamzaoğlu tribünü tekrar kazanarak, çok ama çok önemli bir adım attı.