https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

MOZART, JAN OVE WALDNER

Okunması Gerekenler

Masa tenisi dendiğinde başta Çin olmak üzere, çok net bir Asya Kıtası dominasyonu görüyoruz.

Düşünün ki, 1988’den bugüne Masa Tenisinin yer aldığı 10 Olimpiyatta bu sporun anavatanı olan Çin; kadınlar 10 altın, 8 gümüş, 3 bronz kazanmışlar, tek erkeklerde de 7 altın, 6 gümüş, 4 bronz sahibi olmuşlar. Yani ortalama her sene “podyuma minimum 2 kişi” sokmuşlar!..

Kadınlarda zaten firesiz 10’da 10 yaparken, erkeklerdeki 3 firenin ikisi de yine Asya’dan (Güney Kore) ve bu istatistiği kıran tek Avrupalı da o; yani Jan-Ove Waldner…

Masa tenisinin Mozart’ı olarak adlandırılan Waldi; 11 yaşındayken İsveç’in en üst liginde oynamaya başlamış, birkaç hafta geçmeden İsveç’in dünya şampiyonu sporcusu Stellan Bengtsson’u mağlup ettiğinde de ilk kez spot ışıklarını üzerine çevlrilmişti ve bu son olmayacaktı!..

Hatta ülke yerel sporlarında en büyük sürprizlerinden biri olarak geçen bu maç sonrası Bengtsson, “Bu çocuk 1.5 metre yok, masanın karşısında duran rakibini doğru düzgün görmeden nasıl kazanabildi anlayabilmiş değilim.” diyerek şaşkınlığını gizleyememişti.

1982 yılında 17 yaşındayken katıldığı Avrupa Şampiyonası’nda yaşta genç bir sporcu olarak yer almış, favori rakiplerini bir bir geride bırakarak finale kadar yükselmişti.

Kusursuza yakın servisleri, savunması ve cesareti ile üstüne koya koya gidiyordu ama en tepeler için önünde birden çok kalburüstü sporcu ile tam bir Çin seddi vardı Waldner’in!..

Mesela 1987 yılında Yeni Delhi’de düzenlenen Dünya Şampiyonası’nda, Çinli yıldızları çeyrek ve yarı finallerde set vermeden geçmiş, ama Çin’in bir diğer şampiyon sporcusu Jiang Jialiang’a final maçında takılmıştı.

1989 yılına geldiğimizde artık Waldi’in sırası gelmiş görünüyordu. O yıl Dortmund’da dünya şampiyonu olmuş, hedefini de Olimpiyat altını olarak belirlemişti.

1988 Seul’de de yarışmış ama çeyrek finalde elenmişti.. 1992 Barcelona’da ise artık 27 yaşındaydı ve herşeyiyle hazırdı. Ve bu kez başardı!.. Rakiplerini kolayca geride bırakmış ve final maçını set vermeden rahatça kazanmıştı. Şampiyonluk yolunda saf dışı bıraktığı isimler arasında belki de tek idolü olan Jorg Rosskopf da vardı.

Bu altın madalya İsveç’te büyük sansasyon yaratmıştı, çünkü 2.Dünya Savaşı sonrası düzenlenen Olimpiyatlarda ilk kez altın madalya getirmişti ülkesine…

Olimpiyat serüveni sadece Barcelona ile sınırlı kalmamış, 2000 Sydney’de de finale çıkmıştı. Ama Çin seddi burada da karşısındaki tek duvar idi ve birini yarı finalde geçse de, diğerine (Kong Linghui) finalde dramatik şekilde 3-2 kaybedip gümüşte kalmıştı.

1960 doğumlu efsane, 46 yaşına kadar devam etti bu spora ve 2016’da emekli oldu.

Güçlü el göz koordinasyonu ve çok sağlam refleks gerektiren bir oyunu 30 yıl boyunca oynamış sporcu sayısı o kadar az ki. Çıkartılamaz denen şutları bloklamakla kalmıyor, bir de o blokları rakibin uzak köşesine gönderiyordu. Her hareketi sakin, her vuruşu hesaplı, hiç acele etmez, hiç sinirlenmezdi.

Tüm olimpiyat tarihinde Çin’in ambargo koyduğu bir sporda halen bir olimpiyatta teklerde altın madalya kazanan tek Avrupalı o!…

Üstelik Dünya Şampiyonası, Dünya Kupası ve Olimpiyatlarda teklerde şampiyon olarak kariyer grand slamı yapan tarihteki beş sporcudan biri de o.

Diğer dört sporcunun da Çinli olduklarını söylemeye gerek yok sanırım…

Çin’de de öyle büyük bir saygı görüyordu ki. Hükümet 2013 yılında adına pul bastırmış ve bu onura sahip ilk yabancı olmuştu kendisi. Bastırılan pul ilk gün13 milyondan fazla satılmıştı. Çin’de ona “lao wa” lakabın takmışlar ve bizden biri diye düşünüyorlardı efsane sporcu için.

Ve 3 Ekim günü yani dün 60 yaşına girdi masa tenisinin Mozart’ı..

Nice senelere diyerek de yazımızı bitirelim.

Son Haberler

KRİKET AMERİKA’DA NEDEN ÇOK POPÜLER DEĞİL

Bazı spor dalları belirli ülkelerle özdeşleşmiştir. Bugünkü yazı konumuz kriket dendiğinde de akla gelen ilk 3 ülke; Hindistan-Pakistan ve İngiltere. Peki...

Benzer Konular